ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE


Trump o hataya düşer mi?

İsrail ve İran'ın karşılıklı saldırıları sürerken, Türkiye dahil pek çok ülke şiddeti sona erdirmek için diplomatik çaba içinde.

Gözlese özellikle ABD Başkanı Donald Trump'ta.

Çünkü İsrail'i durdurup savaşa son verebilecek tek lider o.

Trump ise bir öyle, bir böyle konuşuyor.

Bir konuşmasında İran'ı masaya çağırıyor, diğer konuşmasında İsrail'in saldırılarını "mükemmel" diye niteleyip şiddetinin artacağı işaretini veriyor. Ortadoğu'ya tanker uçaklar ve yeni bir uçak gemisi gönderdi.

G7 zirvesinden erken ayrıldı, ulusal güvenlik ekibini topladı.

Birbiriyle tutarsız hamleleri ve sözleri aslında kendi içine belli bir tutarlılığa sahip.

Çünkü öngörülemezlik yöntemiyle Tahran'da tedirginliği artırdığını düşünüyor.

Bunu başka meselelerde daha önce de yapmıştı.

İran'ın elinde 3 bin füze olduğu iddia edilir.

Bunların birkaç yüzünü kullandı bile.

Bir kısmı da rampalarla birlikte fırlatılmadan imha edildi.

İsrail'in iddiasına bakarsanız İran'ın füze kapasitesinin yarısı yok edildi.

Ancak hala İsrail'in canını yakan karşı saldırıları sürdürebiliyor.

Envanteri ne kadar dayanacak, merak konusu.

Anlaşılan ABD-İsrail cephesi de hesaplarını İran'ın füze stoklarının tükenmesi üzerine kuruyor.

Bununla birlikte, nükleer programın ciddi şekilde geriletilmesi ve belki de bir rejim değişikliği hesaplar dahilinde.

Trump G7 zirvesi dönüşünde "ateşkes değil, buna bir son vermek istiyorum" derken satır arasında bu mesajları veriyor.

Öte yandan İran'ın, Körfez ülkeleri aracılığıyla ABD'ye "İsrail'i durdur, müzakere masasına oturalım" dediği iddiası var.

Trump'ın söylediği açık.

"İran nükleer silah sahibi olamaz" diyor.

Uranyum zenginleştirme faaliyetine tamamen son vermesini istiyor.

İran ise he zamanki gibi "Niyetimiz nükleer silah değil, program barışçıl amaçlı" diyor ama kimseyi ikna edemiyor.

Dünyanın gözü bugünlerde Ortadoğu ve Doğu Avrupa'da olsa da ilerleyen yıllarda Pasifik'e kayabilir.

Çin'in 2030'a doğru Tayvan adasını yeniden ele geçirme planları yaptığına dair ciddi emareler var.

Anlaşılan o ki Trump, o zamana kadar ABD'nin Ortadoğu'da enerji harcamasına son vermesini ve dikkatini Pasifik bölgesine yöneltmesini istiyor.

Bu nedenle de Ortadoğu'da hızlı değişimler için fırsatı değerlendirmek niyetinde.

Tıpkı şu anda İran örneğinde olduğu gibi.

Trump'ın gözünde bunun olması için iki yol var.

Biri, İran'ın mevcut durumda kendi rızasıyla ABD ile masaya oturması.

Diğeri, öncelikle Fordo gibi yeraltı uranyum zenginleştirme tesislerinin yıkıcı şekilde vurulmasıyla ülkenin nükleer programının tamamen felç edilmesi.

Bu durumda zaten müzakere için ciddi bir güçleri kalmayacağından, Tahran'ın boyun eğip tüm şartlarını kabul edeceği düşüncesinde.

Ancak böyle bir saldırı için İsrail'e şimdikinden daha fazla Amerikan desteği lazım.

O yeraltı tesislerinde istediklerini yapabilmeleri için ABD uçakları ve ileri teknoloji ürünü özel füzelerin devreye girmesi gerekli.

Bu da ABD'nin İran savaşına İsrail'in yanında doğrudan müdahil olması demek.

Aslında burada bir ikilem ortaya çıkıyor.

Donald Trump geçmişte ABD'nin Ortadoğu'ya askeri olarak bu kadar müdahil olmasına çok tepki göstermişti.

"Binlerce asker ve milyarlarca dolar kaybettik. Elimizde hiçbir şey yok" demişti.

Şimdi aynı hatayı kendisi de yapabilir.

Anlaşılan ABD Başkanı "Bu kez elimize bir şeyler olacak" diye düşünüyor ama ters tepmesi ihtimalini de göz ardı etmemek lazım.

Bazı batılı uzmanların uyardığı, benim de katıldığım bir nokta var.

"Rejim değişikliği" meselesi...

İsrail'in şiddetle istediği, Trump'ın bazen sıcak bakıp bazen şüpheyle yaklaştığı bu durum, bölgeye yeni öngörülemezlikler getirebilir.

Eğer olursa önce İran'ı, sonra bölgeyi kaosa sürükleyebilir.

Bu da İsrail ve ABD'yi daha büyük bir batağa çekebilir.


Yazarın diğer yazıları