Dengenin dengeleyicisi
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Körfez turu Katar'la sürüyor.
Kuveyt ve Umman'ı da kapsayan ziyaretin bence en önemli ayağı bu.
Çünkü bu iki ülke son dönemde güçlerini daha da fazla birleştirerek önemli işlere imza atıyor.
Uluslararası ilişkilerde "Güç dengesi" diye bir teori vardır.
Aslında Türkiye ve Katar dostluğu, bazı örneklerde buna karşılık gelen hamleler yaptı.
Ancak daha büyük ölçekte bir başka önemli işleve bürünmüş durumdalar.
Yine "Güç dengesi" teorisi bağlamında bahsedebileceğimiz, "Dengenin dengeleyicisi" rolü...
Bence Türkiye-Katar dostluğu gerçekten de bu işleve çok yakın bir potansiyel kazanmış durumda.
Kabaca şöyle özetlenebilir.
Ortada iki güç var.
Ancak uluslararası istikrar adına, bunlardan birinin diğerini yok etmesini ya da ezici üstünlük sağlamasını önlemek gerekli.
Örneğin, ABD destekli İsrail'in Hamas bahanesiyle Gazzelileri ve Filistin halkını yok etmeye çalışmasına engel olmak gibi.
Üçüncü bir güç, tam da bu noktada zayıf olanın yanında durarak mevcuttaki asimetrik güç dengesini düzenliyor.
Yani dengeyi dengeliyor.
Türkiye ve Katar'ın, Şarm el Şeyh'te Gazze'de ateşkese dair niyet beyanını ABD ve Mısır'la birlikte imzalaması buna örnek olabilir.
Sadece masada değil, uluslararası siyasette ve sahada soykırımı durdurabilmek ve dünyadaki farkındalığı artırmak için yapılan çalışmalar da buna eklenebilir.
Erdoğan işte böyle bir iklimde Katar'ı ziyaret ediyor.
İki ülke arasında yüksek düzeyli stratejik ortaklıklar var.
Siyaset, ekonomi, ticaret, savunma, güvenlik, eğitim, kültür ve daha birçok alanı saymak mümkün.
Ziyarette Gazze'nin öncelikli gündem maddeleri yer arasında bulunması olmazsa olmaz...
İki lider de Gazze'deki ateşkesin sağlanmasında, müzakere sürecinde çok önemli roller oynadı.
Üstelik diplomatik güç birliğinin getirdiği bu yeni iklim sadece Gazze'yle de sınırlı değil.
Suriye'de de eşgüdüm halindeler.
Dahası, Taliban yönetimindeki Afganistan ve Pakistan'ın ateşkese varmasında da Türkiye ve Katar'ın en büyük pay sahibi olduğu aşikar.
Bir başka deyişle, Türkiye ve Katar yeni bir bölgesel vizyon inşa etti.
Ekonomi ya da askeri işbirliğinin yanında barış, istikrar ve insani diplomasiyi de çok iyi kullanan iki müttefik oldular.
Ve bu stratejik ortaklık Ortadoğu'ya istikrar sağlıyor.
Bu konuda ne kendimizi, ne Katar'la işbirliği içinde daha da büyüyen bu yetenekleri hafife alalım.
Zira başkaları bizden çok daha fazla durumun farkında.
Örneğin İsrail...
Tam da bu nedenle Gazze'ye bir sivil toplum kuruluşu tarafından gönderilen ve enkaz kaldırma çalışmalarında yer alan Türk bayraklı iş makineleri bile İsrail basınında "Erdoğan'ın ordusu" diye servis ediliyor.
Aynı sebeple Netanyahu Türkiye ve Katar'ı kendilerine karşı "yeni tehditler" diye niteliyor.
Muhalefetten "Türkiye ve Katar'ı Gazze'ye getirdin" diye eleştiri alıyor.
Meselenin daha da dikkat çekici olan kısmıysa, ABD Başkanı Trump'ın Türkiye ve Katar'ın Ortadoğu'da daha güçlü rol oynamasından memnun olması.
Haliyle İsrail de bu durumdan fazlasıyla rahatsız.
Daha önceki yazılarda olduğu gibi bunda da not düşelim.
Nihayetinde ABD'nin İsrail'e desteği değişmez bir gerçek ama Trump'ın bölgede sükuneti sağlamak için Netanyahu hükümetini dizginlemekte olduğunu da görmezden gelemeyiz.
En azından şimdilik...
Sebebiyse aslında oldukça önemli.
Gelecekte büyük mücadele alanı Pasifik'e kayacak.
Çin ve Tayvan özelinde doğu-batı eksenli büyük gerilimler olası.
ABD'de daha önceki başkanlarda olduğu gibi Trump da bunun farkında.
Bu sebeple hem Ortadoğu'da hem Ukrayna meselesinde "savaşsız" bir ortam oluşturmak istiyor.
Çünkü bunu yapabilirse askeri olarak enerjisini Pasifik bölgesine yoğunlaştırabilecek.
Ve durum öyle bir hal aldı ki Ortadoğu'da sükunetin yolunun artık İsrail'i dizginlemekten geçtiği Beyaz Saray'da da anlaşılmış görünüyor.
Tabii ki bu ABD adına İsrail'in kaybetmesine değil, sahada şimdiye kadar elde ettikleriyle yetinmesine yönelik bir bakış açısı.
İşte tam da böyle bir dönemde, Erdoğan'ın Katar'a yaptığı ziyaret daha da önemli.
Zira Türkiye, Trump'ın bu tutumunu ciddi bir avantaja dönüştürebilir.
Türkiye ve Katar gibi birbirleri için "kötü gün dostu" olmayı başarabilen iki ülke, sırt sırta vererek önemli bir kazanım sağlayabilir.
Fırsatları yakalayabilir.
Yazarın diğer yazıları

İçişleri Bakanı Yerlikaya paylaştı: Makas atanı 112'ye bildirin, biz gereğini yaparız

AK Parti'den soykırımcı İsrail'e tepki: Batı Şeria topraklarını ilhak, soykırım siyasetinin yeni bir adımı

Dışişleri Bakanlığı: Batı Şeria'yı ilhak kararı yok hükmündedir

UAD'ın istişari görüşü! Yüksel: Ülkeler, artık tarihin doğru tarafında yer alacaklardır
