Tanıdık geldi mi?
İsrail-İran savaşı ABD'nin de nükleer tesislere saldırmasıyla iyice alevlenmişti.
Savaşın 12. gününde karşılıklı ateşkes açıklaması geldi.
Süreç sancılıydı ama yavaş yavaş olgunlaşıyordu.
Gerilimin zirve noktasına ulaşması, ABD'nin pazar günü İran'da üç nükleer tesisi vurması oldu.
İran buna karşılık verecekti.
Aksi beklenmiyordu.
Dışişleri Bakanı, "Şu anda müzakere için alan yok. Bir cevap vereceğiz, ondan sonra müzakere konusuna bakacağız" demişti.
Aslında bu ilk sinyaldi.
İki gün sonra o cevap geldi.
İran, ABD'nin Ortadoğu'daki en büyük üssüne füzeler gönderdi.
Burada yaklaşık 8 bin ABD askeri var.
Katar'daki El Ubeyd Hava Üssü, sembolik açıdan da oldukça önemli.
Çünkü CENTCOM'un bölgedeki merkezi burası.
Ayrıca Irak'ta da Amerikan askerlerinin olduğu bir üs hedef alındı.
Gönderilen 14 füzeden 13'ü havada imha edildi.
Geri kalan tek füzenin, tehlike oluşturmayacak bir yere düşmesine müsaade edildi.
Saldırılarda hasar ya da can kaybı yok.
Bir kere, zaten böyle bir karşı hamle bekleniyordu ve gerekli önlemler alınmıştı.
İkincisi, ABD Başkanı Trump'ın açıklamasına göre, İran farklı kanallar üzerinden saldırıya dair kendilerine bilgi vermişti.
Bu da krizin tepe noktasına ulaşılmasını, ancak daha da tırmanmasını önledi.
ABD her ne kadar önceden "Cevap veririz" diye İran'ı uyarsa da karşı saldırıda bulunmadı.
Çünkü süreç istediği gibi işliyordu.
Tüm bu yaşananlar aslında tanıdık...
Trump'ın ilk döneminde, ABD Bağdat'ta düzenlediği SİHA saldırısıyla İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani'yi öldürmüştü.
Sonrasında İran, Irak'ta Amerikan üslerine füze yağdırmıştı.
Aylar sonra Trump'tan öğrenmiştik ki o saldırı da önceden haber verilmişti ve Amerikan askerleri hiçbir zarar görmemişti.
Böylece İran hükümeti kendi halkına yenilgi hissi yaşatmadan tansiyon düşürülmüştü.
Görünen o ki şimdi de aynısı oldu.
Ateşkes açıklamasının sonrası ihlal iddiaları ve karşılıklı saldırı tehditlerinin gölgesinde geçse de genel tablo şöyle...
ABD, İran'ın nükleer tesislerini vurarak kaslarını gösterdi.
Tahran'ın masaya oturduğunda kendi istediği şartlara çok yakın koşulları kabul etmeye razı olabileceği fiziksel koşulları oluşturdu.
Trump kendi açısından amacına ulaştı ve kazanım elde etti.
İran nükleer programı tamamen durdurmasa da uranyum zenginleştirme konusunda kısıtlanacağı bir ortama doğru yol alıyor.
Görünüşe göre Trump, "nükleer silah" bahanesiyle yaptığı saldırılar başarıya ulaştığı için buna razı olabilir.
İsrail cephesinden de durum pek sıkıntılı değil.
Öncelikli hedefleri İran'ın nükleer programını ciddi şekilde geriletmek, tesislere zarar vermek ve füze kapasitesini olabildiğince zayıflatmaktı.
Ayrıca pek çok üst düzey komutan ve nükleer bilimciyi öldürdü.
Yani bu amaçlarına ulaşabilmiş görünüyor.
Zaten ateşkesi kabul ettiğini duyururken, hedefler ulaşma konusunda ABD'den gördükleri desteğe teşekkür ettiler.
İran'a gelince...
Mevcut şartlarda onlar da durumu iç kamuoyuna zafer olarak pazarlayabilecek konumda.
İsrail tek başına amacına ulaşamayınca ABD'den yardım istemek zorunda kaldı.
Yani "İsrail İran'la kendi başına boy ölçüşemez" söylemi için ortam uygun.
ABD'de katıldığı saldırılarla nükleer program zarar gördü ama yok edilemedi.
"ABD bile İran'ın nükleer programını ortadan kaldıramaz" mesajı da verilecek.
ABD'nin Ortadoğu'daki en büyük üssüne füze yağdırdılar ama askeri karşılık görmediler.
"Gerektiğinde bölgede Amerika'yı da vururuz, zaten yapıyoruz. Cevap da veremiyorlar" diye biliyorlar.
Özetle üç ülke de oluşan tabloyu kendileri açısından "zafer" olarak tanımlayabilecek durumda.
Aslında bu da müzakere masasının yeniden kurulması için uygun ortamın oluştuğunu gösteriyor.
Tabii ki ihlallerle saldırılar yeniden yoğunlaşıp ateşkes rafa kalkmazsa.
ABD Başkanı Trump'ın burada iki taraf bizden "Ateşkese uyun" mesajı göndermiş olması önemli.
Ne kadar ekili olduğunu ve İsrail'i ne kadar dizginleyebildiğini göreceğiz.
Bundan sonra İran'ın masada ne koparabileceği önemli olacak.
Obama döneminde yapılan ilk anlaşmada yaptırımların kalkmasıyla ülke dışında dondurulmuş yüzlerce milyar dolarlına erişim imkânı bulmuştu.
Sağlıklı bir anlaşma hedefleniyorsa, hiçbir tarafın tam olarak memnun olmaması gerekli.
Yazarın diğer yazıları

Uraz Kaygılaroğlu'nun acı günü! Dedesi Metin Kaygılaroğlu vefat etti

Merkür Retrosu başladı mı? 2025 Merkür retrosu ne zaman başlıyor?

Az ve öz konuşan 4 burç! Onlar için söz gümüşse sükut altındır…

Türk Telekom'dan Playstore.com alışverişleri için faturaya ek 4 bin lira limit
