ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE


Alaska'da büyük satranç

Alaska, coğrafi olarak Amerika ile Rusya'nın neredeyse birbirine dokunduğu, tarihsel olarak da Soğuk Savaş'ın en sert gölge oyunlarının oynandığı bir bölge... Bugün Trump ve Putin'in burada buluşacak olması, yalnızca diplomatik bir görüşme değil, aynı zamanda da 'küresel güç rekabeti' sahnesinin, yeniden kurulma hamlesi olarak okunabilir.

Bu buluşmanın zamanlaması da, mekânı kadar anlamlı. Ukrayna savaşı 3. yılına girmiş, Batı'nın ekonomik ve askeri desteğinde yorgunluk belirtileri görülmeye başlamışken, iki liderin aynı masaya oturması "yeni bir sayfa mı açılıyor, yoksa eski defterler mi karıştırılıyor?" sorusunu gündeme taşıdı.

Zirvenin görünen başlığı "Ukrayna'da barış." Fakat masanın düzeni bile bu başlıkta soru işareti yaratıyor. Şunu demek istiyorum, bildiğiniz üzere Zelensky zirveye davet edilmedi, bu da "Ukraynasız Ukrayna" senaryosu bir şekilde işliyor mesajını veriyor. Üstelik masanın bu düzeni, zirve öncesi lider ve yetkililerin açıklamaları, Avrupa başkentlerinde "barış" açıklamalarının "toprak tavizi" olarak değerlendirilmesine neden oldu ve sert tepkilere yol açtı. Aslında Avrupa bu okumada haklı. Çünkü, Putin'in beklentisi net: Donetsk ve Luhansk'ın Rusya toprağı olarak tanınması, buna karşılık olarak da çatışmaların durması. Trump ise "toprak değişimi" gibi pragmatik ama tehlikeli bir formülü dillendirmeye açık sinyaller veriyor. Bu da Avrupa başkentlerini alarm duruma geçirmeye yetiyor. Çünkü böyle bir mutabakat, kısa vadede görünen çatışmayı bitirsede, uzun vadede uluslararası hukuku ve devletlerin toprak bütünlüğü ilkesini aşındırır. Net!

Öte yandan, ABD ve Rusya arasında son iki yıldır süren sert retorik, karşılıklı yaptırımlar ve nükleer tehditler, iki ülke ilişkilerini Soğuk Savaş sonrası en düşük seviyeye çekmişti. Bugün Alaska'da verilecek olan fotoğraf, bu buzların çözülme ihtimaline de işaret ediyor. Mesela, Moskova ABD ile doğrudan masa kurarak Avrupa'yı "ikinci plana itme" stratejisini güçlendirmiş durumda. Ancak buz çözülürken yeni fay hatlarının oluşması da muhtemel. Çünkü, bu görüşmenin NATO'ya ve AB'ye danışılmadan yapılması, müttefikler arası güven sorunu yaratacaktır

Nükleer kart masadan kalktı mı?

Geçmiş aylarda taraflar, birbirine "nükleer kart"ı açıkça kullanmaktan çekinmemişlerdi. Dolayısı ile, masaya oturduklarına göre silah kontrolü ve stratejik istikrar konuları da gündeme gelecektir. Ancak bu, derin bir güven inşasından ziyade taktiksel bir yumuşama da olabilir. Çünkü her iki taraf da nükleer kapasiteyi caydırıcılığın temel unsuru olarak görmeye devam ediyor.

Brüksel ve Berlin'den, ikili zirveye gelen ilk yorumlar oldukça mesafeli. AB, Ukrayna'nın dahil olmadığı hiçbir formülü "meşru barış süreci" olarak tanımlamadığını açıkladı. Üstelik Avrupa liderleri, bu zirvenin, Batı bloğunun ortak pozisyonunu zayıflatmasından kaygılı olduklarını da belirttiler. Bu nedenle önümüzdeki günlerde AB'den, hem diplomatik baskıyı artırması hem de Ukrayna'ya olan desteğin sürdüğünü vurgulayan açıklamalar yapması beklenebilir.

Peki, Alaska'daki zirvede taraflar ne alır ne verir? Kimin pazarlık gücü yüksek? Zirvede taraflar, en azından doğrudan iletişimi yeniden başlatarak nükleer riskleri azaltma niyeti gösterebilir. Öte yandan, Rusya, Donbass merkezli "kara karşılığı barış" formülü dillendirilebilir. Trump, Zelensky ile ikinci bir zirve yapma ihtimalini saklı tutabilir.

Ez cümle, şu ortada ki, Alaska'daki buluşma, tıpkı Yalta Konferansı gibi, sembolik olarak "büyük güçler arası yeni denge" mesajı veriyor. Ancak bugünün dünyasında tek bir masa her sorunu çözmüyor; aksine dışarıda bırakılan aktörler süreci baltalayabiliyor. Sonuç olarak, şunu söyleyebiliriz, zirve hem umut hem de risk barındırıyor. Doğru yönetilirse, savaşın şiddetini azaltacak bir diplomasi penceresi aralayabilir. Yanlış yönetilirse, Ukrayna'nın ve Avrupa'nın güvenliğini zedeleyen, uluslararası hukuku esneten bir "görünürde barış" belgesi olarak tarihe geçer.


Yazarın diğer yazıları