Karadeniz'de haritanın altındaki hesap
Karadeniz'de Türkiye'nin deniz sahası içinde F-16'ların insansız hava aracını düşürmesi, sıradan bir hava ihlal haberi olarak okunmamalı. Bu olay, Karadeniz'in yalnız bölgesel değil, küresel güç mücadelesinin de en hassas fay hatlarından biri haline geldiğini bir kez daha gösteriyor.
Peki, tam bu noktada kendimize şu soruyu soralım mı, Türkiye'nin Rusya-Ukrayna savaşında arabulucu ülke konumunda olmasıyla bu askeri refleks çelişiyor mu? Hayır. Tam tersine, arabuluculuk ancak caydırıcılıkla anlam kazanır. Karadeniz'de düşürülen o İHA, Ankara'nın denge politikasının askeri dipnotudur.
Öte yandan, bildiğiniz üzere, Türkiye, Karadeniz'de ne NATO'nun ileri karakolu ne de Rusya'nın sessiz ortağı. Türkiye, bölgede, oyunun kurallarını hatırlatan güçlü bir aktör. Montrö sözleşmesi de burada kilit nokta.
Hatırladığınız üzere, Türkiye, savaşın ilk gününden bu yana boğazları savaş gemilerine kapatarak hem Rusya'yı hem NATO'yu aynı anda sınırladı. Bu hamleyi, klasik anlamda tarafsızlık olarak okumak yanlış olur, bu hamle stratejik egemenliktir. F-16'ların hızlı müdahalesi de bu çizginin devamıdır. Yani; ''bu deniz sahası bana ait, kim olursan ol, kurala uymak zorundasın!'' mesajıdır. Bu mesaj Moskova'ya da Kiev'e de aynı mesafeden gider. Diğer yandan, malumunuz, Rusya-Ukrayna savaşı Karadeniz dengelerini oldukça değiştirdi. Hatırlarsanız, savaşın başında Rusya, Karadeniz'de üstün pozisyonda görülüyordu. Ancak Kiev'in deniz dronları ve asimetrik saldırıları, Rus donanmasının sanıldığı gibi dokunulmaz olmadığını gösterdi. Sonuçta da, Karadeniz daha riskli, daha mayınlı ve daha kırılgan hale geldi. Dolayısı ile şunu kabul etmek gerekir, Karadeniz bugün kontrollü kaos alanı ve bu kaosun yöneticisi fiilen Türkiye.
Gelin kendimize bir soru daha soralım, bir coğrafyanın denizi, bölgesel bir deniz, neden küresel siyasetin merkezinde? Çünkü, Karadeniz, Ukrayna tahılının çıkış kapısı, Rus enerjisinin Avrupa'ya uzanan arka bahçesi, Çin'in Orta Koridor hayallerinin deniz ayağı, NATO'nun doğuya doğru genişlemesinin kırmızı çizgisi. Analistlerin diliyle basitçe söyleyelim 'Karadeniz'i kontrol eden, Avrupa'nın nefes borusunu kontrol eder.' Bu yüzden Karadeniz, artık yalnızca Rusya-Ukrayna meselesi değil; ABD-Çin rekabetinin de sessiz sahnesidir. Ukrayna- Rusya savaşı, evet, Karadeniz'i güvensiz kıldı, ama önemsiz yapmadı. Aksine, alternatif enerji hatları, tahıl koridorları, Orta Koridor projeleri daha da değer kazandı.
Türkiye için ise Karadeniz, Doğu Akdeniz kadar stratejik, hatta bazı başlıklarda daha kritik hale gelmiş durumda. Çünkü burası, enerji + gıda + lojistik = jeopolitik güç denklemi.
Peki, Ukrayna savaşı biter mi? Hangi koşullarda?
Analistlere göre bu savaş, Ukrayna'nın kesin zaferiyle ya da Rusya'nın mutlak galibiyetiyle bitmez. Eğer biterse, yorulmuş tarafların masaya oturmasıyla biter. Yine analistlere göre şu koşullar olmadan barış zor: Avrupa ABD ve İngiltere'nin Ukrayna'yı destekleme politikasını bırakması, Rusya'nın ilhak ettiği bölgelerde fiili ama tanınmamış bir statüye razı olması, Avrupa'nın güvenlik mimarisini yeniden düşünmesi. İşte bu koşullarda bizi , Trump-Putin yakınlaşmasına getiriyor.
Trump-Putin Yakınlaşması, elbette bir dostluk değil, yön değişimi. Yani, Trump'ın Rusya'ya bakışı ideolojik değil, stratejik. Çünkü, Trump için asıl tehdit, Rusya değil, Çin. Dolayısı ile, Trump yönetimindeki ABD'nin önceliği de Pasifik, Tayvan, Güney Çin Denizi. Avrupa ise Trump'ın dünyasında "kendi başının çaresine bakması gereken" bir alan. Son 50 senedir entellektüel konuşmalar dışında siyaset üretemeyen Avrupa, yeni dünya düzenini fena ıskalamış görünüyor. Yani Putin'le kurulan stratejik diyalog, Ukrayna'yı değil, ABD'nin Çin'le hesaplaşmasını merkeze alıyor. Zaten bu yüzden de Washington, Kiev'e verdiği desteği, şartlı hale getirmiş durumda.
Zelensky'ye gelince... Zelensky bugün sahada direnen bir lider imajı çizsede, masada pazarlık gücü zayıflayan bir aktör. Zelensky'ye dayatılan seçim şartı ve tartışmaları da tesadüf değil. Batı'nın mesajı net, savaşın yükünü taşıdın, şimdi faturayı da öde. Görünen o ki, faturada hayli kabarık...
Analistlere göre, Zelensky'nin önünde üç senaryo var, seçimle yıpranarak tasfiye edilmek, kontrollü şekilde siyasetten çekilmek ya da barış sürecinin geçiş figürü olmak. Ama şu ortada ki, hangisi olursa olsun, Zelensky dönemi bitiyor.
Ez cümle, Karadeniz'de düşürülen İHA, yalnızca bir hava aracı değil, kuralsızlığın da yere çakılmasıdır. Türkiye, bu denklemde, savaşı büyütmeyen ama barışı da romantize etmeyen, gücü ise, sessizce kullanan bir aktör olarak öne çıkıyor. Evet, Karadeniz artık fırtınalı bir deniz ama rotayı hala bilen bir kaptan var. Ve bu, küresel siyasette az rastlanan bir durum.
Yazarın diğer yazıları
Dolunayın sırrı çözüldü mü? Uykusuzluğun nedeni şaşırttı
Kuru göz hastalığının tedavisi için laboratuvarda yetiştirilen gözyaşı bezleri umut veriyor
Rutenyum dioksit, yapay zeka çağı için yeni umut kapısını açıyor
Migrionlar nedir? Bilim dünyasında yeni bir virüs iletim yolu bulundu