Devlet dediğiniz şey, sadece kurumlar topluluğu değildir.

Devlet; hafızadır, bekadır, millettir, zamanın içinden süzülerek gelen büyük bir yürüyüştür.

15 Temmuz gecesi, sadece bir darbe girişimi değil, aynı zamanda bu hafızaya yapılmış kanlı bir saldırıydı.

Çünkü devletin damarlarına sızmaya çalışan o karanlık yapı, milleti kendine kalkan yaparak devleti hedef aldı.

O gece, tanklar sokaklara çıktığında, yalnızca hükümete değil, Türkiye Cumhuriyeti'nin varlık sebebine, Anayasasına, hukukuna, ordusuna, Meclisine ve hatta bayrağına saldırıldı.

Devletin adıyla, üniformasıyla, silahıyla, yine devleti yok etmek istediler.

Ama devletin gözünde en kıymetli olan şey, millettir.

Çünkü bu topraklarda devlet hiçbir zaman milletten büyük olmamıştır.

Devlet, halkının duası ve iradesiyle ayakta durmuştu durmaya da devam edecek.

Ve o gece...

Devlet, milletin elleriyle yeniden ayağa kalktı.

Sokaklara dökülen o yüzbinler, yalnızca darbecilere karşı değil, bir asırlık cumhuriyetin namusuna sahip çıktı.

Devletin gözünden 15 Temmuz, şu demekti:

Bir kez daha "Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir."

Bir kez daha "Bu vatan kolay kazanılmadı."

Bir kez daha "Bu bayrak yere inmez."

Devletin hafızası unutmuyor.

Çünkü o gece yalnızca geçmiş korunmadı, gelecek kurtarıldı.

Çanakkale'de, Sakarya'da, 15 Temmuz'da;

Devlet, milletin kalbinde yeniden doğdu.