Z Kuşağı Sandığımız Gibi Değilmiş
Açıkçası ben de zaman zaman eleştirdim bu kuşağı.
Kendi dünyasında kaybolmuş, telefondan kafasını kaldırmayan, anlık yaşayan, sabırsız bir nesil gibi göründüler gözüme. "Sorgulamıyorlar, tarih bilincinden uzaklar, dünyayla bağları yüzeysel" diye düşündüm. Ama son zamanlarda, özellikle Filistin'de yaşananlara karşı verdikleri tepkileri görünce...Hem şaşırdım, hem utandım, hem de açık yüreklilikle söyleyeyim:
Haksız çıkmanın mutluluğunu yaşadım. Çünkü içlerinden öyle sesler yükseldi ki, o sesin ardında sadece bilgi değil, vicdan da vardı. Ekran başında kaybolduklarını sandık ama meğer dünyayı oradan takip edip anlamaya çalışıyorlarmış.
Ve şimdi, sustuklarımızı onlar söylüyor. Yetişkinler susarken, gençler konuşuyor. Dünya körleşirken, onlar görmekte ısrar ediyor. Sadece kendi dertleriyle değil, dünyanın öbür ucundaki çocukların acısıyla da ilgileniyorlar. Filistinli bir çocuğun gözyaşı onların içini acıtıyor. Bir bombanın sesi onlara da ulaşıyor.Ve paylaş butonuna bastıkları her hikâyede biraz daha büyüyorlar. Biz bu kuşağı tüketici sandık, meğer direnişçiydiler. Sadece ekran başındalar zannettik, oysa meydanlara da çıkabiliyorlarmış.
Zayıf sandık, güçlü çıktılar.
Dilsiz sandık, kelimesiz haykırdılar. Sadece kendi özgürlüğü için değil, tanımadığı insanların onuru için de ses veriyorlar. Ben bu kuşağa bazen endişeyle, bazen eleştiriyle baktım. Ama şimdi umutla bakıyorum. Çünkü biliyorum ki bu sesler, sadece anlık bir öfke değil. Bu, içlerinde büyüyen adalet duygusunun sesi.
Bugün karanlık bir çağda yaşıyor olabiliriz. Ama o karanlığın içinde, bir kıvılcım gibi parlayan genç yürekler var. Azlar belki... Ama berraklar. Gençler belki... Ama basiretli ve dirençliler. Ve bana sorarsanız, bu kuşak sandığımız gibi değilmiş. Bu kuşak, unuttuğumuz değerleri bize yeniden hatırlatacak kadar güçlüymüş.
Kendi dünyasında kaybolmuş, telefondan kafasını kaldırmayan, anlık yaşayan, sabırsız bir nesil gibi göründüler gözüme. "Sorgulamıyorlar, tarih bilincinden uzaklar, dünyayla bağları yüzeysel" diye düşündüm. Ama son zamanlarda, özellikle Filistin'de yaşananlara karşı verdikleri tepkileri görünce...Hem şaşırdım, hem utandım, hem de açık yüreklilikle söyleyeyim:
Haksız çıkmanın mutluluğunu yaşadım. Çünkü içlerinden öyle sesler yükseldi ki, o sesin ardında sadece bilgi değil, vicdan da vardı. Ekran başında kaybolduklarını sandık ama meğer dünyayı oradan takip edip anlamaya çalışıyorlarmış.
Ve şimdi, sustuklarımızı onlar söylüyor. Yetişkinler susarken, gençler konuşuyor. Dünya körleşirken, onlar görmekte ısrar ediyor. Sadece kendi dertleriyle değil, dünyanın öbür ucundaki çocukların acısıyla da ilgileniyorlar. Filistinli bir çocuğun gözyaşı onların içini acıtıyor. Bir bombanın sesi onlara da ulaşıyor.Ve paylaş butonuna bastıkları her hikâyede biraz daha büyüyorlar. Biz bu kuşağı tüketici sandık, meğer direnişçiydiler. Sadece ekran başındalar zannettik, oysa meydanlara da çıkabiliyorlarmış.
Zayıf sandık, güçlü çıktılar.
Dilsiz sandık, kelimesiz haykırdılar. Sadece kendi özgürlüğü için değil, tanımadığı insanların onuru için de ses veriyorlar. Ben bu kuşağa bazen endişeyle, bazen eleştiriyle baktım. Ama şimdi umutla bakıyorum. Çünkü biliyorum ki bu sesler, sadece anlık bir öfke değil. Bu, içlerinde büyüyen adalet duygusunun sesi.
Bugün karanlık bir çağda yaşıyor olabiliriz. Ama o karanlığın içinde, bir kıvılcım gibi parlayan genç yürekler var. Azlar belki... Ama berraklar. Gençler belki... Ama basiretli ve dirençliler. Ve bana sorarsanız, bu kuşak sandığımız gibi değilmiş. Bu kuşak, unuttuğumuz değerleri bize yeniden hatırlatacak kadar güçlüymüş.
Yazarın diğer yazıları

Türk musikisinin acı kaybı: Neyzen Niyazi Sayın hayatını kaybetti

Trump anlaşmayı duyurdu: Gazze'de ateşkes kabul edildi

Soykırımcı İsrail'den Paris toplantısı tepkisi: Trump'ın Gazze planını baltalama girişimi

Şarm Eş-Şeyh müzakerelerinden ilk kareler: Türkiye'nin kritik rolü öne çıkıyor
