Kapalı zihniyet
Dijital dünyanın ortasında hâlâ aynı tartışmanın içinde dönüp duruyoruz. Ekranlar değişiyor, teknolojiler akıyor, yapay zekâ göğe yükseliyor ama bazı insanlar hâlâ bir kadın görünce ilk baktıkları yer... başı. Bilgiye değil, yeteneğe değil, emeğe değil. Sadece örtüsüne.
Bu çağda, bu devirde, insanın önüne kendi zihninden daha kalın bir perde koyması gerçekten yıpratıcı.
GAİN'de bir yönetici konuşuyor...
Akıcı, özgüvenli, işini bilen bir kadın.
Ama bazı klavyeler var ki ne söylediğine değil, nasıl göründüğüne takılmak için pusuda bekliyor. Başörtüsü görünce sanki devreleri yanıyor; yorumlar bir anda çamur kıvamına bürünüyor.
Bir insanı işiyle, duruşuyla, bilgisiyle ölçmek yerine, sırf kendi ezberine uymuyor diye küçümsemek...
Biz buna yıllardır tanık olmaktan yorulduk. Evet, yorulduk. Çünkü bu tartışmanın artık miladı doldu. Ama bazı zihinler var, ısrarla geçmiş sayfalara yapışmış, güncellenmeyi reddeden bir yazılım gibi takılıyorlar.
Üstelik bunu yaparken de "özgürlük", "eşitlik", "çağdaşlık" kelimelerini ağızlarında sakız ediyorlar.
Ama iş bir başörtülü kadına gelince tüm kelimeler yer çekimine teslim oluyor; ağırlaşıyor, kararıyor, içleri boşalıyor.
Geçmişten bugüne hep aynı ritim:
Bir ileri, iki geri...
Ama artık bu geri adımların sahibi belli: Korkuları olan düşünceler, yenilikten ürken gözler, başkalarının hayatını yönetmeye meraklı bir avuç gürültü.
Asıl üzücü olan şu:
Koskoca dijital çağda hâlâ bir kadının kıyafeti, bir erkeğin kompleksinden daha çok konuşuluyor.
Hâlâ bir yöneticinin başarısı değil, birilerinin öfkesi gündem oluyor.
Ve hâlâ bazı insanlar, başörtüsünü bir sembol değil, hedef tahtası sanıyor.
Oysa mesele örtü değil;
Mesele zihniyet.
Perde başta değil, gözde.
Kapanan saçlar değil, kapanan ufuklar.
Başörtüsünü görünce rahatsız olanlara sakin ama net bir hatırlatma:
Kimsenin giyimi sizin özgürlüğünüzü daraltmıyor.
Sizi tehdit eden şey, bir kadının başındaki örtü değil;
sizin dar bir dünyaya sıkışmış öfkeleriniz.
Bizler artık, iş üreten kadınların, fikir geliştiren insanların, söz söyleyen bireylerin konuşulduğu bir ülke istiyoruz.
Birinin saçının görünmemesiyle değil, ufkunun görünmesiyle ilgilenen bir toplum olması gerekiyor.
Ve en önemlisi:
Kimsenin varlığı bir başkasının nefretinin sebebi olmak zorunda değil.
Artık aynı yerden aynı tartışmayı duymaktan sıkıldık.
Hayat kısa, gündem yoğun, dünya hızlı.
Biz yolumuza bakıyoruz.
Kapalı olan bir şey varsa, o da bazı insanların açılmayı reddeden zihin kapıları.
Bu çağda, bu devirde, insanın önüne kendi zihninden daha kalın bir perde koyması gerçekten yıpratıcı.
GAİN'de bir yönetici konuşuyor...
Akıcı, özgüvenli, işini bilen bir kadın.
Ama bazı klavyeler var ki ne söylediğine değil, nasıl göründüğüne takılmak için pusuda bekliyor. Başörtüsü görünce sanki devreleri yanıyor; yorumlar bir anda çamur kıvamına bürünüyor.
Bir insanı işiyle, duruşuyla, bilgisiyle ölçmek yerine, sırf kendi ezberine uymuyor diye küçümsemek...
Biz buna yıllardır tanık olmaktan yorulduk. Evet, yorulduk. Çünkü bu tartışmanın artık miladı doldu. Ama bazı zihinler var, ısrarla geçmiş sayfalara yapışmış, güncellenmeyi reddeden bir yazılım gibi takılıyorlar.
Üstelik bunu yaparken de "özgürlük", "eşitlik", "çağdaşlık" kelimelerini ağızlarında sakız ediyorlar.
Ama iş bir başörtülü kadına gelince tüm kelimeler yer çekimine teslim oluyor; ağırlaşıyor, kararıyor, içleri boşalıyor.
Geçmişten bugüne hep aynı ritim:
Bir ileri, iki geri...
Ama artık bu geri adımların sahibi belli: Korkuları olan düşünceler, yenilikten ürken gözler, başkalarının hayatını yönetmeye meraklı bir avuç gürültü.
Asıl üzücü olan şu:
Koskoca dijital çağda hâlâ bir kadının kıyafeti, bir erkeğin kompleksinden daha çok konuşuluyor.
Hâlâ bir yöneticinin başarısı değil, birilerinin öfkesi gündem oluyor.
Ve hâlâ bazı insanlar, başörtüsünü bir sembol değil, hedef tahtası sanıyor.
Oysa mesele örtü değil;
Mesele zihniyet.
Perde başta değil, gözde.
Kapanan saçlar değil, kapanan ufuklar.
Başörtüsünü görünce rahatsız olanlara sakin ama net bir hatırlatma:
Kimsenin giyimi sizin özgürlüğünüzü daraltmıyor.
Sizi tehdit eden şey, bir kadının başındaki örtü değil;
sizin dar bir dünyaya sıkışmış öfkeleriniz.
Bizler artık, iş üreten kadınların, fikir geliştiren insanların, söz söyleyen bireylerin konuşulduğu bir ülke istiyoruz.
Birinin saçının görünmemesiyle değil, ufkunun görünmesiyle ilgilenen bir toplum olması gerekiyor.
Ve en önemlisi:
Kimsenin varlığı bir başkasının nefretinin sebebi olmak zorunda değil.
Artık aynı yerden aynı tartışmayı duymaktan sıkıldık.
Hayat kısa, gündem yoğun, dünya hızlı.
Biz yolumuza bakıyoruz.
Kapalı olan bir şey varsa, o da bazı insanların açılmayı reddeden zihin kapıları.
Yazarın diğer yazıları
Hekimler yurda geri dönüyor! Bakan Memişoğlu son rakamı açıkladı
Ümraniye'de makas atarak trafik güvenliğini tehlikeye düşüren sürücü yakalandı
UNESCO'nun 'Dünya Türk Dili Ailesi Günü' kararı! Bakan Ersoy: 15 Aralık artık özel bir gün olacak
Ardahan-Şavşat kara yolu tipi nedeniyle ulaşıma kapatıldı