Kudüs Sadece Bir Şehir Değildir
Bazen haritada küçük bir nokta, aslında bütün bir insanlığın kalbidir. Kudüs de öyle... Bir coğrafya değil sadece; bir hafıza, bir kimlik, bir sınavdır. Ve ne zaman dünya vicdanı sarsılsa, Kudüs'te bir taş daha yerinden oynar. Çünkü Kudüs, sadece bir şehir değildir — insanlığın adaletle, inançla, dirençle olan imtihanıdır.
Yıllardır Kudüs üzerinde oynanan kirli oyunlara, mülkiyet tartışmalarına, ibadet hakkı ihlallerine, yıkılan evlere, çocukların gözyaşlarına sadece siyaset penceresinden bakıyoruz. Ama mesele sadece siyasi değil. Mesele, insani. Ve belki de en çok bu yüzden tehlikeli...
Bir yer düşün ki; üç büyük dinin buluştuğu, peygamberlerin yürüdüğü, tarih boyunca nice medeniyetin kutsal bildiği bir alan olsun. Ve o yere bugün bombalar yağsın, duvarlar örülsün, ibadet edenlerin alnı secdeden kaldırılmaya çalışılsın.
Bu bir savaş değil sadece. Bu, insanlığın kalbine yapılan bir saldırı.
Kudüs, Filistin halkı ve müslümanlar için mukaddes bir emanet... Ama aynı zamanda bütün dünya için bir sınav sorusudur.
"Adaleti sadece kendin için mi istersin?"
"Zulüm uzakta olunca sesini duymamazlıktan mı gelirsin?"
"Seninle aynı dili, aynı dini paylaşmayan mazlumlar için de ayağa kalkar mısın?"
Kudüs sorar. Biz susarız. O hatırlatır, biz unuturuz. Ama o orada, ayakta kalır. Bin yıldır olduğu gibi. Çünkü Kudüs, sadece taşlardan değil, dualardan örülmüştür. Ve duaların üstüne bomba atılamaz.
Ben Kudüs'e bakınca sadece bir haritayı değil, bir niyeti görüyorum. Kimin kalbi nerede, niyeti neye dönük, kim mazlumdan yana, kim zalimle aynı masada...
Kudüs bir turnusol kâğıdı gibi. Kim olduğumuzu gösteriyor.
Kudüs'e bakarken kendimize bakıyoruz aslında.
Ve belki de en çok bu yüzden...
Kudüs sadece bir şehir değildir. Kudüs; insanın adaletle, inançla ve onurla sınandığı yerdir.
O yüzden Kudüs'ün düşmesi sadece Filistin'in değil, insanlığın düşüşüdür.
Yıllardır Kudüs üzerinde oynanan kirli oyunlara, mülkiyet tartışmalarına, ibadet hakkı ihlallerine, yıkılan evlere, çocukların gözyaşlarına sadece siyaset penceresinden bakıyoruz. Ama mesele sadece siyasi değil. Mesele, insani. Ve belki de en çok bu yüzden tehlikeli...
Bir yer düşün ki; üç büyük dinin buluştuğu, peygamberlerin yürüdüğü, tarih boyunca nice medeniyetin kutsal bildiği bir alan olsun. Ve o yere bugün bombalar yağsın, duvarlar örülsün, ibadet edenlerin alnı secdeden kaldırılmaya çalışılsın.
Bu bir savaş değil sadece. Bu, insanlığın kalbine yapılan bir saldırı.
Kudüs, Filistin halkı ve müslümanlar için mukaddes bir emanet... Ama aynı zamanda bütün dünya için bir sınav sorusudur.
"Adaleti sadece kendin için mi istersin?"
"Zulüm uzakta olunca sesini duymamazlıktan mı gelirsin?"
"Seninle aynı dili, aynı dini paylaşmayan mazlumlar için de ayağa kalkar mısın?"
Kudüs sorar. Biz susarız. O hatırlatır, biz unuturuz. Ama o orada, ayakta kalır. Bin yıldır olduğu gibi. Çünkü Kudüs, sadece taşlardan değil, dualardan örülmüştür. Ve duaların üstüne bomba atılamaz.
Ben Kudüs'e bakınca sadece bir haritayı değil, bir niyeti görüyorum. Kimin kalbi nerede, niyeti neye dönük, kim mazlumdan yana, kim zalimle aynı masada...
Kudüs bir turnusol kâğıdı gibi. Kim olduğumuzu gösteriyor.
Kudüs'e bakarken kendimize bakıyoruz aslında.
Ve belki de en çok bu yüzden...
Kudüs sadece bir şehir değildir. Kudüs; insanın adaletle, inançla ve onurla sınandığı yerdir.
O yüzden Kudüs'ün düşmesi sadece Filistin'in değil, insanlığın düşüşüdür.
Yazarın diğer yazıları

Kütahya'da 4,9 büyüklüğünde deprem

Türk musikisinin acı kaybı: Neyzen Niyazi Sayın hayatını kaybetti

Trump anlaşmayı duyurdu: Gazze'de ateşkes kabul edildi

Soykırımcı İsrail'den Paris toplantısı tepkisi: Trump'ın Gazze planını baltalama girişimi
