ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE


Terörsüz Türkiye hedefi

1984'de PKK terör örgütünün silahlı saldırısıyla başlayan vahşi terör, 40 binden fazla insan hayatına, milyarlarca dolar ekonomik kayba ve toplumda çok derin yaralara mal oldu. Bugün gelinen noktada, PKK'nın beklenen o silah bırakma açıklaması, sadece iç güvenlik meselesi üzerinden değil, yeni dünya düzeni, iç siyaset dengesi, uluslarası ilişkiler, toplum mühendisliği ve ticaret beklentileri açısından da çok boyutlu okunmalı.

PKK'NIN SİLAH BIRAKMASI TÜRKİYE'YE NELER KAZANDIRIR?

2024'te Savunma Bakanlığı bütçesinin yaklaşık %20'si iç güvenlik operasyonlarına ayrılmıştı. Bu kaynakların, PKK tehdidinin ortadan kalkmasıyla, yüksek teknoloji, siber savunma, deniz güvenliği ve sınır ötesi insani yardım operasyonlarına kaydırıldığını düşünsenize. Ne kadar muhteşem olur değil mi? Yani, terörün sona ermesi, savunma ve güvenlik harcamalarında, oldukça radikal bir 'yeniden yapılandırmayı' mümkün kılacağından, bu dönüşümün Türkiye'ye sağladığı avantajlar her açıdan büyük önem arz ediyor. Örneğin terörsüz Türkiye'nin NATO içinde, daha güçlenen profili, Ankara'nın yeni küresel pazarlık masasında elini daha güçlendirecektir. Yine aynı örnek üzerinden, terörsüz Türkiye, NATO'nun Güneydoğu kanadında daha çevik bir ana aktör haline geleceğinden, ittifak içinde savunma yükü paylaşımında daha fazla söz sahibi olacaktır.

Terörsüz Türkiye'nin kazanımlarına şöyle devam edelim: Bilindiği üzere, PKK tehdidi, yabancı yatırımları, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu'ya yönlendirmede hep en büyük caydırıcı faktör olmuştur. Terörsüzlük ortamı, bu bölgelerde enerji, lojistik, madencilik ve tarıma yönelik büyük yatırım potansiyelini açığa çıkaracaktır. Teşbihte hata olmasın ama hatırlayın, Kolombiya'da FARC ile 2016'daki barış sürecinden sonra, ülkeye doğrudan yabancı yatırım %27 artmış, tarım-turizm sektörlerinde yeni kümelenmeler oluşmuştu. Benzer şekilde, Şırnak-Hakkari-Van üçgeninde "Yeni Mezopotamya Girişimi" tarzı bir yatırım programı gündeme geldiğinde hem bölge hem de Türkiye açısından büyük kazanımlar sağlayacaktır.

Ayrıca güvenli bölgeye dönüşen Türkiye, doğu-batı ticaretinde yeni bir "barış koridoru" olarak öne çıkabilir. Kuşak -Yol, Orta Koridor ve TANAP gibi kritik projelerin verimliliği, sağlanan güvenlik zeminiyle daha fazla artacaktır.

Terörün ortadan kalkması, elbette sadece fiziki güvenliği değil, milli birlik duygusunu da pekiştirecek. Türkiye'deki tüm halkların birliğinden oluşan Türk toplumu, bu karar sayesinde hem iç cepheyi yeniden onarmış, hem de yeni bir 'ulusal entegrasyon başarı öyküsü' daha inşa etmiş olacak.

Uluslararası İlişkiler: AB ile Normalleşme, ABD ile Yeni Gündem, Rusya-İran Dengelemesi

21. yüzyılda devletler yalnızca coğrafya ve askeri güçle değil, istikrarlı aktör olma kapasiteleri ve asıl önemlisi normatif meşruiyetleri ile de pazarlık masasında yer bulabiliyor. Dolayısı ile iç güvenlik sorununu çözmüş, milli birlik zeminini sağlamlaştırmış profilde bir Türkiye, Afrika'da barış misyonları, Asya'da lojistik merkezleşme, Batı'da enerji ortaklığı gibi dosyalarda çok daha yüksek manevra kabiliyetine kavuşacaktır. Tıpkı 1990'larda, IRA'nın silah bırakmasından sonra İngiltere'nin, Birleşik Krallık içi barış diplomasisini küresel marka haline getirmesi gibi, Türkiye de bu yeni dönemde "barış inşa eden bölgesel güç" kimliğini azametle inşa edebilir.

PKK'nın silah bırakmasının diğer bir kazanımı ise, AB ile ilişkilerde, sıkça dile getirilen insan haklarına yönelik eleştirilerin de ortadan kalkması olacak. Dahası, PKK'ya doğrudan veya dolaylı destek veren kimi terör sevici STK ve siyasi grupların da ağzı- dili bağlanmış, bu sayede sözde meşruiyet zeminleri kaybolmuş olacak. Dolayısı ile Türkiye, AB ile özellikle de Almanya ve Fransa ile stratejik gündemler ( savunma sanayi, enerji, göç) üzerinden yeni sayfalar açabilecek.

Gelelim ABD'ye... PKK'nın silah bırakması ile ABD'nin Suriye'de, YPG-PKK ayrımı üzerine kurulu o uyduruk stratejisi de büyük baskı altına girecektir. Dolayısı ile Türkiye, "terörle mücadelesini tamamlamış model ülke" olarak, ABD ile ilişkilerde, güvenlik mimarisinde daha merkezi konumda, F-35 programı, CAATSA yaptırımları ve Suriye'nin yeniden inşası noktasında, daha avantajlı bir müzakere zemininde görüşebilir.

Ayrıca, terörsüz Türkiye, İran'ın kuzey Suriye ve Irak'taki etkisini de sınırlar. Moskova ile ilişkilerde de, PKK kartı ortadan kalkmış olur.

Öte yandan; PKK'nın silah bırakması tüm tehditlerin bittiği anlamına mı geliyor? Hayır. Bu nedenle Türkiye gelecek stratejilerini, güvenin kurumsallaşması ve yeni olası tehditlere karşı 'hazır' düğmesi açık kurgulamalı. Güvenlik uzmanlarının sıkça dediği gibi, silahsızlanma sadece bir sonuç değil, sürdürülebilir huzur için bir başlangıçtır da... Bu nedenle mesela, Güneydoğu ve Doğu'da kalkınma ajanslarını yeniden yapılandırması, yeni barış hafızası inşası, yeni kuşaklar için şeffaf tarih anlatılarının geliştirilmesi, asimetrik olası yeni tehditlere (narkotik, siber güvenlik, hibrit tehditler) odaklanılması gibi stratejiler hızla hayata geçirilmeli.

Ezcümle, Türkiye için PKK'nın silah bırakması, yalnızca bir güvenlik zaferi olarak değil; aynı zamanda ekonomik refah, sosyal dayanışma, demokratik derinleşme ve uluslararası etki alanının artması sağlayacak medeniyet momenti olarak okumak gerekir. Bu anlamda Terörsüz Türkiye, Türkiye'nin 21. yüzyıl vizyonundaki en stratejik sıçrama taşı haline gelir.


Yazarın diğer yazıları