ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE


Şifanın Sarısı: Kantaron

Bazı mucizeler sessizdir. Ne bağırır ne çağırır, raflarda mütevazı bir şekilde durur. İşte sarı kantaron yağı da tam öyle bir şey. Ne zaman bir yara kabuk tutmasa, ne zaman içimde bir tedirginlik olsa ya da cildim bir şeye alınsa... elim hep o küçük şişeye gider. Ne varsa doğada var derler ya, sarı kantaron da bunun yaşayan kanıtı gibi.

Köyde büyüyenler iyi bilir; yazın başında açan o sarı çiçekleri. Minicik, narin, ama dayanıklı. Kulakları çınlasın mahallemizin Hanife teyzesi toplayıp kuruturdu. Sonra zeytinyağıyla kavanozlara koyar, güneşe bırakırdı. Güneş, zamanla o sarı çiçekleri kırmızıya çevirirdi. Çocuk aklımla hep büyülenirdim: "Bu nasıl oluyor?" diye. Meğer işin sırrı kantaronun sabrıymış. Doğanın da, iyileşmenin de zamana ihtiyacı varmış, yıllar geçtikçe anladım.

Sarı kantaron yağı, sadece bir bitki özü değil. O bir şifa geleneği. Yanıklara, yaralara, sivilcelere, çatlaklara iyi gelir. Ama bazen de içimize süreriz onu, kimse görmez. Hani insanın canı acımaz ama içi burulur ya... İşte öyle zamanlarda, ben bu yağa dokunurken sanki biraz kendime de şefkat göstermiş gibi hissederim.

Modern tıbbın her şeyin çaresi olduğunu sanıyoruz ya bazen, kantaron bize şunu fısıldıyor: "Biraz yavaşla... Doğa zaten senin için çalışıyor." Hatta bazı uzmanlar, bu yağın hafif depresif hallerde bile insanın ruhuna iyi geldiğini söylüyor. Bense bunun için bilimsel açıklama aramıyorum. Kokusunu duyunca, elimle şişesini çevirince içim biraz hafifliyorsa, bu da bana yetiyor.

Elbette her şeyde olduğu gibi kantaron yağını da doğru zamanda, dikkatli kullanmak gerek. Güneşe çıkmadan önce sürmek mesela, iyi bir fikir değildir; cildi güneşe karşı hassaslaştırabilir. Ama gece yatmadan önce bir damla... Hem bedenin hem ruhun "şifa zamanına" girmesi gibi bir şey.

Sonuç mu? Küçük şişelere sığan büyük iyilikler var bu hayatta. Sarı kantaron yağı da onlardan biri. Belki de her evde bir tane olması gereken o sessiz şifacı.

Bazen ilaç aramayız da, biraz iyi gelene ihtiyaç duyarız ya... İşte ben ne zaman öyle hissetsem, bir damla kantaron alırım avucuma. Biraz da umut eklerim içine.


Yazarın diğer yazıları