ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE


Soykırımın ikinci yılında Şarm el Şeyh'ten Halep'e

Hayatın olağan akışı sürüyordu.
Binalar ayaktaydı.
İnsanların başlarını sokacakları evleri vardı.
En önemlisi aileler yan yanaydı.
7 Ekim 2023'ten önce Gazze böyleydi.
İsrail abluka altında dünyanın en büyük açık hava hapishanesi olsa da insanlar hayata tutunuyordu.
2 yıl sonra geride neredeyse hiçbir şey kalmadı.
Hasar almamış tek bir bina yok.
Çocuklar anne-babasız, anne babalar da evlatsız kaldı.
İsrail'in iki yıldır devam eden soykırımı, Gazze'yi yerle bir etti.
67 binden fazla Filistinliyi katletti.
O da resmi verilere göre.
Gerçek sayının çok daha fazla olduğu düşünülüyor.
Katledilenlerin 20 bini bebek ve çocuk...
Binlercesi ampute edildi.
50 bine yakın çocuk, ebeveynlerinden en az birini kaybetti.
Bu sayı kayıplarla birlikte 77 bine yaklaşıyor.
Pek çoğunun enkaz altında olduğu düşünülüyor.
2 bin 700 aile tamamen yok edildi.
Yaklaşık 170 bin Filistinli yaralandı.
Soykırımcı İsrail Gazze'de altyapıyı da yerle bir etti.
Konutların yüzde 92'si yıkıldı veya hasar gördü.
38 hastane ve 125 sağlık merkezi hizmet dışı kaldı.
165 eğitim kurumu, 835 cami ve 3 kilise yıkıldı.
İsrail, Gazze Şeridi'ne yardımların girişini engelleyerek hayatta kalanları da açlığa mahkum etti.
Yetersiz beslenme nedeniyle 500'e yakın Filistinli yaşamını yitirdi.
Yüz binlerce Gazzeli ise açlık sınırının altında hayatta kalmaya çalışıyor.
Soykırımcı İsrail, uluslararası tepkiler üzerine sözde yardım dağıtım merkezleri kurdu.
Ancak bu merkezleri de ölüm tuzağına çevirdi, katliam yaptı.
27 Mayıs'tan bu yana bu noktalarda 2 bin 570'ten fazla Filistinli şehit oldu.
Yaklaşık 19 bin kişi yaralandı.
Soykırımcı İsrail, sürekli tahliye emirleriyle Filistinlileri evlerinden kopardı.
2 milyon Gazzeli en az bir kez yerinden edildi.
Kimi yalın ayak yürüdü, kimi eşek arabalarıyla göç etti.
Binlercesi de hala bilinmezliğe sürükleniyor.
Bu sırada ise insanlık kaybetti.
Batılı ülkeler Ukrayna'da Rusya'ya gösterdiği tepkiyi Gazze'de İsrail'e gösteremedi.
Saldırıları kınama ile geçiştirdiler.
Katliamın en büyük destekçisi ise ABD oldu.
Milyarlarca dolarlık silah yardımıyla ABD hala soykırımı finanse ediyor.
Uluslararası arena da İsrail'i kolluyor.
BM Güvenlik Konseyi'nde İsrail'in Gazze'de soykırımı durdurmasına yönelik tüm tasarılar ABD vetosuna takıldı.
BM'nin de bu kriz karşısında adeta iflas ettiği gözler önüne serildi.
İki yıl geride kalmışken, aynı ABD'nin başkanı olan Donald Trump'ın gündeme getirdiği 20 maddelik çözüm planı, yeni bir umut doğurdu.
Mısır'da, Şarm el Şeyh'teki dolaylı görüşmelerde ciddi bir olumlu beklenti var.
Herkesin ortak umudu İsrail'in soykırımını durduracak bir anlaşma çıkması.
Öncelik bu.
Sonraysa bağımsız Filistin Devleti'ne giden yolun taşlarının döşenmesi bekleniyor.
Her ne kadar İsrail Filistin Devleti'ne karşı çıksa da, görünen o ki Trump Ortadoğu'da ulaşmayı hedeflediği geniş sükûnet ortamının bundan geçtiğine ikna olmuş durumda.
Burada da Türkiye başta olmak üzere Körfez ülkeleri ve Pakistan'ın dahli etkili oldu.
İsrail'i en büyük hayal kırıklığına uğratan, Hamas'ın Trump'ın planını kabul etmesiydi.
Çünkü öyle maddeler vardı ki Filistin direnişini boğabilirdi.
Ancak Hamas'ın cevabındaki ustaca diplomatik dokunuş, hareketi sıkıştığı yerden çıkardı.
Üstelik itiraz ettiği noktaları müzakere etme şansı yakalamasını sağladı.
Yani İsrail köşeye sıkıştı.
Ve bu hamlede Türkiye'nin diplomatik ustalığının katkısı büyük.
Diplomatik olarak köşeye sıkışan ve müzakere masasına oturmaktan başka şansı kalmayan İsrail de bunun farkında.
Netanyahu hükümeti o masada çünkü Trump'ın ciddi baskısı var.
Şu an anda aksini yapması, aslında savaşı ısrarla sürdürmek isteyenin kendisi olduğunu dünyaya tescilleyecekti.
Zaten iyice yalnızlaşan Netanyahu hükümeti, daha fazlasını göze alamamış görünüyor.
Ancak Türkiye'ye karşı başka adımlarla bir "karşı sıkıştırma" hamlesi yürütüyor gibi görünüyor.
Suriye'nin kuzeyinde, Halep'te SDG'nin hükümet güçlerine ve sivillere Salı akşamı yaptığı saldırılar gibi...
SDG, belkemiğini PKK/YPG terör örgütünün oluşturduğu bir yapı.
Ve uzun zamandır İsrail'le dirsek temasındalar.
Netanyahu onlara desteğini açıkça ilan etmişti.
Onlar da İsrail'in desteğini talep etmişlerdi.
Ama Salı akşamı yapılan o provokasyon da boşa çıkmış görünüyor.
Hemen öncesinde, ABD'nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack örgütün elebaşı Ferhat Abdi Şahin'le görüşmüştü.
Barrack ve temsil ettiği Trump, SDG'nin Suriye devlet sistemine entegre olmasını istiyor.
Yeni Suriye'nin ayağa kalkmasını arzuluyor.
Çünkü Ortadoğu'daki sükûnet Suriyesiz olmaz.
Bunun içinse yine İsrail'in dizginlenmesi gerekli.
Anlaşılan o ki İsrail'in bu hamlesi de boşa çıkacak.
Çünkü Halep'teki provokasyonun ertesi günü, Ferhat Abdi Şahin ve heyeti Şam'da görüşmeler en üst seviyede yaptı.
Gelen bilgiler, tüm cephelerde çatışmaların durdurulması için anlaşmaya varıldığını söylüyor.
Bugün de Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani Ankara'da.
Bu mesele bir şekilde çözülecek.
Her durumda İsrail'in provokasyon aparatlarından biri daha elinden alınacak.
Öncelikse silahsız hallolması.
Ve o yönde yeni bir fırsat var gibi görünüyor.


Yazarın diğer yazıları
Çağrı Alkan
TRÇ
Çağrı Alkan
Utanıyorum