Hukuksuzluğun hukuku
"Gazze'de ateşkes sağlandı, sağlanacak" derken zaten karamsar olan tabloyu daha da karamsar hale getirecek gelişmeler yaşanıyor.
İsrail zaten yeni bir ateşkesi istemiyor, saldırıları sürdürmek için çeşitli bahaneler üretiyordu.
Yapılan son kabine toplantılarından birinde, şiddetin iyice tırmanacağının işaretini aldık.
Savaş suçlusu Netanyahu tüm Filistin nüfusunu zorla sürgün etme, etnik temizlik yapma, Gazze'yi yerle bir etme ve ilhak eme planını açıkladı.
Aslında baştan beri ne sivillerin, ne rehinelerinin hayatlarının umurlarında olduğu görüyorduk.
Artık iyice ayyuka çıktı.
İki aydan uzun süredir zaten doğru düzgün insani yardımın girmediği Gazze'de halkı iyice açlığa mahkûm etmek istiyorlar.
Öyle ki zaten çok yetersiz olan gıda depolarını bile bombalamak gündemlerinde ki halkın hiçbir yiyeceği kalmasın.
Ne olursa olsun bir insan nasıl bu kadar acımasız olabilir, doğrusu aklım almıyor.
Daha önce de defalarca gündeme geldiği gibi, dünyada hakkaniyetli bir uluslararası sistem olsa bunlar hiç yaşanmayabilirdi.
Ancak İsrail, arkasındaki ABD'nin kendisini her koşulda korumasına öyle alışmış ve buna öyle güveniyor ki, pervasızca istediğini yapmaktan asla çekinmiyor.
BM Güvenlik Konseyi'nde "hayır" diyerek İsrail'i tüm yaptırımlardan kurtarıyor.
Bu demokratlar iktidardayken de böyleydi, cumhuriyetçilerin iktidarında da böyle.
Hatta günümüzde bu destek daha da görünür ve cüretkâr.
İsrail, mevcut ABD Başkanı Trump için "Beyaz Saray'daki en büyük dostumuz" nitelemesini boşuna yapmıyor.
Amerikan basınında, Trump'ın İsrail'e istediğini yapması için fiili onay verdiği yönünde haberler yayınlanması da elbette tesadüf değil.
Daha kestirmeden anlatmak gerekirse, ABD başından beri bu soykırımda suç ortağı.
Uluslararası hukuk, haklı ve mazlumu haksız ve zalimden korumalı.
Ama maalesef bu da pek işlemiyor.
Uluslararası Ceza Mahkemesi Netanyahu hakkında tutuklama kararı çıkardığında, bu kararı uygulamakla yükümlü bir Avrupa ülkesini rahatça ziyaret edebildiğini gördük.
İsrail ve yöneticileri hakkında hem UCM'de hem Uluslararası Adalet Divanı'nda birkaç farklı süreç var.
Bu süreci yürütenlerse İsrail ve onu destekleyen ABD gibi ülkelerden müthiş bir baskı altında.
Bahsi geçen ülkeler haklının korunduğu hukuk sistemi yerine, hukuksuzluğun hukukun kendisi haline geldiği bir düzeni dayatıyor.
Lahey'deki davalar geleceğe dair bir dönüşümün ve İsrail'in hesap verebilir olmasının umut tohumlarını ekmişti.
Lakin bu konuda da iyi olmayan gelişmeler var.
Uluslararası Ceza Mahkemesi, 2021'de bir karar almıştı.
O karar, mahkemenin Filistin topraklarında yargı hükmü olduğumu kabul ediyor.
Yani özetle "İsrail UCM'ye taraf olmasa bile, işlediği insanlık suçlarından dolayı yöneticileri yargılanabilir" diyor.
İsrail, UCM'nin Temyiz Dairesi'ne itiraz etti.
Daire, bahsi geçen kararı yeniden değerlendirmek üzere ön yargılama mahkemesine gönderdi.
Şimdi tekrar bakılacak.
Büyük baskılara rağmen kararın arkasında durulursa, onca zulme ve katliama rağmen gelecek için hala bir umut var demektir.
Ama o baskılar sonuç verir de bu karar bozulursa, Netanyahu hakkındaki tutuklama kararı düşebilir.
Zaten dünyayı takmayan İsrail'i, bundan sonra ne durdurabilir meraktayız.
Çünkü yaptıklarına "dur" denilmesini sağlayabilecek önemli bir hukuki dayanak ortadan kalkmış olacak.
Yazarın diğer yazıları

8 Mayıs reyting sonuçları 2025 | İnci Taneleri, Siyah Kalp, Hudutsuz Sevda reyting sıralaması

O Ses Türkiye finali ne zaman, saat kaçta? 2025 O Ses Türkiye finalistleri kimler?

İzmir'de CHP'li başkan tutuklandı! Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedef almıştı

Çift Kişilik Oda dizisinin konusu nedir? Oyuncu kadrosunda kimler var?
