ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE


Becerilemeyen Rol: Empati

Setler ışıl ışıl görünür göze, sahneler parıltılıdır; orada hayat canlanır, duygular can bulur, hayaller şekillenir. Ama çoğu zaman o ışıkların ardında görünmeyen karanlıklar vardır. Gözle görülmeyen, ama kalbi delen bir karanlık... Bu karanlığın adı bazen hırs olur, bazen kıskançlık, bazen de acımasızca işleyen bir zorbalık.

İsimlere, yüzlere takılmak istemem. Çünkü mesele tek tek bireylerin ötesinde bir sistem meselesi. Bir tavır, bir iklim, bir bakış meselesi. Özellikle sanat gibi insanın kalbini, ruhunu ortaya koyarak yaptığı bir işte, birini aşağı çekme çabası, onun ışığını kısmaya çalışmak, sadece kişisel değil, toplumsal bir yaraya da işaret ediyor. Neden bu kadar zor oluyor bazılarımız için başkasının başarısına sevinmek? Neden birinin parlaması, diğerinin sönmesi anlamına gelsin ki? Oysa gerçek sanat, yan yana durduğunda daha da parlar. Gerçek sanatçı, başkasının yeteneğini tehdit değil, tamamlayıcı görür. Ama maalesef çoğu zaman öyle olmuyor. Kulisten sahneye, ofisten sete, bir yerlerde hâlâ 'görünmeyen savaşlar' yaşanıyor. Lafla, tavırla, gözle, bazen sessizlikle... Birine rol değil, sınır çiziliyor. Birine söz değil, susturma dayatılıyor. Ve bu zorbalık çoğu zaman sadece fiziksel değil; psikolojik bir savaş bu. İnsan ruhunu kemiren bir sinsi düşman.

Böyle durumlarda herkes susuyor. Çünkü sessizlik konforludur. Ama bu sessizlik büyüdükçe bir çığlığa dönüşüyor içeride. Ve bazen bir setin ortasında patlak veriyor, bazen yıllar sonra bir röportajda, bazen sadece bir bakışta hissediliyor.

Bu yazıyı birilerini suçlamak için değil, bir durup düşünelim diye yazıyorum. Çünkü biz insanlar birbirimizi sadece alkışla değil, anlayışla da büyütebiliriz. Ve unutmayalım: Güçlü olan, başkasını ezen değil; elinden tutandır. Başkasının ışığına saygı duyabilendir. Çünkü ışık paylaşınca azalmaz, çoğalır. Sanatın, mesleğin, emeğin olduğu her yerde saygının da olması gerekir. En azından bu hayalden vazgeçmeyelim. Ve belki de en çok ihtiyacımız olan şey: daha çok empati, daha az ego.


Yazarın diğer yazıları