İstanbul'un Kalbinde Zamanın Sesi
İstanbul, her köşesiyle tarihin derinliklerinden sesler fısıldayan bir şehir gibi. Ancak bazı mekanlar vardır ki, onların sessizliğinde zamanın kendisini hissetmek mümkündür. İşte bu mekanlardan biri de Galata'da yer alan Arap Camii.
Galata'nın o tarihle iç içe geçmiş dar sokaklarından birinde, vakur bir şekilde yükselen bu cami, hem İstanbul'un hem de tarihin en önemli simgelerinden biri olarak karşımda duruyordu.
Zamanla örtüşen taş duvarları ve zarif minaresiyle beni etkileyen Arap Camisi, adını Endülüs Araplarının Galata çevresine yerleşmesinden almış. İstanbul'a ilk caminin yapıldığı yer olma özelliği taşıyan bu mekan, bir zamanlar Arapların yaşam alanı olduğu bu bölgedeki kültürel izlerin hala derin izler bıraktığının bir kanıtı gibi. Beni en çok etkileyen öğesi ise minaresiydi, çünkü o, yüzyıllar öncesinin izlerini taşıyordu.

İstanbul'da ilk ezan sesinin duyulduğu Arap Camisi'nin atmosferi, yalnızca mimarisiyle değil, aynı zamanda bulunduğu yerin ruhuyla da çok etkileyici. Bir camiye adım attığınızda genellikle içerdeki huzur, sessizlik ve manevi yoğunluk ön plana çıkar. Yüksek duvarları, içeriye giren ışığı zarifçe süzen pencere düzeni (ki camilerde en çok pencereli alanlar ve oralardan içeri sızan ışık beni etkiler) yalnızca mimarinin bir ürünü değil; buradaki her detay, tarihsel bir sürecin sessiz tanığı gibi.
İstanbul'un ilk camisi olma özelliğine sahip olan bu yapının büyüsü, sadece bir ibadet yeri değil, adeta tarihi bir kitap gibi. Her adımınızda geçmişin farklı bir dönemiyle bir yolculuğa çıkmak gibi bir şey. Kendimi burada, sadece bir ziyaretçi değil, tarihin içinde bir gezgin gibi hissettim.
Ah, o minare... Belki de bu şehrin kendisini en iyi anlatan öğe. Yüksek, zarif, zamanla uyumlu ve sonsuza dek dimdik ayakta kalmaya kararlı.

Kendimi şanslı hissediyorum, çünkü yapımcılığını ve sunuculuğunu üstlendiğim, TRT 2'de yayınlanan "Türkiye'nin İlkleri" programının bir bölümünde, bilgi ve birikimiyle bana yol gösteren Süleyman Faruk Göncüoğlu'ndan Arap Camisinin tüm sürecini dinlemek nasip oldu. Hala etkisinden ve büyüsünden kurtulamadığım bu cami, her yönüyle hafızama kazındı. Galataya bu sayede benim için çok daha farklı bir anlam yüklenmiş oldu. Bir gün, sizlere değerli hocam Süleyman Faruk Göncüoğlu'ndan da bahsetmek isterim; kendisi, İstanbul'u en iyi anlatan isimlerden biridir.
Sözlerime, Arap Camisi'nin bana hissettirdikleriyle son vermek istiyorum: Tarih, yalnızca kitaplarda değil, yaşadığımız her anın içinde bir yerlerde gizliymiş. Ve ben de bu bilinçle heybeme koyduğum tüm bu güzelliklerle yoluma devam edeceğim.
Yazarın diğer yazıları

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret eden kadına gereği yapıldı: Adresinde yakalandı

Kızılcık Şerbeti'ne bir yeni isim daha! Önce Hamdi Alkan, şimdi ise…

Bakan Tunç'tan İmamoğlu'nun 'hakaret' davasına ilişkin açıklama: Herkes hukuka saygı duyacak

Oğuzhan Uğur'un 6 Şubat depremlerindeki algı çalışması: Canlı yayında çarpıcı yorum
