Buralara kolay gelinmedi
Terör örgütü PKK'nın kendini feshetme ve silahlarını bırakma kararı çok önemli.
Uzun zamandır beklenen bu gelişme Türkiye'de yepyeni bir iklimin doğmasını sağlayabilecek, yeni bir başlangıcın ilk adımı.
Arkasındaysa sahada ve masada çok uzun süredir devam eden çok yönlü politikalar var.
Bu seferki tablo daha öncekilerden farklı.
Hem Türkiye içinde, hem sınırlarımız ötesinde hem de bölge dışı ülkeler açısından şartlar hiç olmadığı kadar olgunlaştı.
Terör örgütünün Türkiye'deki ayağı operasyonlarla son derece pasifize edildi.
Aynı zamanda yürütülen sosyal ve ekonomik politikalarla örgütün eleman kazanma imkânı kesildi.
Irak'ın kuzeyinde uzun süreli harekâtlar silsilesiyle alan hâkimiyeti kuruldu.
Pek çok kampın olduğu geniş bir alan TSK'nın kontrolü altında.
Ayrıca hükümeti ve güvenlik güçleriyle koordinasyon geliştirildi.
Suriye'de terör örgütünün sözde devlet kurma girişimleri operasyonlar ve siyasi baskılarla engellendi.
Pek çok alanda eşgüdüm halinde atılan adımların meyvesi ise 1 Ekim'de başlayan süreç oldu.
Süreç aslında 26 Eylül'de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "iç cepheyi güçlendirme" mesajıyla başladı da diyebiliriz.
1 Ekim'de ise MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin mecliste DEM Partililerle tokalaşması somut bir simge oldu.
DEM Parti de buna olumlu karşılık verdi.
Çok geçmeden, 15 Ekim'de Bahçeli PKK'ya araya kimseyi sokmadan "Silah bırak ve teslim ol" çağrısı yaptı.
22 Ekim'de de DEM Parti'ye Abdullah Öcalan'ın PKK'ya "Silah bırak" çağrısı yapması konusunda telkinde bulundu.
Tüm bunlar Bahçeli ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın koordinasyon halinde yürüttüğü incelikle düşünülmüş adımlardı.
DEM Parti'den İmralı'ya ziyaretler başladı.
27 Şubat'ta İmralı'dan o çağrı metni geldi.
10 Nisan'da DEM Parti heyetiyle Cumhurbaşkanı Erdoğan görüştü.
18 Nisan'da Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Bahçeli görüşme yaptı.
7-9 Mayıs'ta da PKK terör örgütü kongresini yaptı.
12 Mayıs'ta örgüt kendisini feshetme ve silah bırakma kararı aldığını ilan etti.
Bu sürecin 2012-2015 arasındaki süreçten, hatta dünyadaki diğer örneklerinden önemli bir farkı var.
Uzlaşma deklarasyonu, parlamento komisyonu, yasal mevzuat ve infaz düzenlemesi gibi güven artırıcı önlemler önceden atılmadı.
Terörle mücadele de durmadı.
Devlet açısından milat, örgütün fesih kararı alıp bunu etkin biçimde uygulaması oldu.
Yani örgüt gerekli adımları atıp samimiyetini gösterdikçe devlet adım atacak.
Irak'ın yanında Suriye'de PKK/YPG'nin yeni devlet düzenine entegrasyonu da eşgüdüm halinde sürüyor.
Orada da hızlanma bekleniyor.
ABD'nin Suriye'nin doğusundan çekilme süreci bu açıdan önemli ve kritik.
Aslında o süreç de gösteriyor ki terör örgütü başka ülkeler için de miadını dolduruyor.
Artık kullanışlı bir aparat olmaktan çıkıyor.
Tabii bunlar kendi kendine olmadı.
Türkiye'nin kararlı operasyonları ve bu konuda kabiliyetini çok daha fazla artırarak etki gücünü katlayan savunma sanayiindeki atılımlar meyvelerini verdi, veriyor.
Türkiye terörle mücadeleye 40 yıldan uzun süredir büyük kaynaklar harcadı, şehitler verdi.
Bundan sonraysa ülkemiz enerjisini ve kaynaklarını refah ve kalkınmaya daha etkin şekilde harcayabilecek.
Herkesin faydasına olacak.
Daha fazla huzur, istikrar ve refah gelmesi için önemli bir fırsat.
Üstelik bu tablo Türkiye'nin bölgesel güç olma kapasitesini de artıracak.
Bunu yabancı basın da dile getiriyor.
Dahası PKK'nın kendini feshetme süreci domino etkisi yaparak Ortadoğu'daki başka coğrafyalara olumlu etkilerde bulunabilir.
Irak'la yürütülen Kalkınma Yolu projesi bunlardan biri.
Yabancı basına göreyse, Türkiye'deki bu süreç örneğin Lübnan'da Hizbullah'ı da etkileyebilir ve daha barışçıl bir siyasetin önünü açabilir.
Terörsüz Türkiye süreci iç huzur için önemli bir eşiği aştı.
Bölgesel huzurun sağlanmasında ise son günlerde daha kilit bir konuma geldi.
Üstelik sadece kendi bölgemiz değil, uzak coğrafyalarda da...
Örneğin Hindistan ve Pakistan'ın nükleer savaşın eşiğine geldikten sonra ateşkes ilan etmesinde Türkiye'nin girişimlerinin katkısı oldu.
Rusya Devlet Başkanı Putin, Ukrayna ile Perşembe günü İstanbul'da görüşmeyi teklif etti.
Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenskiy "Şahsen orada olacağım" dedi.
Hatta ABD Başkanı Trump bile gelme seçeneğini değerlendiriyor.
Bu toplantı o kadar önemli.
Aynı gün Antalya'da ise NATO üyesi ülkelerin dışişleri bakanları toplanıyor.
Güneye baktığımızda ise Hamas ve ABD arasında yürüyen yeni bir diyalog süreci var.
İsrail'de Netanyahu hükümetinin bizzat ABD tarafından kenara itildiği diyalog sürecinde, Hamas yeni bir ateşkese hazır olduklarını duyurdu.
Onlar da sürece katkılarından dolayı Türkiye'ye teşekkür ettiler.
Sözün özü güzel günler geliyor gibi görünüyor.
Türkiye uluslararası alanda, bir yandan da terör sorunuyla mücadelesinden hiç taviz vermeden böyle kilit bir konuma geldi.
On yıllardır kendisine ayak bağı olan, kaynak ve zamana mal olan bu sorundan kurtulduğunda yapabileceklerini varın siz düşünün.
Yazarın diğer yazıları

Gazze'de iki gün içinde 45'ten fazla çocuk öldürüldü! UNICEF: Bu dehşet sona ermeli

Bakan Fidan ve Rus heyeti görüşmesi sona erdi! İstanbul'da barış trafiği hızlandı

44 hayırsever, 55 okul! Bakan Tekin'den teşekkür plaketi

İsrailli eski istihbarat başkanından Netanyahu'ya sert çıkış
