Ukrayna Filistin'e döner mi?
Tüm dünyanın gözü oradaydı.
Trump ve Putin'in Alaska'daki toplantısına, Ukrayna savaşının çözüm yolunun açılması için büyük umutlar bağlandı.
Mesajlarla dolu bir mekânda mesajlarla dolu bir zirve...
Bir kere Alaska olması başlı başına dikkat çekiciydi.
Çünkü ABD bu eyaleti 1867'de Rusya'dan satın aldı.
7,2 milyon dolar ödedi.
O zaman için büyük para.
Trump'ın Danimarka'ya zaman zaman Grönland'ı satın alma önerisinde bulunmasının arkasında da bu tarihi gerçek var.
Çünkü olabildiğini biliyor.
Konumuza dönelim.
Putin, 1867'den beri Alaska'yı ziyaret eden ilk Rus lider oldu.
Görüşme ABD'ye ait bir askeri üsteydi.
Bir Rus liderin bir Amerikan askeri üssünde misafir edilmesi de ayrıca ilginç.
Putin Ukrayna'dan toprak istiyor.
Alaska, Zelenskiy'e "Sınırlar değişebilir bu kadar büyütme. Burası bir zamanlar Rusya'ydı ama şimdi ABD'nin toprakları" mesajını vermek için hem Putin, hem Trump adına ideal nokta.
Zira Avrupalı ve Ukraynalı liderler karşı çıkmasa, Trump Ukrayna topraklarının bir kısmını Putin'e bırakıp bu meseleyi kapatmaya oldukça istekli.
Ama öyle olmayacak.
Ya da olacak da olmayacak...
Oraya birazdan geliriz ama bir önemli detay daha var ki dün bütün dünyanın dilindeydi.
Alaska'ya Putin'den önce Rus heyeti gitti.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov da içlerindeydi.
Üzerindeki uzun kollu kıyafetin önünde "CCCP" yazıyordu.
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin Rusçasının kısaltması.
Elbette bilinçli bir tercihti.
Ruslar bunu pek büyütmek istemese de Lavrov'un kıyafeti üzerinden bir mesaj verildiği aşikâr.
O mesaj Moskova'nın gücü ve tarihsel mirasına vurgu.
Ukrayna da geçmişte Sovyetler'in parçasıydı.
Alaska da soğuk savaş döneminde Sovyetler Birliği ve ABD arasındaki en önemli cephelerden biriydi.
Çünkü iki ülke topraklarının birbirine en yaklaştığı yer burası.
İki süper güç Bering Boğazı'nın iki yanında birbirlerini hava ve deniz devriyeleriyle sürekli olarak izliyordu.
Ukrayna'da savaşın nasıl sona erdirilebileceğine gelince...
Kulis bilgilerine göre bazı al-ver anlaşmaları gündemde.
Rusya'nın istediği gibi Ukrayna'nın NATO'ya katılmamasının garantilenmesi de bir başka pazarlık malzemesi olabilir.
Toprak takası gibi bazı iddialar ortaya atılsa da Ukrayna lideri Zelenskiy tarafından reddedildi.
Zelenskiy haklı olarak "Ukrayna toprakları benim değil, halkın" diyor.
Toprak vermeye karşı çıkıyor.
Aslında işgal nedeniyle yıllardır Kırım ve doğudaki toprakları Rusya'ya kaptırmış durumda ama bunun resmen kabul edilmesi bambaşka bir şey.
İşte tam da bu noktada İngiliz basınından ilginç bir haber geldi.
Ülkenin önemli gazetelerinden The Times olduğu için ciddiye almak lazım.
Gazete, "Ukrayna için Batı Şeria modeli planlanıyor" diyor.
Rusya ve ABD'nin bunun üzerine müzakere yürüttüğünü yazacak kadar da iddialılar.
İsrail işgali altındaki Batı Şeria'nın toprakları üç kategoriye ayrılmış durumda.
İlk kısmında güvenlik ve idare tamamen İsrail'de.
İkinci kısmında güvenlik İsrail'de ama idare Filistin'de.
Üçüncü kısmında ise hem güvenlik hem idare Filistin'de.
Gazeteye göre bu fikir, Trump'ın özel temsilcisi Steve Witkoff geçenlerde Moskova'ya gidip Ruslarla görüştüğünde ortaya çıkmış.
ABD'li temsilci de sıcak bakmış.
Modele göre Rusya, Ukrayna'da işgal ettiği toprakların askeri ve ekonomik kontrolünü elinde tutacak.
Anlaşılan o ki ABD'liler bu formülü, hem Rusya'ya istediğini verip hem Ukrayna'nın itirazlarını elinden almak için en pratik yol olarak görüyor.
Çünkü Ukrayna Anayasası toprak vermek için tüm ülkede referandum düzenlenmesini zorunlu kılıyor.
Bu formülse anayasanın etrafında dolaşmayı mümkün kılıyor.
Böylece resmen toprak verilmemiş olacak.
Ukrayna'nın resmi sınırları değişmeyecek.
Zelenskiy "Toprak vermeyiz" yönündeki tutumunu sürdürebilecek.
Yani resmiyette egemenliğinden taviz vermemiş olacak.
Bu yöntemle üç buçuk yıldır süren savaşta ateşkese varılması için de fırsat doğacak.
Filistin'in haline bakınca, bunun Ukrayna'nın hayrına olacağını söylemek ne kadar mümkün, emin değilim.
İsrail bugün Batı Şeria ve Gazze'de askeri baskıya asla son vermiyor.
Aynı yöntemle Ukrayna'nın doğu topraklarının da huzur bulamayacağını düşünmek için çok sebep var.
Trump ve Putin'in Alaska'daki toplantısına, Ukrayna savaşının çözüm yolunun açılması için büyük umutlar bağlandı.
Mesajlarla dolu bir mekânda mesajlarla dolu bir zirve...
Bir kere Alaska olması başlı başına dikkat çekiciydi.
Çünkü ABD bu eyaleti 1867'de Rusya'dan satın aldı.
7,2 milyon dolar ödedi.
O zaman için büyük para.
Trump'ın Danimarka'ya zaman zaman Grönland'ı satın alma önerisinde bulunmasının arkasında da bu tarihi gerçek var.
Çünkü olabildiğini biliyor.
Konumuza dönelim.
Putin, 1867'den beri Alaska'yı ziyaret eden ilk Rus lider oldu.
Görüşme ABD'ye ait bir askeri üsteydi.
Bir Rus liderin bir Amerikan askeri üssünde misafir edilmesi de ayrıca ilginç.
Putin Ukrayna'dan toprak istiyor.
Alaska, Zelenskiy'e "Sınırlar değişebilir bu kadar büyütme. Burası bir zamanlar Rusya'ydı ama şimdi ABD'nin toprakları" mesajını vermek için hem Putin, hem Trump adına ideal nokta.
Zira Avrupalı ve Ukraynalı liderler karşı çıkmasa, Trump Ukrayna topraklarının bir kısmını Putin'e bırakıp bu meseleyi kapatmaya oldukça istekli.
Ama öyle olmayacak.
Ya da olacak da olmayacak...
Oraya birazdan geliriz ama bir önemli detay daha var ki dün bütün dünyanın dilindeydi.
Alaska'ya Putin'den önce Rus heyeti gitti.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov da içlerindeydi.
Üzerindeki uzun kollu kıyafetin önünde "CCCP" yazıyordu.
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin Rusçasının kısaltması.
Elbette bilinçli bir tercihti.
Ruslar bunu pek büyütmek istemese de Lavrov'un kıyafeti üzerinden bir mesaj verildiği aşikâr.
O mesaj Moskova'nın gücü ve tarihsel mirasına vurgu.
Ukrayna da geçmişte Sovyetler'in parçasıydı.
Alaska da soğuk savaş döneminde Sovyetler Birliği ve ABD arasındaki en önemli cephelerden biriydi.
Çünkü iki ülke topraklarının birbirine en yaklaştığı yer burası.
İki süper güç Bering Boğazı'nın iki yanında birbirlerini hava ve deniz devriyeleriyle sürekli olarak izliyordu.
Ukrayna'da savaşın nasıl sona erdirilebileceğine gelince...
Kulis bilgilerine göre bazı al-ver anlaşmaları gündemde.
Rusya'nın istediği gibi Ukrayna'nın NATO'ya katılmamasının garantilenmesi de bir başka pazarlık malzemesi olabilir.
Toprak takası gibi bazı iddialar ortaya atılsa da Ukrayna lideri Zelenskiy tarafından reddedildi.
Zelenskiy haklı olarak "Ukrayna toprakları benim değil, halkın" diyor.
Toprak vermeye karşı çıkıyor.
Aslında işgal nedeniyle yıllardır Kırım ve doğudaki toprakları Rusya'ya kaptırmış durumda ama bunun resmen kabul edilmesi bambaşka bir şey.
İşte tam da bu noktada İngiliz basınından ilginç bir haber geldi.
Ülkenin önemli gazetelerinden The Times olduğu için ciddiye almak lazım.
Gazete, "Ukrayna için Batı Şeria modeli planlanıyor" diyor.
Rusya ve ABD'nin bunun üzerine müzakere yürüttüğünü yazacak kadar da iddialılar.
İsrail işgali altındaki Batı Şeria'nın toprakları üç kategoriye ayrılmış durumda.
İlk kısmında güvenlik ve idare tamamen İsrail'de.
İkinci kısmında güvenlik İsrail'de ama idare Filistin'de.
Üçüncü kısmında ise hem güvenlik hem idare Filistin'de.
Gazeteye göre bu fikir, Trump'ın özel temsilcisi Steve Witkoff geçenlerde Moskova'ya gidip Ruslarla görüştüğünde ortaya çıkmış.
ABD'li temsilci de sıcak bakmış.
Modele göre Rusya, Ukrayna'da işgal ettiği toprakların askeri ve ekonomik kontrolünü elinde tutacak.
Anlaşılan o ki ABD'liler bu formülü, hem Rusya'ya istediğini verip hem Ukrayna'nın itirazlarını elinden almak için en pratik yol olarak görüyor.
Çünkü Ukrayna Anayasası toprak vermek için tüm ülkede referandum düzenlenmesini zorunlu kılıyor.
Bu formülse anayasanın etrafında dolaşmayı mümkün kılıyor.
Böylece resmen toprak verilmemiş olacak.
Ukrayna'nın resmi sınırları değişmeyecek.
Zelenskiy "Toprak vermeyiz" yönündeki tutumunu sürdürebilecek.
Yani resmiyette egemenliğinden taviz vermemiş olacak.
Bu yöntemle üç buçuk yıldır süren savaşta ateşkese varılması için de fırsat doğacak.
Filistin'in haline bakınca, bunun Ukrayna'nın hayrına olacağını söylemek ne kadar mümkün, emin değilim.
İsrail bugün Batı Şeria ve Gazze'de askeri baskıya asla son vermiyor.
Aynı yöntemle Ukrayna'nın doğu topraklarının da huzur bulamayacağını düşünmek için çok sebep var.
Yazarın diğer yazıları

Kocaeli'deki orman yangınında son durum

Katil İsrail'in Gazze saldırılarında can kaybı 61 bin 827'ye çıktı

Sındırgı depreminin bilançosu belli oldu! Bakan Kurum açıkladı

Galatasaray, Fatih Karagümrük'ü yenerek sezona 2'de 2 ile başladı
