ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE


Büyük hesaplaşma

Suriye'nin güneyinde son birkaç gündür yaşananlar malumunuz.

İşin içine İsrail'in de girip Şam'ı vurduğu, Suriye hükümetini cezalandırmaya kalktığı ama aslında mezhep çatışmasındaki grupların birbiriyle hesaplaştığı kaotik günler yaşanıyor.

Süveyda baştan beri devrim sonrası Suriye için yumuşak karın, hatta en hassas noktaydı.

Çözülmesi gereken bir sorun yumağı halinde çok ciddi bir kaos merkezi oldu.

Takip etmeyenler için kısaca özetlemek gerekirse, bölgede Dürziler yaşıyor.

Bunların bir kısmı daha önce Şara hükümetine karşı İsrail'e bağlanmak istediler.

Birkaç ay önce yaşanan kriz Şam'ın sağduyusuyla yatıştırıldı.

Uzlaşma sağlandı.

Ama şimdi mezhep çatışmasıyla tetiklenen yepyeni bir kriz var.

Dürzi ve Bedevi aşiretler birbirine girdi.

Suriye ordusu geçmişte yapılan özel anlaşma gereği orada yok.

Mezhep çatışmasını bastırmak için bölgeye gittiler.

Bu kez Dürziler Suriye askerlerine saldırdı.

Sonra da içlerindeki en ayrılıkçı lider olan Hikmet el Hicri, "Bizi katlediyorlar" diyerek İsrail'i yardıma çağırdı.

İsrail hep o bölgedeki Suriye askerlerini, hem Şam'daki Genelkurmay Başkanlığı'nı bombaladı.

Şara hükümeti için durum oldukça çetrefilli.

Bu nedenle çeşitli uluslararası girişimlerle, Dürzi liderlerle yine anlaşma ve ateşkes sağlandı.

İsrail'in saldırıları durduruldu.

Suriye askerleri bölgeden yeniden çekildi.

Ama az önce adını zikrettiğimiz Dürzi lider rahat durmadı.

Ateşkesi kabul etmedi.

Kendisine bağlı gruplar Bedevi köylerine saldırdı, insanları katletti.

Köylüler evlerini terk etmek zorunda kaldı.

Suriye askerleri o bölgeye inemiyor.

Çünkü İsrail'in hava saldırılarına karşı koyabilecek durumda değiller.

Ama bu şiddet yanlısı Dürzi silahlı grupların yaptıklarının karşılıksız kalacağı anlamına da gelmedi.

Suriye'nin dört bir yanında Arap aşiretleri örgütlendi.

İntikam yeminleri edip Süveyda'ya yürüdüler.

Şiddetli çatışmalarla kentin kapısına kadar ulaştılar.

Bu kez ne oldu biliyor musunuz?

Hikmet el Hicri değil ama bir başka önemli Dürzi lider olan Yusuf Carbu, Şam'a "Gelin ve durumu kontrol altına alın" dedi.

Şam'dan gelen cevap, "Ateşkes anlaşmasına bağlıyız" oldu.

Buna karşılık bölge yakınlarındaki askeri birlikler teyakkuzda tutuldu.

"Ama mezhep çatışmasında tarafsızlık gereği" beklendi.

Zaten bölgeye girmesi yine İsrail bombardımanlarının başlaması demekti.

Bu aslında çok zekice bir hamleydi.

Çünkü Şara, o bölgeden askerlerini geri getirmesine sebep olanları, kendisine muhtaç bıraktı.

Buna hem Dürziler, hem İsrail dahil.

"Suriye askerleri güneye inemez, vururum" diyen İsrail bile geri adım attı.

48 saatliğine kısıtlı bir Suriyeli güvenlik gücünün Süveyda'ya girmesine müsaade edeceğini söyledi.

İsrail Suriye'yi de Lübnanlaştırma politikası güdüyor.

Geçmişte benzer hamleleri Lübnan'ı bugünkü haline getirdi.

Şimdi Suriye için de aynısının yaşanmaması adına çok dikkatli davranmak gerekli.

Şara tek elinde aynı anda iki saatli bomba tutuyor.

Bunlardan biri, öfke nöbetine kapıldıklarında devleti bile dinlemem potansiyeli olan Arap aşiretler ki zaten hükümete bu işe karışmayın diye ricada bulunuyorlar.

Diğeri ise Suriye'nin bölünmesi ya da İsrail işgalinin genişlemesi ihtimalinde en kullanışlı aparat olan Dürziler.

Her ne kadar büyük çoğunluğu Şam'la bir arada yaşama ve iyi geçinme taraftarı olsa da, şiddet her şeyi değiştirebiliyor.

O nedenle Suriye ordusunun Süveyda'daki olası bir silahlı müdahalesi bütün Dürzileri birleştirebilir.

Durumu daha da içinden çıkılmaz hale getirebilir.

O bölge için elzem çözüm yöntemi konuşmak ve uzlaşmak.

Şara'nın bunu yapabilecek vizyonu da potansiyeli de var.

Lakin tarafların bunu talep etmesi ya da en azından karşı çıkmaması gerekli.

Tarafları bir araya getirmek şart.

Ancak halde Suriye'de bundan sonra kimse kimseyi dinlemeyebilir.

Suriye öyle kritik bir dönemeçten geçiyor ki bundan sonra toprak bütünlüğünün sağlanabilmesi, İsrail'e rağmen bu krizi yönetme becerisinden geçiyor olabilir.


Yazarın diğer yazıları