ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE


Sırada ne var?

İsrail, kışkırttığı Dürzilerle Suriye hükümeti arasında yaşanan gerilimi, bu ülkeye saldırıları sürdürmek için bahane yapıyor.

Çatışmalar varken iki kez başkent Şam'ı hedef aldılar.

Başbakan Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yisrael Katz orduya talimat vermişti.

Dışişleri Bakanı Gideon Saar da uluslararası toplumu Suriye'ye müdahale etmeye çağırmıştı.

İsrail, Suriye'de Şara hükümetinin Dürzilere yönelik nefret ve katliam politikası yürüttüğünü öne sürüyor.

Oysa hükümet, Dürziler dâhil toplumun tüm kesimlerini koruma taahhüdü veriyor ve diyalogla anlaşmayı tercih ediyor.

Zaten son kriz de Dürzi toplumundan ileri gelen bir kişinin sosyal medyada yayınladığı bir video ve sonrasında hükümet güçlerine pusu kurulmasıyla başlamıştı.

Çatışmalar şiddetlenince de Dürzilerin bazı liderleri doğrudan İsrail'den yardım talep etmişti.

Aslında İsrail'in niyeti açık.

Maliye Bakanı Bezalel Smotriç, ülke parçalanana kadar Suriye'ye saldırıları sürdüreceklerini söylemişti.

Ancak Şara hükümeti ve Dürziler içinde kışkırtmaya kapılmayacak sağduyuyu gösterenler bu provokasyonu da boşa çıkarmayı başardı.

Önce çatışmalar sonucunda Şam'daki mahallelerde kontrol sağlandı.

Kolluk kuvvetleri Dürzilerin yaşadığı mahallelerin girişlerinde konuşlandı.

Ardından hükümet güçleri güneydeki Süveyda'ya yöneldi.

Bu sırada daha fazla kan dökülmemesi için Dürzi kanaat önderleriyle diyalog da sürdü.

Dürzi şeyhleri de bir toplantı yaptı.

O toplantı, ateşkesin sağlanmasına imkân verdi.

Yapılan açıklamada ülkenin bölünmesine karşı çıktılar.

Süveyda'da İçişleri Bakanlığı ve adli kolluk kuvvetlerinde yerel kadrolara ağırlık verilecek.

Lübnanlı Dürzi lider Velid Canbolat'ın baştan beri Dürzilerin yeni Suriye hükümetiyle uyum içinde yaşaması iççin verdiği katkılar çok kıymetliydi.

Son krizde de elini taşın altına koyup tansiyonun düşürülmesinde önemli etkisi oldu.

Onu da kenara not etmek gerek.

Bu gelişmeler gösteriyor ki İsrail, Suriye'nin yeni hükümetini rahat bırakmayacak.

Hem askeri saldırılar hem toplumun fay hatlarına yönelik müdahalelerle iç savaşı yeniden alevlendirmek niyetindeler.

İşte tam da bu noktada, Türkiye'nin askeri varlığıyla Suriye'yi sahada desteklemesinin ne kadar kıymetli olduğu ortaya çıkıyor.

Şartlar oluşup Türkiye Suriye'nin orta kesimindeki iki askeri üsse yerleştiğinde, İsrail en azından askeri olarak bu kadar rahat davranamayacaktır.

İç huzur sağlama, provokasyonlara geçit vermeme konusunda da iş Şaşa hükümetine düşüyor.

Bu konuda da Türkiye'nin tavsiyelerini mutlaka dinlediklerini düşünüyorum.

Hatırlarsınız, İsrail Başbakanı Netanyahu, devrimden bir süre sonra "Elimiz Dürzi müttefiklerimize ve bölgedeki Kürt dostlarımıza uzanıyor" demişti.

Suriye'deki devrimin ardından İsrail, kuzeyde de PKK/YPG terör örgütüne desteği artırıp istikrar sağlanmasını önlemeye çalıştı.

Ancak örgüt ABD'nin telkinleriyle Şam'la uzlaşma yolunu seçmek durumunda kaldı.

Her ne kadar sonradan federasyon taleplerinde ısrar edip bu yola taş koymuş olsalar da, hala bir ihtimal var.

Kendilerini feshedip üniter Suriye'ye entegre olmalarının diğer ihtimaliyse askeri seçenek.

Peki İsrail kuzeyde terör örgütünü destekleyip kirli bir tezgah kurma niyetinden vazgeçmiş olabilir mi?

Hiç sanmıyorum ama bu imkânı ona vermemek hayati önemde.

Şam hükümeti elbette bir günde gül bahçesi beklemiyordu.

Böyle zorlukların ve kışkırtmaların olacağının farkındaydılar.

Ama şu ana kadar iyi bir sınav verdiler.

Sahil bölgesinde devrim rejimin kalıntılarının kaos planlarını bozdular.

İsrail'in Dürzileri kışkırtmasıyla yaşanan krizi iki kez yatıştırdılar.

Geriye kaldı PKK/YPG terör örgütü.

Artık sıra onlara gelmiş olabilir mi?


Yazarın diğer yazıları