Rusya – Azerbaycan Gerilimi: Kafkasya'da Yeni Bir Fay Hattı mı?
Son haftalarda Rusya- Azerbaycan arasında görünür şekilde hızla tırmanan kriz, Güney Kafkasya'daki güç dengelerini yeniden tartışmaya açtı. Moskova'nın Bakü'ye yönelik sert açıklamaları, sınır hattındaki askeri hareketlilik, Ermenistan'ın pozisyon arayışları, bir dizi yeni yapısal kırılmalara işaret ediyor.
Uzmanlar, 2 ülke arasındaki gerilimin temel nedenlerini şöyle sıralıyor;
1-Karabağ dosyasının kapanmamış hesapları: Bildiğiniz üzere, 2020'de 2.Karabağ Savaşı'yla Azerbaycan önemli bir askeri zafer kazandı. Ancak Rusya stratejik nüfuzunu sürdürme kararlılığı ile, bölgeye barış gücü adı altında Rus askeri konuşlandırınca ortaya çıkan fotoğraf kabul görmedi. Dolayısı ile, Bakü'nün, Karabağ'daki Rus barış gücünü devre dışı bırakacak hamleler yapması ve fiilen kontrolü tamamen kendi eline alması, Kremlin'i bir hayli sarsmış ve prestij kaybına yol açmış görünüyor.
Bakü'nün sözünü ettiğim hamlelerini somutlaştıralım:
2023 sonbaharında Azerbaycan ordusu Karabağ'da tek taraflı "anti-terör operasyonu" düzenledi. Bu operasyon sırasında Karabağ'daki Ermeni silahlı unsurların tamamı silah bıraktı. Rus barış gücü operasyonu engellemedi, fiilen kenara çekildi.
Azerbaycan, Laçın Koridoru başta olmak üzere bölgede kendi denetim noktalarını kurdu. Böylece Karabağ'a giriş-çıkış fiilen Azerbaycan'ın kontrolüne geçti.
Azerbaycan kamu kurumları, Karabağ'da idareyi ele aldı, Rus barış gücü ise yalnızca sembolik varlık haline geldi. Ermeni nüfusun büyük bölümü de bölgeden göç etti.
Özetle, Azerbaycan, Karabağ'daki tüm fiili egemenliği tek başına devraldı. Rus barış gücü, anlaşmalar gereği statükonun korunmasından sorumluydu ancak Ukrayna savaşıyla meşgul olan Rusya, bu gelişmelere ciddi bir karşılık veremedi. Her ne kadar, Azerbaycan'ın zafer sonrası alan hâkimiyetini genişletme politikasını, "denetim dışı aktörleşme" olarak açıklasada, Rus barış gücü "barış gücü" rolünü kaybetti ve bölgede sadece 'gözlemci bir sembolik varlık' haline dönüştü.
2- Uzmanlara göre gerilim diğer bir sebebi, Bakü'nün çok yönlü dış politikası. Görünen o ki, Bakü'nün enerji diplomasisi ve Batılı şirketlerle büyüyen ortaklıkları, Rusya'yı oldukça rahatsız ediyor. Ama Azerbaycan'ın hızla bağımsız manevra alanını artırmasına bakarsak, Azerbaycan yönetimi bu durumdan pek etkilenmişe benzemiyor.
3- Gerilimde bir diğer neden de, Ukrayna'daki savaş. Bu savaş, Rusya'nın askeri ve diplomatik kapasitesini oldukça törpüledi. Azerbaycan'da, bu durumu fırsata çevirerek, siyasi satrançta son derece stratejik bir hamle yaptı: statükoyu değiştirdi. Ne demek istiyorum; Azerbaycan'ın 2020'de Rusya'nın arabuluculuğunda imzaladığı Karabağ ateşkes anlaşması belli bir düzen öngörüyordu. Bunlar neydi; Azerbaycan topraklarının önemli bir bölümünü geri almış olsa da, Karabağ'ın Ermeni nüfuslu kısmında Rus barış gücü güvenliği sağlayacak, Ermeni sivil varlığı belirli ölçüde kalacak, Laçın Koridoru üzerinden Ermenistan'la bağlantı sürecekti. Yani bu düzen, tam bir Azerbaycan kontrolü değil, "Rusya'nın garantörlüğünde kısmen özerk" bir düzen anlamına geliyordu. İşte Azerbaycan'ın bunu değiştirdi; Karabağ'da 2020 sonrası oluşan "kontrollü geçiş" ve "Rus garantörlüğü" modelini sona erdirip, Karabağ'ı tek taraflı şekilde tam egemenliğine aldı.
Bugün gelinen noktada görünen o ki, Rusya bu prestij kaybını telafi etmek için sert söylemlere sarılıyor. Karşılıklı açıklamalar ve bu açıklamaların satır araları oldukça dikkat çekici.
Rusya, "Azerbaycan'ın tek taraflı girişimleri bölgede istikrarı tehdit ediyor." "Rusya barışın garantörüdür, provokasyonlara izin vermeyecektir." diyor. Yani, Rusya'nın bu söylemlerinde, açık bir tehditten ziyade prestij onarma çabası hissediliyor. Ayrıca Bakü'ye de "Batı ile fazla yakınlaşma" uyarısı gönderiyor. Şöyle de söyleyebilirim, Moskova, hem kendi imajını hem de Ermenistan üzerindeki etkisini korumak istiyor.
Azerbaycan'ın Açıklamaları ise; "Bizim toprak bütünlüğümüz tartışmaya kapalıdır." "Her türlü dış müdahaleyi reddediyoruz." Şeklinde. Bu da, Bakü, Karabağ dosyasını kapandığını ilan ediyor ve Rus barış gücünün meşruiyetini sorguluyor şeklinde okunabilir. Ama şurası net, Bakü, Moskova'nın bölgedeki rolünü sınırlandırmaya kararlı.
Gerilimin izini sürerken, Ermenistan'ın konumunu da dikkate almak gerek. Çünkü Erivan, çok uzun süredir Rusya'ya stratejik bağımlılıktan rahatsız ve Batı'ya bir açılım arayışında. Ancak, Batı'dan gelen net bir güvenlik garantisi henüz yok. Yine de bu kriz, Ermenistan'ın yeni ortak arayışını hızlandıracak bir fırsat yaratacaktır. Zira Azerbaycan'ın güç kazanması, Erivan üzerindeki baskıyı arttıracağından, Paşinyan yönetimi de daha fazla Batılı destek için lobi yapacaktır.
Gerilimin Kafkasya'ya etkisi
Rusya, Gürcistan'da olduğu gibi "etki alanı" tezini tekrar gündeme taşıyacaktır. Dolayısı ile, yeni bir cepheleşme riskinin ve bölgede nüfuz mücadelesinin sertleşeceğini söylemek fazla olmaz. Ama asıl önemlisi Türkiye- Azerbaycan kardeşlik işbirliği, stratejik dengeleri Batı lehine kaydırır.
ABD ve İngiltere faktörü
Bilindiği üzere, Azerbaycan'ın enerji hatları Batı için kritik önemde. Washington ve Londra ise, Rusya'nın yıpranmış imajını, bölgede kendi çıkarları için fırsat görüyor. Dolayısı ile, NATO'yu Rusya'nın Kafkasya'ya müdahil olmasını caydırmak için diplomatik baskı aracı olarak kullanabilir. Bu da bölgeyi, jeopolitik rekabetin yeni odaklarından biri haline getirir.
Türkiye'nin Durumu
Ankara, Bakü'nün en güçlü müttefiki ama aynı zamanda Rusya ile hassas ekonomik ve siyasi ilişkileri var. Ankara Karabağ'daki statü değişikliklerinden, tarihi maneviyat tatmini ve jeopolitik kazanç sağlasa da, Moskova ile doğrudan cepheleşmek istemeyecektir. Yani, Ankara'nın denge siyasetini koruması, belli ki gittikçe zor hal alacak.
Azerbaycan- Rusya arasında fiziki savaş olasılığı
Uzmanlar, kısa vadede Rusya- Azerbaycan arasında tam ölçekli savaş için ''düşük ihtimal'' diyor. Katılıyorum. Bilindiği üzere Rusya, Ukrayna'da halen aşırı meşgul ve yorgun. Öte yandan, Azerbaycan NATO üyesi olmasa da Batı tarafından kritik enerji partneri olarak görülüyor. Yani, Rusya'nın, Azerbaycan ile fiziki savaşı göze alması, dünyanın tüm fay hatlarında büyük tektonik depremler yaratır. Dolayısı ile ancak sınırlı provokasyonlar, dron saldırıları, barış gücüne baskı gibi tırmanmalar olabilir. Zaten bu tür gerilimler bile, bölgenin kırılgan yapısında bölgesel istikrarsızlığı artıracak büyük tehditler içeriyor.
Peki, savaş senaryosu gerçekleşirse ne olur?
Türkiye, diplomatik ve lojistik açıdan doğrudan taraf olmak zorunda kalır. Rusya, Ermenistan'ı daha fazla kendi yörüngesine çekme çabasına- baskısına girer. Batı, çıkarları nedeni ile Azerbaycan'ı destekler ve enerji hatlarının güvenliği NATO gündemine girer. Kafkasya'da yeni mülteci dalgaları oluşur.
Şöyle toparlarsak, bu kriz, elbetteki henüz kontrollü gerilim aşamasında. Ama görünen şu ki, Azerbaycan- Rusya gerilimi, Kafkasya'da 21. yüzyılın yeni jeopolitik mücadelesinin şekillendiğine ve yeni fay hatlarına işaret ediyor. Krizin sonucunu belirleyebilecek temel etkenleri, Ukrayna savaşının seyri, Batı'nın Azerbaycan'a vereceği örtülü destek, Türkiye-Rusya denge diplomasisi ve tabi Ermenistan'ın yönelim tercihi, olarak sıralayabiliriz. Bu gerilimin, fiziki savaşa evrilme olasılığı düşük olsa da, uzun süreli bir istikrarsızlık dönemi başlatma kapasitesi ortada. Yani bu gerilim, uluslararası aktörlerin stratejik sabır sınavı olacak.