Ateşkesin Ötesi: Yeni bir Ortadoğu'nun sessiz ihtimali
Gazze'de silahların susması yönünde her geçen gün daha yüksek sesle dile getirilen çağrılar, yalnızca bir "ateşkes"in değil, aslında insanlığın kendi vicdanıyla yüzleşme arayışının da yankısı. Bu coğrafya, yüzyıllardır olduğu gibi bugün de medeniyetin, dinlerin ve ideallerin kesişim noktasında duruyor. Ancak şimdi, yaşanan büyük felaketin kıyısında, tarih bize bir kez daha aynı soruyu soruyor: "Barışı yalnızca imzalarla mı, yoksa zihinlerle mi kuracağız?"
Evet, her ne kadar ateşkesin kendisi, yaşamsal bir eşik olsada, diplomasi koridorlarında tekrar tekrar hep yankılanan "mutabakat" kelimesi, eğer insani vicdanla, duyarlılıkla, samimiyetle, uluslarası hukukla, dengelerle beslenmiyorsa, bana göre yalnızca geçici bir sessizlikten başka bir şey değildir.
Dolayısı ile, yeni bir Ortadoğu, sadece sınırların yeniden çizildiği bir coğrafya değil; uluslararası ilişkilerde "ahlaki meşruiyetin" yeniden tanımlandığı bir alan da olmalı. Bugün Gazze'nin yıkıntıları arasında yankılanan adalet arayışı, aslında yeni bir jeopolitik ahlakın habercisi olabilir. Yani artık güç sadece askeri değil, aynı zamanda insani de olmalı. Bir devletin gücü, yıkma kapasitesiyle değil, barışa öncülük etme iradesiyle ölçülmeli.
KÜRESEL DÜZENİN AYNASI: GAZZE
Gazze krizi, BM'in meşruiyetini, uluslararası hukukun işlerliğini ve büyük güçlerin ahlaki sınırlarını bir kez daha gözler önüne serdi. Ancak yine de her kriz aynı zamanda bir yeniden doğuş ihtimali de taşır derler ya.. Gözlerimiz önünde küresel sistemin, soğuk savaş sonrası dönemin tek kutuplu mantığından, çok sesli ama çok yönsüz bir yapıya evrildiğine şahit oluyoruz.
Bu yeni düzende Ortadoğu, eğer kendi iç barışını tesis edebilirse, yalnızca bölgesel değil, küresel istikrarın da merkezi haline dönüşebilir.
Türkiye ise, bu süreçte hem insani diplomasi çabaları hem de arabuluculuk girişimleriyle üstlendiği rol, 21. yüzyıldaki yeni misyonunu tarif ediyor: Gücün değil, vicdanın sesi olmak.
Toparlarsak, Gazze'deki her çocuk, bugün dünyanın geleceğine tutulmuş bir ayna. Ateşkes, o aynanın kırıklarını onarabilmek için bir ilk adım olabilir, ancak kalıcı barış, yalnızca siyasetçilerin değil, toplumların da yeniden insana inanmasıyla mümkün olduğu unutulmamalı. Yani eğer barış, sadece bir anlaşma değil bir bilinç haline dönüşebilirse; Ortadoğu, tarihin en büyük yıkımlarından birini, insanlık için yeni bir başlangıca çevirebilir. Tıpkı tarihte olduğu gibi...
Ve belki o zaman, "ateşkes" kelimesi ilk kez "barış"la aynı anlama gelir.
Yazarın diğer yazıları

Bakan Güler, NATO Savunma Bakanları Toplantısı için Brüksel'e gitti

Katil İsrail ateşkese rağmen öldürüyor: Hayatını kaybedenlerin sayısı 67 bin 913'e çıktı

Güllü'nün oğlu Kobra Murat hakkında suç duyurusunda bulundu!

AK Parti Sözcüsü Çelik: "Terörsüz Türkiye" çalışmaları sürüyor! Sabote edilmesine müsaade etmeyeceğiz
