Bu topraklar... Sadece coğrafya değil. Her karışında alın teri, gözyaşı, kan ve dua var. Her dağında bir türkünün, her deresinde bir yiğidin hatırası saklı. Bizim vatanımız, sadece bize ait olduğu için değil; uğruna can verenlerin emaneti olduğu için vatan.

Eren... Henüz yolun başındayken, vatan sevgisini yüreğinde taşımanın ne demek olduğunu bizlere gösteren bir evlat. Onun yaşıtları hayaller kurarken, o çok daha büyük bir hayalin parçası oldu: Bayrağın gölgesinde hür yaşamak. "Biri de çıkıp peşlerinden gitsin" diyen o saf ve cesur ses, bu milletin asırlardır bitmeyen inancının yankısıydı. Ecdadımız, yüzyıllar boyunca aynı bilinçle yürüdü. İmanla yoğrulmuş bir yürek, vatan toprağına düştüğünde bile yenilmez. Onlar, bu toprakların rengi olsun diye kanlarını, kokusu olsun diye canlarını verdiler. Ve biz, bugün hâlâ aynı gök altında özgürce nefes alabiliyorsak, bu; Eren gibi kahramanların sessiz ama gür haykırışları sayesindedir.

Bu vatanın gerçek sahipleri, onu sevmenin lafını edenler değil; uğruna ter döken, gerektiğinde can verenlerdir. Genç yaşta toprağa düşen her evlat, bize şu gerçeği hatırlatır: Vatan sevgisi yaşla ölçülmez; imanla, yürekle, cesaretle ölçülür.

Eren'in hatırası, sadece bir yıldönümünde değil, her gün bizimle olmalı. Çünkü o, bu milletin hafızasında bir isimden öte; bir duruş, bir inanç, bir emanet. Bizlere düşen, o emaneti taşımak, bayrağı yere düşürmemek, ecdadın izinden yürümek.

Bayrak düşmesin diye toprağa düşenler... Siz bu milletin sonsuz duasında, bu toprağın kalbinde, bu göğün duasında varsınız.

Unutmayalım ki bu toprakların her karışı, bir annenin gözyaşı, bir babanın gururu, bir gencin cesaretiyle yoğrulmuştur. Ve biz, bu emanete layık yaşadığımız sürece, bayrak dalgalanmaya devam edecek.

İyi ki varsın Eren...