ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE


Adalete kurşun sıkmak

Gazze'deki sürecin ikinci aşamasına geçmenin eşiğindeyiz.

İstikrar Gücü'nün muhteviyatı ve görev tanımı ne olacak, netleştirilmeye çalışılıyor.

İsrail ise bir yandan süreci lehine çevirmek, istediği gibi saldırıları sürdürecek bahaneler bulmak iççin çabalıyor.

Anlaşılan o ki ABD Bakanı Donald Trump, Netanyahu ile pazarlık unsuru olarak İsrail Başbakanı'nı hakkındaki yargı süreçlerinden kurtarmayı vadetmiş olabilir.

İsrail içindeki gelişmeler buna işaret ediyor.

Ancak Netanyahu'nun başı sadece iç hukukla ve yolsuzluk suçlamalarıyla değil, soykırım nedeniyle uluslararası hukukla da dertte.

Malumunuz Uluslararası Adalet Divanı'nda İsrail'e karşı soykırım davası süreci yaşanıyor.

Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde ise Netanyahu ve diğer bazı İsrailli üst düzey yetkililer hakkında tutuklama kararı verildi.

İsrail masumlara bomba yağdırırken, en büyük koruyucusu ABD de adalete kurşun sıkmıştı.

Netanyahu hakkında tutuklama kararı çıkaran hakimler ve savcılara yaptırımlar uygulamıştı.

O yaptırımlar hala sürüyor.

Ve en basit konularda bile, günlük hayatlarını adeta felç etmiş durumda.

Lahey'de adalet dağıtanlar, şimdi kendi hayatlarını idame ettirmekte zorlanıyor.

ABD Başkanı'nın UCM'den 9 kişiyi aldığı kara liste, normalde otokratlar, uyuşturucu baronları ve teröristler için kullanılıyor.

Bu bile başlı başına ironik ve adalet adına üzücü.

UCM savcıları ve yargıçlarının kişisel hayatları, aile yaşantıları altüst ediliyor.

Avrupa ülkeleri de dahil pek çok ülkede finansal işlemler gerçekleştirme imkanları kısıtlanıyor.

Yaptırımların günlük hayata etkisi ise inanılmaz boyutlarda.

Örneğin Başsavcı Karim Khan'ın banka hesapları donduruldu.

ABD vizesi iptal edildi.

Hatta Microsoft, e-posta hesabını kapattı.

Ya da Kanadalı yargıç Kimberly Prost...

Listeye girdiği an kredi kartlarını kaybetti.

İşin ilginç yanı, evindeki Amazon'un sesli asistanı Alexa bile Prost'a yanıt vermeyi kesti.

Satın aldığı e-kitaplar bile tabletinden silindi.

Çocukları, eşleri, aile üyeleri bile ABD'ye seyahat edemedi.

Washington, bu adımı "ABD ve İsrail'in egemenliğini korumak" olarak savunuyor.

Ancak UCM personeli, kurumun maaş ödeyemez hale gelmesinden ve koruma altındaki tanıklara yardım edememekten korkuyor.

Tüm baskılara rağmen yargıçlar, bu yaptırımların kendilerini yıldıramayacağını savunuyor.

Umuyorum ki çektikleri cefalar boşa gitmez.

Güçlünün değil, haklının hukuku herkesçe korunur.

Adalet herkese lazım.

Bugünün zulmedenleri bile yarın ihtiyaç duyabilir.


Yazarın diğer yazıları
Çağrı Alkan
TRÇ