İsrail yine bildiğiniz gibi.
Her geçen gün dünyanın, tarihin ve vicdanın önünde biraz daha suçlu duruma düşüyor.
Çiğnemediği hukuk, insan hakkı kalmadı.
Ortadoğu için olduğu kadar, karşısında sessiz duran hükümetler için de adeta bir kanser gibi.
Özellikle batı dünyasında hükümetler bunca zaman çoğunlukla sessiz kaldı.
Hala da kalanlar var.
Gazze'deki soykırımla işlenen insanlık suçlarında artık mızrağın çuvala sığmadığı bir durumla karşı karşıya olunduğunu sonunda onlar da fark etmek zorunda kaldı.
Önümüzdeki dönemde Avrupa ülkeleri seçim sathına girecek.
Avrupa hükümetleri sokağın sesine daha fazla kulak vermek zorunda kalacak.
Elbette vicdanı boyutu vardır ama bir yandan da BM Genel Kurulu'nda bazı Avrupalı ülkelerin Filistin Devleti'ni tanıma kararı almasının ardında biraz da bunun olduğu kanaatindeyim.
Muhtemelen onların atacağı bu adımın arkasında da Gazze direnişine destek vermekten ziyade Hamas olmadan bir Filistin hükümetinin Gazze dahil tüm Filistin topraklarında hüküm sürmesini sağlamak olduğunu zamanla göreceğiz.
Hükümetlerin sus pus olduğu, uluslararası sistemin felce uğradığı bu günlerde sokaklara, sivil inisiyatiflere, vicdani haykırışlara daha fazla iş düşüyor.
Küresel Sumud Filosu da tam bu misyonla yolda...
Çok doğru bir iletişim yöntemi de kullanarak İsrail'in Gazze'deki katliamlarını baştan beri dünyanın gündeminde tutuyorlar.
İsrail belki lobi faaliyetleri ya da çeşitli tehditlerle hükümetleri etkileyebilir ama halkın sesini, vicdanın sesini susturması mümkün değil.
O filoda işte bu nedenle 6 kıtadan, 44 ülkeden binlerce kişi var.
Tam olarak bu nedenle insanların yüreği onlarla ve Gazze'yle atıyor.
Gidemeyenler nehirlere, deniz kenarlarına kâğıttan gemiler bırakarak destek oluyor.
Örneğin İtalyan liman işçileri o filoda olmasalar da İsrail'i uyarıyor...
"Filo ile irtibatımız kesilirse Avrupa'da tüm limanları bloke ederiz" diyorlar.
Aynı sebeple ABD'de yapılan kamuoyu araştırmasında 18-25yaş arası gençlerin yüzde 60'ı İsrail'den ziyade Hamas'ı haklı görüyor.
Bunlar bıçağın kemiğe gerçekten de dayandığının göstergesi.
İsrail bunların karşısında ne yapıyor dersiniz?
Birkaç gündür filoya müdahale tatbikatları yapıyordu.
Şimdi de korkutma eylemlerine başladı.
Pazartesiyi salıya bağlayan gece Tunus açıklarında filonun ana gemisine iha ile saldırdı.
Geminin uç kısmında yangın çıktı ama söndürüldü.
Peki bu saldırı kararlılığı etkiledi mi?
Kesinlikle hayır.
İşte asıl güzel olan da bu.
Tamamen siviller.
Silahsızlar.
Ve kararlılar.
İsrail belki de saldırıları sürdürebilir.
Ama sürdürdükçe dünyanın gözünde daha da suçlu olacak.
Dahası, filo Gazze'ye yaklaşmaya başladıkça konuyu gündemden düşürmek için Ortadoğu'da başka saldırılara da girişebilir.
Bu durumda özellikle Suriye'de Türkiye karşıtı söylemlerle askeri gerilimi tırmandıran saldırılar gerçekleştirebilir.
Dikkatli olmak lazım.
Siyonist hükümet Gazze halkına da direniş hareketi Hamas'a da terörist gözüyle bakıyor.
Onları destekleyenleri de terör örgütü destekçisi olarak göstermeye çalışıyor.
Ama artık bunlar sökmüyor.
İsrail'in söylem gücünü kaybetmesinde pek çok kırılma noktasından sadece biri bu filo...
Ama bununla kalmadı, kalmayacak da.
Yıllarda tüm dünyaya Yahudilerin nasıl mağdur olduğunu devasa prodüksiyonlarla anlatan Hollywood'dan bile artık sesler yükseliyor.
Pek çok ünlü oyuncu ortak mektuplar paylaşarak İsrail'e tepkisini gösteriyor.
Cannes Film Festivali'nde İsrail zulmünü gösteren filmler dakikalarca ayakta alkışlanıyor.
İsrail ise Gazze Şeridi'nde tam gaz katliamları sürdürüyor.
Çocukları, kadınları istisnasız her gün şehit ediyor.
Hava bombardımanları ve karadan açılan ateşler yetmezmiş gibi bir de bomba yüklü uzaktan kumandalı araçlar patlatıyor.
Bunun terör örgütlerinin yöntemi olduğunu bilmeyen yok.
Siz söyleyin.
Kim terörist?