Netanyahu aradığı savaşı buldu mu?
İsrail'in İran'a saldırması sürpriz değildi.
Aslında uzun zamandır bekleniyordu.
Hatta Trump dizginlediği için gecikmişti.
Buna karşılık İsrail'in yaz aylarında İran'a uzun soluklu bir saldırıya hazırlandığı yönündeki haberler zaten haftalar öncesinden çıkmıştı.
Saldırının kendisi değil ama zamanlaması sürpriz oldu.
Üstelik beklenmedik derecede etkiliydi.
Askeri üsler, havaalanları ve hatta bir nükleer tesis vuruldu.
Petrol tesisleri özellikle hedef alınmadı.
Buna karşılık İran'ın ilk misilleme girişiminde, İsrail'e gönderilen 100'den fazla kamikaze İHA'dan, görünen o ki İsrail'e ulaşan olmadı.
Çünkü Irak, Suriye ve Ürdün hava sahası üzerinde vuruldular.
Bu süreçte ABD ve İngiltere'nin yoğun etkisi oldu.
Anlaşılan o ki geri kalanları da İsrail kendi başına yok etti.
Netanyahu çok uzun zamandır içerideki sıkışmışlığını gidermek için Gazze'deki şiddeti bölgesel savaşa dönüştürmeyi zaten istiyordu.
O fırsatı, yani aradığı savaşı bulmuş olabilir.
Karşılıklı saldırıların bir süre devam etmesi muhtemel.
Daha iki gün önce hükümeti muhalefetin girişimleriyle düşürülmek üzereydi.
Kendini zor kurtardı.
Üzerine bir de aşırı sağcı bakanlardan biri milletvekilleriyle birlikte hükümetten desteğin çekti.
O da iktidarını sağlamlaştırmak, halkı ve siyasileri konsolide etmek için yeni bir yüksek tehdit icat etti.
Aslında bu saldırı hafta başından itibaren bekleniyordu.
Çünkü pazar günü Umman'da, ABD ve İran arasında nükleer müzakerelerin altıncı turu yapılacaktı.
ABD Başkanı Trump, İran'ı ikna edememekten hiç de memnun değil.
Görünen o ki şimdiye kadar dizginlediği İsrail'e saldırı için icazet verdi.
Hemen sonrasında İran'a yönelik yaptığı tehditkâr açıklamalar da bunu gösteriyor.
Trump, istedikleri şartları kabul etmesi için İran'a 60 gün süre tanımıştı.
Saldırı da 61. günde oldu.
ABD Başkanı, sert bir uyarıyla İran'ı o masaya oturtup anlaşmayı kendi istediği şartlarda imzalatmak istiyor.
Ama Tahran'ın şu aşamada buna yanaşmayacağını açıkça söyleyebiliriz.
Zaten Umman'daki görüşmeyi de iptal ettiler.
ABD, İran'ın hiçbir şekilde uranyum zenginleştirme faaliyeti içinde olmasını istemiyor.
İran ise "Nükleer programı durdurmayı tartışmayız ama uygun şartlarda anlaşabiliriz" diyor.
"Zaten nükleer silah sahibi olmak istemiyoruz, dini liderimiz de icazet vermiyor" deseler de inandırıcı olamıyorlar.
Zaten asıl sorun da burada düğümleniyor.
İsrail'in saldırısına dönecek olursak, İran içinde uzun zamandır var olan bir tartışmanın aslında ne kadar da gerçekçi olduğunu bir kez daha anladık.
İsrail savaş uçaklarının yanı sıra, o saldırıya kapsamlı bir istihbarat operasyonu da eşlik etmiş.
İran'da 1999-2005 arasında İstihbarat Bakanı olarak görev yapmış Ali Yunusi, 2021'de ülkeyi uyarmıştı.
Görüntüye sosyal medyadan kolaylıkla ulaşılabilir.
"MOSSAD devletin farklı birimlerine son 10 yılda öyle bir sızdı ki artık tüm devlet yetkililerinin canlarından endişe etmesi gerekiyor. Güvenlik ve istihbarat teşkilatlarımız bu yapıyı tespit etmek yerine içeriyle uğraşıyorlar. MOSSAD'ın bu denli sızmasına neden olan şey de bu ihmalkârlık" demişti.
İsrail istihbaratı, İran'ın içinde gizli drone üssü kurduklarını ve saldırı sırasında aktive ettiklerini açıkladı.
Hatta İranlı komutanları yer altına toplantı halindeyken vurduklarını duyurdu.
Hedef alınan nükleer bilimcilerin yaşadıkları binalardaki izler de gösterdi ki, İsrail vuracağı kişilerin yatak odalarının nerede olduğunu bile biliyormuş.
Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırıları ya da Haniye suikastından da ders çıkarmamış olmaları ayrıca dikkat çekici.
Şu aşamada bu mesele İran için sadece düşmana karşı bir onu meselesi değil, rejimin ayakta kalmasını sağlama meselesine de dönebilir.
Aslında uzun zamandır bekleniyordu.
Hatta Trump dizginlediği için gecikmişti.
Buna karşılık İsrail'in yaz aylarında İran'a uzun soluklu bir saldırıya hazırlandığı yönündeki haberler zaten haftalar öncesinden çıkmıştı.
Saldırının kendisi değil ama zamanlaması sürpriz oldu.
Üstelik beklenmedik derecede etkiliydi.
Askeri üsler, havaalanları ve hatta bir nükleer tesis vuruldu.
Petrol tesisleri özellikle hedef alınmadı.
Buna karşılık İran'ın ilk misilleme girişiminde, İsrail'e gönderilen 100'den fazla kamikaze İHA'dan, görünen o ki İsrail'e ulaşan olmadı.
Çünkü Irak, Suriye ve Ürdün hava sahası üzerinde vuruldular.
Bu süreçte ABD ve İngiltere'nin yoğun etkisi oldu.
Anlaşılan o ki geri kalanları da İsrail kendi başına yok etti.
Netanyahu çok uzun zamandır içerideki sıkışmışlığını gidermek için Gazze'deki şiddeti bölgesel savaşa dönüştürmeyi zaten istiyordu.
O fırsatı, yani aradığı savaşı bulmuş olabilir.
Karşılıklı saldırıların bir süre devam etmesi muhtemel.
Daha iki gün önce hükümeti muhalefetin girişimleriyle düşürülmek üzereydi.
Kendini zor kurtardı.
Üzerine bir de aşırı sağcı bakanlardan biri milletvekilleriyle birlikte hükümetten desteğin çekti.
O da iktidarını sağlamlaştırmak, halkı ve siyasileri konsolide etmek için yeni bir yüksek tehdit icat etti.
Aslında bu saldırı hafta başından itibaren bekleniyordu.
Çünkü pazar günü Umman'da, ABD ve İran arasında nükleer müzakerelerin altıncı turu yapılacaktı.
ABD Başkanı Trump, İran'ı ikna edememekten hiç de memnun değil.
Görünen o ki şimdiye kadar dizginlediği İsrail'e saldırı için icazet verdi.
Hemen sonrasında İran'a yönelik yaptığı tehditkâr açıklamalar da bunu gösteriyor.
Trump, istedikleri şartları kabul etmesi için İran'a 60 gün süre tanımıştı.
Saldırı da 61. günde oldu.
ABD Başkanı, sert bir uyarıyla İran'ı o masaya oturtup anlaşmayı kendi istediği şartlarda imzalatmak istiyor.
Ama Tahran'ın şu aşamada buna yanaşmayacağını açıkça söyleyebiliriz.
Zaten Umman'daki görüşmeyi de iptal ettiler.
ABD, İran'ın hiçbir şekilde uranyum zenginleştirme faaliyeti içinde olmasını istemiyor.
İran ise "Nükleer programı durdurmayı tartışmayız ama uygun şartlarda anlaşabiliriz" diyor.
"Zaten nükleer silah sahibi olmak istemiyoruz, dini liderimiz de icazet vermiyor" deseler de inandırıcı olamıyorlar.
Zaten asıl sorun da burada düğümleniyor.
İsrail'in saldırısına dönecek olursak, İran içinde uzun zamandır var olan bir tartışmanın aslında ne kadar da gerçekçi olduğunu bir kez daha anladık.
İsrail savaş uçaklarının yanı sıra, o saldırıya kapsamlı bir istihbarat operasyonu da eşlik etmiş.
İran'da 1999-2005 arasında İstihbarat Bakanı olarak görev yapmış Ali Yunusi, 2021'de ülkeyi uyarmıştı.
Görüntüye sosyal medyadan kolaylıkla ulaşılabilir.
"MOSSAD devletin farklı birimlerine son 10 yılda öyle bir sızdı ki artık tüm devlet yetkililerinin canlarından endişe etmesi gerekiyor. Güvenlik ve istihbarat teşkilatlarımız bu yapıyı tespit etmek yerine içeriyle uğraşıyorlar. MOSSAD'ın bu denli sızmasına neden olan şey de bu ihmalkârlık" demişti.
İsrail istihbaratı, İran'ın içinde gizli drone üssü kurduklarını ve saldırı sırasında aktive ettiklerini açıkladı.
Hatta İranlı komutanları yer altına toplantı halindeyken vurduklarını duyurdu.
Hedef alınan nükleer bilimcilerin yaşadıkları binalardaki izler de gösterdi ki, İsrail vuracağı kişilerin yatak odalarının nerede olduğunu bile biliyormuş.
Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırıları ya da Haniye suikastından da ders çıkarmamış olmaları ayrıca dikkat çekici.
Şu aşamada bu mesele İran için sadece düşmana karşı bir onu meselesi değil, rejimin ayakta kalmasını sağlama meselesine de dönebilir.
Yazarın diğer yazıları

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bugün deprem bölgemizde 49 bin 56 iş yeri ve konutu teslim ediyoruz

Türkiye'de 18 ilin Ocak-Mayıs ihracatı 1 milyar doların üzerinde!

Gözler TCMB'nin faiz kararında

19 Haziran 2025 Perşembe Bugün Cumhuriyet altını, çeyrek altın ve gram altın fiyatları bugün ne kadar, alış satış kaç TL?
