ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE


14 yıl

İsrail şu anda bombardımana son verse, Gazze Şeridi'nde sadece enkazı kaldırmak için ihtiyaç olan süre bu...

Tam 14 yıl.

Yalnızca enkaz kaldırmak için bir buçuk milyar dolara yakın para harcamak gerekli.

42 milyon ton enkazdan bahsediyoruz.

Mısır'ın en büyük piramidini 11 kez dolduracak kadar çok enkazdan.

Saldırılarda bir yıl doldu, üzerinden birkaç gün geçti.

Onlarca yıldır Holokost'u dünyaya sürekli hatırlatıp "soykırım mağduriyeti"ni politika hailine getiren İsrail'in, nasıl soykırımcı bir zihniyete sahip olduğunu gösteren daha pek çok ver var.

Üstelik bunlar doğrudan Birleşmiş Milletler'in verileri.

Şehit sayısı 42 bini aştı.

Bunlar sadece istatistik değil.

Her biri bir insan, bir can, bir hayat.

Kendi deyimiyle sözde "terörle mücadele" eden İsrail'in asıl niyetinin hiç de öyle olmadığının göstergesi birçok detay var.

Örneğin 42 bin şehidin 16 binden fazla kadın ve çocuk.

Bir yaşını bile göremeden İsrail bombaları altında ya da sağlık sisteminin felç olmasıyla can veren bebeklerin sayısı bile 700'den fazla.

Çünkü İsrail bir halkın kökünü kurutmak için çabalıyor bir yıldır.

70 küsür yıldır Filistin topraklarında süren işgalin de asıl amacı bu değil miydi?

163 binden fazla binayı tamamen yerle bir etti.

İçine girilemeyecek kadar ağır hasarlı binalar ve yıkılan binaların tüm bölgedeki yapılara oranı üçte ikiden fazla.

Yok edilen hastaneler, camiler, vurulan okullar da cabası.

Üstelik o okullar BM'nin denetiminde.

Aylardır bombalar altında canlarını kurtarmaya çalışan sivillere barınak oluyorlar.

Ama İsrail için fark etmiyor.

Onlar için Hamas'la mücadele bahanesiyle Filistinlilerin olduğu her yer, tüm Filistinliler hedef.

Yaklaşık 2 milyon 300 bin nüfuslu Gazze Şeridi'nde halkın tamamına yakını evlerinden oldu.

İnsanları güvenli bölge diyerek zorla göç ettirdikleri yerleri bile defalarca bombaladılar.

"Doğuya git, güneye git, batıya git..."

Nereye giderlerse gitsinler, İsrail'in bombaları onları bekliyordu.

Hala da öyle.

Ne acı ki yakında sona erecek gibi de görünmüyor.

Üstelik hala enkazlardan çıkarılamadığı bilinen binlerce kişi var.

İnsanlar sadece bombalarla mücadele etmiyor.

Altyapı harap.

Suya, gıdaya yeterli erişim yok.

Sağlık sistemi zaten felç oldu.

Açlık, susuzluk ve salgın hastalıklarla da mücadele etmek zorunda kalıyorlar.

Üstelik şiddet bununla sınırlı değil.

Bölgeye yayılıyor.

İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki katliamlarında bir yıl 7 Ekim'de doldu.

Dün, yani 8 Ekim de Hizbullah ve İsrail arasında Lübnan sınırının iki yakasından karşılıklı saldırılarla başlayan çatışmaların yıldönümüydü.

Son birkaç haftadır da karadan saldırılar var.

Başkent Beyrut'a bombardıman da iyice yoğunlaştı.

İsrail, Hizbullah'ı üst düzey yönetim kadrosunu da tamamen katletti.

Güneyde karadaki saldırılarda ciddi bir direniş görseler de duracak gibi görünmüyorlar.

Lübnan'ın güneyi ve başkent Beyrut büyük bir hızla ikinci Gazze'ye dönüyor.

Gelen haberlerse İsrail'in şiddeti daha da tırmandıracağına işaret ediyor.

Zira Beyrut'a hava bombardımanlarının yanında, denizden savaş gemileriyle saldırma planı da var.

Bunun işaretlerini katliamcı Netanyahu hükümetinin üst düzey isimleri veriyor.

Tablo karamsar...

Düzelmesinin pratikte bir tek yolu var.

ABD'nin İsrail'e "dur" demesi.

İpini çekmesi.

Ama onların da bunu yapmaya hiç niyeti yok çünkü bölgeyi İsrail eliyle dizayn ediyor.

Tabii Suriye'nin kuzeyinde PKK/YPG terör örgütünü de unutmamak lazım.

Sözün özü, bölge ülkeleri adına görünen şu ki bize bizden başkasından fayda yok.

Çünkü durmayacaklar.

Dün Gazze'ydi, bugün Lübnan...

Yarın Suriye ya da İran...

Hal böyleyken Türkiye de kendini risk altında hissetmekte son derece haklı.

O yüzden herkesin şapkasını önüne koyup birlik olmanın yollarını araması şart.

Aksi halde çok daha kötü günler kapıda olabilir.


Yazarın diğer yazıları