ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE


Bir Derin Sessizlik: Anoreksiya

Bazen insanın sesi çıkmaz ya... İşte anoreksiya da öyle bir şey. Dışarıdan bakınca suskun, ama içeride fırtınalar kopuyor. Son zamanlarda bu hastalığın adını daha sık duymaya başladım. Gençlerin, özellikle kız çocuklarının sessizce içine düştüğü bir girdap bu. Ve biz çoğu zaman fark etmiyoruz. Fark ettiğimizde ise ya çok geç oluyor, ya da ne söyleyeceğimizi bilemiyoruz.

Anoreksiya, sadece "zayıflama hastalığı" değil. Bu tanım, onu basite indirgemek olur. Bu daha çok bir çığlık... "Ben buradayım" diyen ama duyulmayan bir çığlık. Beden üzerinden verilen bir savaş, ama aslında derdi beden değil ruhun ta kendisi.

Ne yazık ki yaşadığımız çağ, insanın kendini beğenmemesi için elinden geleni ardına koymuyor. Sosyal medya, ekranlar, reklamlar... Hep aynı şeyi fısıldıyor kulağımıza: "Biraz daha zayıf olsan, daha güzel olursun." Ama kimse sormuyor: "İyi misin?"

Çok acı ama gerçek şu ki, insanlar aynada bedenine değil, yetersizliklerine bakıyor artık. Ve anoreksiya da tam bu boşlukta büyüyor. Yemekten, kilo almaktan korkan bir zihin; aynaya her baktığında kendini yanlış gören bir göz... Düşünsenize, yemek yemenin suç gibi hissedildiği bir dünyada nasıl sağlıklı kalabiliriz?

Ben anoreksiyayı hep sessiz bir feryat gibi görüyorum. Belki de en çok anlaşılmaya ihtiyaç duyan ama en az dillendirilen hastalıklardan biri bu. O yüzden bu yazıyı da sadece bir bilgi vermek için değil, bir dertleşme olsun diye yazmak istedim. Belki birimizin kızı, kardeşi, arkadaşı... Belki biz bile o girdabın kıyısındayızdır, farkında olmadan.

Bir şeyi hatırlatmak istiyorum kendime ve sana: Hiçbir ideal ölçü, insanın ruh sağlığından, yaşam sevincinden, bir tabak makarnanın kokusundan daha değerli değil. Bedenimizi değil, kalbimizi inceltelim. Ve şunu da unutma; sen değerlisin. Kilonla, boyunla, bedeninle değil. Olduğun kişiyle.

Yargılamadan, dinleyerek, anlayarak... Belki bir kişiye iyi geliriz. Belki bir çığlık, sessiz kalmaz bu sefer.


Yazarın diğer yazıları