“Oyun Bozulduğunda”
Bazen tribünden yükselen bir uğultudan anlarsınız bir şeylerin yanlış gittiğini.
Saha çizgileri bembeyazdır, skor tabelası çalışıyordur, oyuncular yerini almıştır... ama oyunun ruhu eksiktir.
Son günlerde yaşanan bahis ve sahtekârlık iddiaları da tam böyle bir eksiklik bıraktı geride:
Bir boşluk. Bir güvensizlik. Bir kırılma sesi.
Oysa futbol bizim memlekette sadece futbol değildi ki.
Sokakta büyüyen çocuk için bir umut, kahvede televizyon başında bekleyen yaşlı adam için bir sevinç, evinde maç izlerken bir anda bağıran aileler için ortak bir duaydı.
Topun yuvarlandığı yerde biz biraz daha insana benziyorduk.
Belki de tam bu yüzden iddiaların gölgesi bu kadar ağır geliyor. Çünkü mesele, birkaç kişinin yaptığı yanlış değil ,toplumsal vicdanın kanaması.
İsimlere girmeye gerek yok.
Kimin ne yaptığına dair kesinleşmiş bir hüküm olmadan kimseyi zan altında bırakmak doğru değil.
Ama şunu söylemek mümkün:
Bir yerde kolay para, çarpık düzen ve kısa yoldan kazanma arzusu belirirse; orada önce oyun bozulur... sonra hayat.
Bu ülke yıllarca adalet duygusunu çeşitli sınavlardan geçirdi.
Siyasette, ekonomide, sokakta.
Şimdi o sınava spor dünyası da dahil oldu.
Belki de en çok da bu yüzden acıtıyor: Çünkü futbol, bu toplumun nefes aralığıydı.
Bir anlığına dertlerin unutulduğu, sadece "gol" diye bağırmanın bile insanı özgür hissettirdiği bir alan.
Ve şimdi o alana bile gölge düşüyorsa, mesele sadece sporun değil, toplumsal güven duygusunun erozyona uğramasıdır.
Belki bu yaşananlar bir fırsat.
Şeffaflığı hatırlamak için.
Ahlakın sadece okul kitaplarında kalmadığını göstermek için.
Oyunun sadece sahada değil, vicdanda kazanıldığını yeniden hatırlamak için.
Çünkü bir toplumun aynası çoğu zaman siyaset değildir, ekonomi değildir, büyük manşetler değildir...
Aynası, oynadığı oyundur.
Ve o aynanın bu kadar kirlenmesine izin veremeyiz.
Futbol belki yeniden temizlenir, yeniden sevilir, yeniden onarılır.
Ama önce biz, o aynaya doğru bir bakıp şu soruyu sormalıyız:
"Biz sadece oyunu mu kaybettik, yoksa birlikte olma halimizi mi?"
Saha çizgileri bembeyazdır, skor tabelası çalışıyordur, oyuncular yerini almıştır... ama oyunun ruhu eksiktir.
Son günlerde yaşanan bahis ve sahtekârlık iddiaları da tam böyle bir eksiklik bıraktı geride:
Bir boşluk. Bir güvensizlik. Bir kırılma sesi.
Oysa futbol bizim memlekette sadece futbol değildi ki.
Sokakta büyüyen çocuk için bir umut, kahvede televizyon başında bekleyen yaşlı adam için bir sevinç, evinde maç izlerken bir anda bağıran aileler için ortak bir duaydı.
Topun yuvarlandığı yerde biz biraz daha insana benziyorduk.
Belki de tam bu yüzden iddiaların gölgesi bu kadar ağır geliyor. Çünkü mesele, birkaç kişinin yaptığı yanlış değil ,toplumsal vicdanın kanaması.
İsimlere girmeye gerek yok.
Kimin ne yaptığına dair kesinleşmiş bir hüküm olmadan kimseyi zan altında bırakmak doğru değil.
Ama şunu söylemek mümkün:
Bir yerde kolay para, çarpık düzen ve kısa yoldan kazanma arzusu belirirse; orada önce oyun bozulur... sonra hayat.
Bu ülke yıllarca adalet duygusunu çeşitli sınavlardan geçirdi.
Siyasette, ekonomide, sokakta.
Şimdi o sınava spor dünyası da dahil oldu.
Belki de en çok da bu yüzden acıtıyor: Çünkü futbol, bu toplumun nefes aralığıydı.
Bir anlığına dertlerin unutulduğu, sadece "gol" diye bağırmanın bile insanı özgür hissettirdiği bir alan.
Ve şimdi o alana bile gölge düşüyorsa, mesele sadece sporun değil, toplumsal güven duygusunun erozyona uğramasıdır.
Belki bu yaşananlar bir fırsat.
Şeffaflığı hatırlamak için.
Ahlakın sadece okul kitaplarında kalmadığını göstermek için.
Oyunun sadece sahada değil, vicdanda kazanıldığını yeniden hatırlamak için.
Çünkü bir toplumun aynası çoğu zaman siyaset değildir, ekonomi değildir, büyük manşetler değildir...
Aynası, oynadığı oyundur.
Ve o aynanın bu kadar kirlenmesine izin veremeyiz.
Futbol belki yeniden temizlenir, yeniden sevilir, yeniden onarılır.
Ama önce biz, o aynaya doğru bir bakıp şu soruyu sormalıyız:
"Biz sadece oyunu mu kaybettik, yoksa birlikte olma halimizi mi?"
Yazarın diğer yazıları
Hekimler yurda geri dönüyor! Bakan Memişoğlu son rakamı açıkladı
Ümraniye'de makas atarak trafik güvenliğini tehlikeye düşüren sürücü yakalandı
UNESCO'nun 'Dünya Türk Dili Ailesi Günü' kararı! Bakan Ersoy: 15 Aralık artık özel bir gün olacak
Ardahan-Şavşat kara yolu tipi nedeniyle ulaşıma kapatıldı