Lübnan'daki siber saldırılar
Lübnan'daki siber saldırılar, bölgedeki istikrarı ciddi şekilde sarstı ve büyük tepkilere yol açtı. Öte yandan bu olay, sivil teknolojilerin silahlandırılması konusundaki endişeleri de arttırdı. Siber güvenlik uzmanları, bu tür saldırıların, sivil cihazlar üzerinde oluşturabileceği tehlikeler konusunda uyarılarda bulundu. Uzmanlara göre, akıllı telefonlar ve diğer elektronik cihazların güvenlik açıkları, terör örgütleri veya devlet aktörleri tarafından uzaktan patlayıcı olarak kullanılabilir. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'de bu duruma dikkat çekerek, bu tür saldırıların kabul edilemez olduğunu vurguladı.
Türkiye ise saldırılar üzerine siber güvenlik önlemlerini artırma kararı aldı. Dışişleri Bakanı Fidan, Türkiye'nin müstakil bir siber güvenlik teşkilatı kurarak bu tür tehditlere karşı daha güçlü bir duruş sergileyeceğini açıkladı. Bu tür bir yapı, bir siber güvenlik teşkilatı sadece Türkiye için değil, bölgesel güvenlik için de elbette önemli bir adım olacaktır. Ancak, Türkiye'nin bir NATO üyesi olması, bu tür siber saldırılara karşı yapılacak olası bir müdahalenin daha geniş bir uluslararası kriz yaratma riskini de artırıyor.
Bu siber saldırılarla ilgili, sivil toplumlara yönelik büyük bir tehlikeden de söz etmek gerekir. Şunu demek istiyorum, görünen o ki, modern savaşlar artık sadece fiziksel değil, dijital cephelerde de gerçekleşiyor. Lübnan'daki saldırılarda kullanılan yöntemler, sivil cihazların nasıl silah olarak kullanılabileceğini gösterdi. Eğer bu teknoloji diğer ülkelerde de kullanılmaya başlanırsa, küresel ölçekte büyük şehirlerde kaosa ve uluslararası toplumda ciddi bir paniğe sebep olabilir. Örneğin, bir siber saldırı sonucu, bir ülkede geniş çaplı elektrik kesintisi veya ulaşım ağının çökmesi, küresel ticareti ve ekonomiyi doğrudan etkileyecektir. Dolayısı ile, devletlerin '' bir ulusal güvenlik meselesi'' olarak değerlendireceği bu saldırılara, askeri cevap verilmesi de mümkündür. Yani, bunun gibi siber saldırılar, NATO gibi askeri ittifakların harekete geçmesine ve belki de büyük çaplı bir savaşa neden olabilir.
Peki, Lübnan'daki siber saldırılar Ortadoğu'da büyük bir savaşı tetikleyebilir mi? Maalesef evet. Ortadoğu, zaten hassas dengeler üzerine kurulu bir coğrafya. Dolayısı ile İsrail ve Hizbullah arasındaki bu tür saldırılar, var olan çatışmanın, hızla, daha geniş bir savaşa dönüşme ihtimalini artırıyor. Şöyle ki, yaşanan bu siber saldırılar Hizbullah'ın İsrail'e misilleme yapmasına, savaşın Suriye İran gibi ülkeleri de içine alacak şekilde genişlemesine neden olabilir. Özellikle İran'ın Hizbullah'ı desteklemesi ve İsrail'in bu desteği kesmeye yönelik hamleleri, iki ülke arasında doğrudan bir çatışmayı tetikleyebilir. Bu durumun sonuçları da, tahmin edebileceğiniz gibi, bölge için çok ağır olacaktır. En hafifinden, Hürmüz Boğazı gibi stratejik bölgeler tehdit altında olacak ve küresel enerji piyasası da ciddi şekilde etkilenecektir. Dahası, bölgesel bir savaş, Türkiye, Suudi Arabistan'ı da bir şekilde, dolaylı da olsa içine çekecektir.
Sonuç olarak, Lübnan'daki siber saldırılar, eğer dikkatli bir şekilde ele alınmazsa, bölgesel çatışmaların küresel bir savaşa dönüşmesine de neden olabilir. Bu yüzden, uluslararası toplumun bu tür saldırıları önlemek ve kontrol altına almak için ortak bir güvenlik stratejisi geliştirmesi gerekir.