ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE


Demek ki doğru yoldayız

Türkiye hem bölgesel risklere karşı, hem kendi geleceğini şekillendirmek için pek çok önemli adım atıyor.
Bunlar içeride muhalif kesimden eleştiri alsa da, aslında ne kadar doğru yolda olduğumuzu anlamanın çok basit bir yolu var.
Son örnekten, Eurofighter alımından yola çıkalım.
İngiltere Başbakanı Keir Starmer Türkiye'deydi.
10 milyar dolarlık bir anlaşma imzalandı.
O anlaşma çok sayıda Eurofighter savaş uçağı alımını içeriyor.
Detaylarına birazdan değiniriz ama niye önemli olduğunu, niye doğru yolda olduğumuzu anlamanın çok basit bir yolu var.
Bundan kimin ya da kimlerin rahatsız olduğuna bakmak yeterli.
Örneğin Yunan basını...
Kathimerini, Türkiye'nin alacağı uçakların gelişmiş radarlar, güçlü elektronik harp sistemleri, yeni sensörler ve gelişmiş füzelerle donatılacağını belirtti.
Hellas Journal, "NATO müttefiki İngiltere'nin bu adımı kabul edilemez" diye yazdı.
Sanki Türkiye NATO üyesi değilmiş gibi...
Sigma, "Çığır açan anlaşma" dedi.
Parapolitika, güç dengelerinin Türkiye lehine değişeceğine vurgu yaptı.
SKAİ, "Doğu Akdeniz coğrafyasında yeni bir sayfa açılıyor" ifadesini kullandı.
Bir de İsrail basınına göz gezdirelim.
Örneğin Maariv gazetesi "Türkiye'nin güç dengesini değiştirecek muazzam anlaşma" başlığını attı.
Türkiye'nin hava kuvvetlerini modernize etmesine katkı sağlayacağını belirtti.
Yine İsrail'den The Renewal, gelişmeyi "İsrail'i endişelendiren anlaşma" diye duyurdu.
Yedioth Ahronot da "Kritik bir adım" yorumunu yaptı.
Gazeteye konuşan uzmanlar "Bu anlaşma bölgesel güç dengelerinde yeni bir sayfa açacak" dedi.
Mako, anlaşmayı "Türkiye'nin Batı'ya tehlikeli yakınlaşması" diye değerlendirdi.
Haber sitesi Kipa, "Erdoğan'ın yeni hamlesi İsrail'i endişelendirmeli" ifadesini kullandı.
Atılan adımın doğru mu yanlış mı olduğu konusunda gayet açıklayıcı veriler değil mi?
İngiltere Başbakanı, bu anlaşma için "İlişkilerimizin seyrinde belirleyici bir an" demişti.
Üretici firmalardan BAE Systems'ın İcra Kurulu Başkanı Charles Woodburn, "Türkiye'nin Tayphoon'u satın alması NATO'nun bu önemli müttefikiyle uzun süredir devam eden ilişkimizde yeni bir dönemin başlangıcını teşkil ediyor" ifadesini kullandı.
Bu gelişmenin önemini şöyle de de özetleyebiliriz.
İngiltere Eurofighter Tayphoon savaş uçaklarının ihracatına 8 yıldır ilk kez izin verdi.
İngiltere ile imzalanan anlaşma 10,7 milyar dolar değerinde.
Türkiye toplamda 44 Eurofighter alacak.
Bunlardan 20'si doğrudan İngiltere'den, üretici konsorsiyumdan alınacak.
Diğer 24'ü ise Katar ve Umman'dan temin edilecek.
Katar'dan gelecek uçaklar hemen kullanılabilir durumda.
Umman'daki uçaklarsa İngiltere tarafından modernize edildikten sonra teslim edilecek.
Böylece ihtiyaç hem daha hızlı giderilecek, hem Türk Hava Kuvvetleri envanterindeki savaş uçaklarının yaş ortalaması ciddi oranda gençleşecek.
İlk uçakların önümüzdeki yılın başlarında gelmesi bekleniyor.
Zamanla alınacak uçak sayısının artması da muhtemel.
İç tartışmalara baktığımızda fiyatı yüksek bulanlar olduğunu görüyoruz.
Ama aslında telaffuz edilen para sadece uçakları satın almak için değil.
Öncelikle Tranche 4 serisinin en üst versiyonları alınıyor.
Ayrıca ödenecek ücretin büyük kısmı silah sistemleri ve entegrasyon paketleri için.
Özetle teknolojik paketler de anlaşmaya dahil.
İçinde Meteor füzeleri de var ki, görüş ötesi hava-hava füzesi olması bakımından hem Yunanistan hem İsrail'e karşı ciddi bir avantaj demek.
Bunun yanında yedek parçalar, yedek motorlar, uçaklara özel simülatörler gibi pek çok ekipman da var.
Yani oto galericilerin deyimiyle "full+full" paket bir anlaşma yapılmış.
Hava Kuvvetleri'nin yeni uçak ihtiyacı sır değil.
F-16 Blok 70'ler ve F-35'lerin teslimatı hala beklenirken ve süreç ABD kaynaklı sürüncemede bırakılmışken, Türkiye kendi göbeğini kesmek için çoktan yola çıkmıştı.
5. nesil KAAN savaş uçağının seri üretimi ve yoğun şekilde envantere girmesi pek çok sorunu çözecek.
Türkiye'ye çok önemi bir eşik atlatacak.
Ama bu olana kadar ihtiyacın giderilmesi iççin Eurofighterlar önemliydi.
Yunan basını da durumun farkında.
Tam da bu nedenle Eurofighter alımı için "Bu satın alma KAAN operasyonel hale gelene kadar teknolojik köprü görevi görecek" diyorlar.
KAAN'ın iddiasını da asla görmezden gelmemek gerek.
Türkiye kendi beşinci nesil savaş uçağını üretmekte olan sadece birkaç ülkeden biri.
Türkiye'ye Eurofighter satan İngiltere Başbakanı Starmer da bunun farkında.
Türkiye ziyaretinde KAAN'ın üretildiği tesisi gezmesi de boşuna değildi.
Her şey başlarken "Kalorifer peteği" diyenlere duyurulur.
Bu gelişmeler hakkında yabancı basında yapılan yorumlardan birinde de şöyle deniliyor...
"Ankara, bağımsız ama batılı müttefikleri için vazgeçilmez olduğunu kanıtlayarak, Avrupa'nın desteğiyle bölgesel bir güç olarak konumunu sağlamlaştırmaya çalışıyor."
Bu da bizi bu haftanın bir diğer önemli ziyaretine, Almanya Başbakanı Friedrich Merz'e getiriyor.
Almanya da Eurofighter'ın üretici ortaklarından biri.
Türkiye'ye satış konusunda asıl onların ayak sürüdüğü sır değildi.
Berlin'in de razı olmasıyla bu anlaşma yapılabildi.
Ve Alman Başbakan, Perşembe günü Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kabul edilecek.
Masada göçten bölgesel krizlere kadar pek çok önemli konu var.
Ama en önemli konulardan biri de muhtemelen Avrupa'nın güvenliği olacak.
Merz gelmeden Alman hükümetinden Türkiye'ye gelen olumlu mesajlar elbette boşuna değil.
Hükümet sözcüsü "Türkiye yalnızca güvenlik değil, birçok siyasi konuda önemli bir muhatap" diyor.
Ama biliyoruz ki son dönemde hem Almanya, hem Avrupa Birliği için birinci öncelik güvenlik.
Yani Rusya'ya karşı, ABD şemsiyesinin yanında kendi ayakları üzerinde de durabilmek.
SAFE adı verilen 150 milyar Euro'luk yatırım programı da tam olarak bunun için.
AB, kendi güvenlik mimarisini kurabilmek ve altyapısını oluşturabilmek için devasa alımlar ve yatırımlara muhtaç.
Üretim kasları ise bunları kendi başlarına karşılayabilecek durumda değil.
İşte bu nedenle, İngiltere ve Türkiye gibi, AB'nin yanı başında bulunan ve güçlü savunma sanayilerine sahip ülkelere ihtiyaçları var.
Burada Yunanistan'ın Türkiye'nin programa katılımına taş koyması ise birlik içinde başka bir önemli sorun.
Ve Brüksel'de, Yunanistan sorununun aşılmasının Almanya'ya ihale edildiğini biliyoruz.
Bu ya ikna yoluyla ya da mevzuata dokunuşlarla olacak.
Örneğin oy birliği yerine oy çokluğu gibi girişimler masada ve Atina bunlara epey kızgın.
Lakin görünen şu ki, AB kendi güvenliğini Yunanistan'ın kör Türkiye nefretine teslim etmeye niyetli değil.
Hal böyle olunca da Merz'in Perşembe günü Erdoğan ile yapacağı görüşmenin "bazı durumlara" belirleyici etkisi olma potansiyeli var.
Zira Avrupa ülkeleri, NATO'nun en büyük ikinci ordusuna sahip olan ve SİHA'larla öne çıkan Türkiye'yi, doğu kanadının güvenliği açısından kritik bir ortak olarak görüyor.
Hem Ortadoğu'da, hem Avrupa'da ve Doğu Akdeniz'de şartların Türkiye lehine nasıl da olgunlaşmakta olduğunu görüyorsunuz değil mi?
Bunların arkasında siyasi ve diplomatik güç var.
Siyasi ve diplomatik gücün arkasında, sahadaki askeri güç ve etkili savunma sanayisi yatıyor.
Onun da arkasında ise güçlü siyasi irade bulunuyor.
Ve bu sayede 100 yıllık bir önemli hayal daha gerçek oldu.
Türk ordusunun "çelik süvarisi" Altay tankları da envantere girdi.
Yerli ana muharebe tanklarımız, bu kilit alanda da Türkiye'yi pek çok bağımlılıktan kurtaracak.
5 yılda toplam 250 Altay tankı teslim edilecek.
Sonra devamı gelecek.
Türkiye ikinci yüzyılına çok daha emin adımlarla yürüyecek.
Cumhuriyet Bayramı'mız kutlu olsun!
Hep birlikte daha da güzel yarınlara...


Yazarın diğer yazıları
Çağrı Alkan
TRÇ
Çağrı Alkan
Utanıyorum