ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE


Prangalardan kurtulmak

27 Mayıs 1960...
12 Mart 1971...
27 Aralık 1979...
12 Eylül 1980...
28 Şubat 1997...
27 Şubat 2007...
Ve 15 Temmuz 2016...
Darbeler, muhtıralar, ayaklanmalar, darbe girişimleri...
Her biri Türkiye'nin ayağına takılmış birer prangaydı.
Millet iradesinin, demokrasinin yok sayılmasıydı.
Türkiye'yi geriye götüren süreçlerdi.
15 Temmuz bu konuda bir milat oldu.
FETÖ'nün darbe girişimi başarısızlığa uğradı, millet iradesi galip geldi.
Artık Türkiye'de millete rağmen adım atılamayacağı, yabancı istihbarat örgütlerinin ya da içerideki vesayet odaklarının ülkeyi istedikleri gibi dizginleyip, dizayn edemeyecekleri o gün net olarak dünyaya gösterildi.
15 Temmuz'dan sonra başlayan FETÖ temizliği, hala ciddiyetle sürdürülüyor.
Orduda, poliste, bürokraside ve sosyal alanda yapılan bu temizlik, Türkiye'nin ayağına takılan bir prangadan kurtulmasıydı.
Hemen sonrasında Suriye'de yapılan askeri operasyonlar, bölgede bir "terör devleti" kurma planına "dur" dedi.
Ülke içinde, Suriye'de, Irak'ta terörle mücadelede büyük bir ivme yakalandı.
Savunma sanayiindeki gelişmelerle sahada güç daha da arttı.
Bu bölgedeki siyaset ve diplomasiye de yansıdı.
O günler, bu günleri getirdi.
Şimdi terörsüz Türkiye sürecinden bahsediyoruz.
PKK terör örgütünden ilk grup geçen hafta silah bıraktı.
Devamının hızla gelmesi umuluyor.
İnşallah memleketin hayrına olacak çok önemli gelişmeler yaşanacak ve provokasyona mahal vermeden hedefe ulaşılacak.
Çocuklarımız terörsüz bir Türkiye'de yaşayacak.
15 Temmuz gecesi atılan o pranga, şimdi başka bir prangadan kurtulmayı getiriyor.
Terörle mücadeleye onlarca yıl boyunca harcanan dolaylı kaynak 2 trilyon dolar civarında.
Verilen şehitler ve sivil can kayıpları da cabası.
Ödenen o bedellerin boşa gitmediğini umuyorum ki hep beraber göreceğiz.
Terörsüz ve darbesi Türkiye, uzun vadede ülkemize bir Türkiye daha katacak.
O kaynaklar kalkınmaya, refaha harcanacak.
Bölgesel huzur ve istikrar da artacak.
Bunların hepsi daha güçlü, daha etkili, daha sağlam bir Türkiye'ye giden yolun taşları...
Üstelik bu sürecin uzun zamandır var olan ama son dönemde artık pek de hatırlanmayan bir başka önemli meseleye ilginç bir yansıması da olabilir.
Türkiye'nin Avrupa Birliği ile ilişkilerini, hatta müzakerelerini de olumlu etkileyebilir.
PKK'lı teröristlerin silah bırakma süreciyle eş zamanlı olarak TBMM'de de bir süreç başlıyor.
Siyaset üstü bir bakışla komisyon oluşturulacak.
Bu komisyon, yakalanan iklimin kalıcı hale gelmesi ve Türkiye'nin terörden tamamen kurtulması için gerekli yasal zemini sağlayacak adımlar atacak.
Hatta bazı yasal düzenlemeler için önerilerde de bulunmasını bekliyoruz.
Muhtemel ki o düzenlemeler terörle mücadele kanununda da değişiklikler içerecek.
Türkiye AB'ye üyeliğin resmi hedefi olduğunu sık sık dile getiriyor.
Müzakere fasıllarının pek çoğunda bir sorun yok.
Hatta bazılarında son dönemde birliğe kabul edilen ülkelerden daha ileri durumdayız.
Bir kısmındaki pürüzlerse kolayca aşılabilecek düzeyde.
AB'den vize muafiyeti ise müzakere süreci devam ederken Ankara'nın Brüksel'den beklediği en önemli adım.
Çünkü bu ticaret dâhil pek çok alanda Türkiye'nin faydasına olacak.
AB ise Türkiye'den özellikle terörle mücadele yasasında değişiklikler yapmasını isteyerek süreci kilitlemişti.
İstenen değişiklikler, terörle mücadelenin yoğun olduğu dönemde Türkiye'nin yapabileceği değişiklikler değildi.
Çünkü bu mücadeleye zarar verebilirdi.
Şimdi durum değişiyor.
Terör gündem olmaktan çıktığında yapılabilecek yasal değişiklikler, Brüksel'in Türkiye'ye karşı bahanelerini de elinden alabilir.
Yani AB'nin Türkiye'ye vize muafiyet getirmesi konusunda itici güç olabilir.
Özellikle de Avrupa'nın Rusya'dan hissettiği tehdit karşısında, kendi güvenlik mimarisini inşa etmeye çalışırken Türkiye'nin desteğine ihtiyaç duyduğu bu günlerde...


Yazarın diğer yazıları