ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE


Silahlara veda

O tarihi gün sonunda yaşandı.
Irak'ın Süleymaniye kentinin Dukan ilçesi kırsalında PKK'lı teröristlerden oluşan ilk grup silahlarını teslim etti.
O silahlar yakıldı.
Ortaya çıkan görüntüler çok çok önemli bir mesajdı.
"Terörsüz Türkiye" sürecinin en kritik ve sembolik adımı atıldı.
Süreç Türkiye'nin, özellikle de MİT'in sıkı kontrolünde yürüyor.
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin güvenlik güçleri yoğun önlemler aldı.
Bağdat'tan yetkililer de oradaydı.
Silah bırakan ilk grupta PKK'nın bazı elebaşları da var.
"Bese Hozat" kod adlı Hülya Oran da onlardan biriydi.
Görüntüler detaylı incelemelerin ardından, sonradan yayınlandı.
Tüm bunlar işin ne kadar ciddiye alındığının göstergesiydi.
PKK terör örgütü mensupları ilk kez resmi bir törenle silahlarını teslim etti.
Irak'ın kuzeyi, dünyada silahlara erişimin en kolay olduğu bölgelerden biri.
Asıl önemli olansa silah bırakan militan ya da teslim edilen silah sayısı değil, bunca yıl sonra bu noktaya gelinebilmiş olması.
Bu sembolik adımın ardından, daha somut adımların gelmesini bekliyoruz.
Ana hedef PKK'nın silah bırakma sürecini birkaç ayda tamamlaması.
Irak'takilerin yanında hala Türkiye içinde bulunan yaklaşık 200 kadar teröristin de silah bırakmasını göreceğiz.
Türkiye'de mi yoksa Irak'a geçerek mi yapacaklar, zaman gösterecek.
Türkiye içindeki silah bırakma sürecini MİT ve TSK birlikte yürütecek.
Bu süre içinde de provokasyonlara ve dış müdahalelere karşı herkesin teyakkuzda olması şart.
Devlet de örgüt kanadı da bunun farkında.
O nedenle dünyadaki örneklerine göre çok daha kısa sürede tamamlanması arzulanıyor.
Silahların tamamen bırakılması, "demokratik siyasete hazırız" anlamına gelecek.
İşte tam da burada TBMM'ye büyük bir görev düşüyor.
15 Temmuz sonrasında komisyon kurulacak.
Tüm partiler temsil edilecek.
Komisyon yaz tatilinde de çalışacak.
Burada muhalefet düşen önemli bir sorumluluk var.
Bu konuyu tüm siyasi meselelerin üzerinde, yani siyaset üstü görmeleri gerekiyor.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un bu noktadaki tespitleri de çok önemli.
"Türkiye için tarihi bir fırsat var" diyor.
En hassas noktaysa toplumsal psikolojinin iyi yönetilmesi.
Kardeşliğin pekişmesini sağlamak da meclisin her kanadındaki siyasetçilere düşüyor.
Bu arada Abdullah Öcalan'a af gibi bir gündem yok, bunu da kenara not düşelim.
Bu süreci Suriye'de yaşananlarla birlikte okumak gerek.
PKK/YPG terör örgütünün belkemiğini oluşturduğu SDG'nin devlete entegre süreci sorunlarla da olsa devam ediyor.
SDG ve Şara hükümeti birkaç gün önce Şam'da masaya oturdu.
Örgüt süreci ısrarla yavaş işletiyor.
10 Mart mutabakatına uygun davranmıyor.
Durumu zorlaştıran talepleri oluyor.
O nedenle toplantıda ilerleme sağlanamadı.
Suriye hükümeti ülkenin birliği ve bütünlüğüne vurgu yapan bir açıklamayla, SDG'nin üzerine düşeni yapmasını istedi.
Ama burada önemli bir ayrıntı var.
O toplantıda ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Trump'ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Tom Barrack da vardı.
SDG, yani PKK/YPG terör örgütü için hala "müttefikimiz" gibi iyi ifadeler kullansa da, Suriye'deki süreci aksattıklarına dair mesajlar verdi.
Üstelik Suriye'de federalizmin işlemeyeceğini, tek yolun Şam olduğunu söyledi.
Elbette bunlar örgütü hiç memnun etmedi ama ABD'nin duruma bakışı açısından çok önemliydi.
ABD'nin benzer tutumu Terörsüz Türkiye süreci kapsamında PKK'nın silah bırakmasında da takındığını, yani mevcut girişimi desteklediğini söylemek yanlış olmayacaktır.
Bu da kenara düşülmesi gereken bir başka önemli not.
Özetle hem Türkiye, hem Irak hem de Suriye'de sabırlı ve dikkatli davranmak gerek.
Aynı zamanda da görece hızlı olmak lazım.
Bölge hassas dönemlerden geçerken her şeyin eskisi gibi olmasını isteyenler bir kıvılcım çakabilmek için hazırda bekleyecektir.


Yazarın diğer yazıları