ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE


Komşuyla gerçek normalleşme sağlanır mı?

Atina-Ankara hattında son aylarda esen ılımlı rüzgârlar ümit vadediyor.

Özellikle de Yunanistan tarafından heyecan büyük.

Pozitif gündem odaklı yeni sayfa, gerçekten de pek çok büyük potansiyel barındırıyor.

Ticaret ve turizm merkezli yeni bir itici güç ortaya çıkıyor.

Karşılıklı kazancın olduğu yerde kimse sorun çıksın istemez.

Var olan sorunları da krize çevirmeye yanaşmaz.

İşte bu nedenle, Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis'in son Ankara ziyareti öncesinde, Yunan basını Türkçe "Kazan-Kazan" manşetleri atıyordu.

Ege'deki sükunet havasından onlar da çok memnun çünkü...

İlişkileri daha da ileri götürme arzusu ortak basın toplantısında bir kez daha dile getirildi.

Miçotakis de özellikle gelişen ilişkilere vurgu yaptı ki Atina'nın ne arzuladığını göstermesi bakımından önemliydi.

Anlayış ve ilişki ortamının devamlı olarak daha olumlu şekilde geliştiğini söyledi.

Turizm ve ticaret ana itici güç olacak ama ilişkilerin iyileşmesinden iki ülke de daha farklı şekillerde de faydalanacak.

Görüşmenin ertesinde Yunan basınında yazılıp çizilenler de bunun habercisi.

Ege Denizi'nde sükunetin sürmesi ve iletişim kanallarının açık tutulması konusunda anlaşıldığını sayfalarına taşıdılar.

Yunanistan'la ilişkilerde mevcut durumu şöyle tarif etmek yanlış olmayacaktır.

Olumlu hava ihtiyatlı iyimserliğin ötesine geçti.

Ancak normalleşme diyebileceğimiz aşamanın henüz çok gerisindeyiz.

İkisi arasında bir yerde, umut vadeden bir noktada olduğumuz söylemek yanlış olmayacaktır.

Normalleşmeden bahsedebilmek içinse kronikleşmiş sorunları bir şekilde çözümü gerekli.

Şimdilik iki taraf da tutumlarından geri adım atmıyor ve herkes bunun farkında.

Ancak şimdi bunları konuşmak yerine, öncelikle olumlu alanlarda ilerlemek tercih edildi.

Yani ihtilaflı alanlar bir kenara ayrıldı ama unutulmadı.

Zamanı gelince krize dönüşmeden konuşulabileceği bir ortam doğduğunda ele alınacaklar.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ise bunların üzerine gitmek gerektiğini söylüyor ki çok haklı.

Çünkü bir kenara konulup beklemeye alınmış sorunlar zamanla bir anda patlayan büyük gerilimlere dönüşebiliyor.

Türkiye adına Ege'deki karasuları meselesi, Doğu Akdeniz'deki enerji ve kıta sahanlığı konusu, Kıbrıs ve Batı Trakyalı Türklerin durumu hassas...

İlişkileri geliştirmek uğruna bunları yok saymak asla mümkün değil.

Elbette Yunanistan için de benzer durumlar var.

Fakat Kariye Camii'nin açılmasından sonra "Ziyareti iptal edecek misiniz?" diye sorulan Miçotakis'in kriz çıkarmak yerine konuşabilmeyi öncelediğini görmek güzeldi.

Bu zihniyet Yunan siyasetinde etkinliğini sürdürdükçe umut kaybolmayacaktır.

Peki bu ivme sürerse yıllar içinde kronik sorunları kalmamış iki komşuya dönüşebilir miyiz?

Neden olmasın?

Yakın geçmişteki istikşafi görüşmelerde Kuzey Ege'deki adaların karasuları konusunda ada bazlı anlaşmalar neredeyse sağlanmıştı.

Her ne kadar güneyde durum çok daha karmaşık olsa da bir yerden başlanmıştı ve geliştirilebilirdi.

Yine aynı iklim yakalanabilir ve aradan geçen zamanın yeni gerçeklikleri de hesaba katılarak, tekrar çaba harcanabilir mi?

Neden olmasın?

Konuşabildiğiniz sürece çözüme ulaşmak da imkânsız değildir.

Çözümün ne yönde olacağı ise müzakere heyetleri ve ülke liderliklerinin siyasi iradeleriyle doğrudan orantılı.

Çözüm için ortaya çıkacak yeni dengeler ve itici güçlerin tarafları ne kadar taviz vermeye yönlendireceği noktası kritik.

Atina'nın gerektiğinde buna kapıyı tamamen kapatmayacağı, yeni dengeler içinde kendine yer bulmayı tercih edebileceğini işaretiyse bugün yaşadıklarımız.

Türkiye'nin son dönemde NATO içinde Yunanistan'a oranla yeniden daha kilit bir konuma gelmesi, bunun bir örneği.

Mısır'la normalleşme süreciyle birlikte, Atina'nın bölgede yalnızlaşma riski görmesi de bir diğeri...

Çoğaltabileceğimiz buna benzer örnekler, komşunun bölgedeki dönüşümleri okuyabildiğini ve mantıkla hareket etme zorunluluğu hissettiğini gösteriyor.

Umudumuz bu bakışın devam etmesi.

Atina'yı buna zorlayan Türkiye'de ise siyasi istikrarın sürmesi hayati önemde.


Yazarın diğer yazıları