ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE


Dostluk günü mü dediniz?

Dostluktan söz ediliyor yine. Sosyal medyada gülümseyen yüzler, birlikte çekilmiş eski fotoğraflar, altına yazılan "iyi ki"li cümleler... Ne hoş, değil mi? Ama dostluk sadece bir kutlamaya mı sığar? Sığmalı mı zaten? Biz ne ara bu kadar "günü gelince hatırlayan" insanlara dönüştük? Bayramda aile, sevgililer gününde aşk, anneler gününde anne, sır gelince sırdaş... Peki ya geriye kalan 364 gün? Dostluk, yalnızken gelen mesaj değil sadece; kalabalıktayken bile seni gören göz, yüzüne bakmadan bile halini anlayan yürektir. Ne menfaatle ne de beklentiyle ölçülür. Fakat gelin dürüst olalım: Bugün dostlukların çoğu karşılıklı çıkar ilişkisine, anlık fayda birlikteliğine dönüşmedi mi? Ne zaman ki işler sarpa sarar, hayat sınar, o zaman dökülüyor gerçekler. "Yanındayım" diyenlerin bir bir uzaklaştığı, birlikte güldüğün insanların acı günlerinde sessizleştiği bir çağdayız. Ve garip olan şu ki, biz bunu olağan karşılamaya başladık. İyilik yapmak bile bir "network yatırımı" haline gelmişken, içtenlik kayıp eşya bürosuna bırakılmış gibi. Oysa çocukken her şey daha kolaydı. Bir mendil uzatmak, bir sandviçi bölüşmek yetiyordu dost olmak için. Şimdi ise koca koca insanlar birbirine güvenemiyor. "Beni gerçekten sever mi?" diye sorguladığımız arkadaşlıklar içindeyiz.

Bu yazı bir sitem değil sadece. Aynı zamanda bir özlem. Gerçek dostluğa, koşulsuz omuz vermeye, sır saklayan sessizliğe, yargılamayan dinleyişe bir çağrı. Belki bugün, bir kişiyi bile düşünmeden paylaşım yapmazsın bu yazıyı okuduktan sonra. Belki bir dostuna gerçekten nasılsın dersin, cevabını bekleyerek, içtenlikle...

Unutma, dostluk süslü cümlelerde değil, sadeliğinde gizlidir. Kalabalık sofralarda değil, bazen iki kişinin sustuğu çaylarda büyür.

Bugün değil her gün sor: Ben iyi bir dost muyum?

Ve unutma... Gerçek dostluk, hatırlanmak değil, hiç unutulmamak ister.


Yazarın diğer yazıları