Bir haber gelir, küçücük görünür ama insanın göğsünü kocaman kabartır ya işte o haberlerden biri: Yerli ve milli imkânlarla, TEKNOFEST ruhundan doğmuş gençler, kendi sosyal medya platformumuzu kurmuş Adınıda NeXT Sosyal koymuşlar.

Kulağımıza sadece bir "uygulama" gibi geliyor değil mi? Amaaaa bana sorarsanız bu, başka bir şeyin hikâyesi. Bu; "biz yapamayız" diyenlere inat, "biz de yaparız" demenin cesareti. Yıllardır cebimizde taşıdığımız telefonlardan dünyayı izledik durduk. Hep başkalarının kurduğu platformlarda konuştuk, güldük, paylaştık... Eeee artık tamam demenin vakti çoktan gelmişti. Başkalarının penceresinden yeterince baktık şimdi pencereyi kendi elimizle açmanın vakti.

Bu gençler, sadece bir yazılım geliştirmedi. Kendi kültürümüzü, dilimizi, değerlerimizi taşıyacak dijital bir meydan kurdular. Hem dünyaya açık hem de bize ait. Bu toprakların mizahı da, merhameti de, zekâsı da burada hayat bulacak.

Belki kimileri "sosyal medya dediğin ne ki?" diyecek. Ama biz biliyoruz ki fikirlerin de tohum gibi toprağa ekildiği yerler vardır. Kimi yer, çöl gibi kurutur. Kimi yer, bereketli toprak gibi filiz verir. NeXT Sosyal, işte o bereketli toprağın ilk fidanı gibi.

Dijital dünyanın kapıları yıllarca bize hep başkalarının anahtarlarıyla açıldı. Onlar isterse girdik, istemezse kapıda kaldık. Ama şimdi, kendi kapımızı kendimiz yaptık. Anahtarı cebimizde, kilidi elimizde. İşte bu, dijital bağımsızlığın ta kendisi. Bu hikâyeye bakınca sadece bir teknoloji girişimi görmüyorum. Görülenin ötesinde, şu sessiz ama güçlü mesajı duyuyorum: "Biz buradayız, aklımız da yüreğimiz de kendi geleceğimizi inşa edecek kadar güçlü."

Ve belki de en güzeli şu... Bu platform, bizden sonrakilere şunu gösterecek: Dünya bize kapı açmasa da, biz kendi kapımızı yaparız. Hem de kilidini, anahtarını, menteşesini bile kendimiz takarız. Şimdi sıra bizde. O kapıdan girip içeriyi hayatla, neşeyle, fikirle, umutla doldurmakta. Çünkü bu sadece onların değil, hepimizin başarısı.

İşinize bakın, NeXT Sosyal, bizim işimiz!