ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE


Onların da Kadınlar Günü'ydü
Dün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'ydü.
Geçmişi acı olaylara dayanan bu önemli gün dünyanın pek çok yerinde hem anıldı, hem kutlandı.
Kimi de sokaklara çıktı, kadınlar için daha iyi şartlar istedi.
Ancak bir yer var ki, oradaki kadınlar için bugün bir başkaydı.
Onlar şöyle diyor...
"Herkes Ramazan'a süslerle hazırlanırken, Gazze'nin kadınları kanlarla süsleniyor."

İsrail'in katliamlarında 5 ay geride kaldı.
Toplam şehit sayısı 30 bini geçeli çok oldu.
Yaklaşık üçte biri, yani 9 biden fazlası kadın.
23 binden fazlası yaralı.
2 bin 100'ü kayıp.
Muhtemelen enkaz altında can verdiler ve bulunamadılar.
Üstelik bunlar sadece resmi veriler.
Yarım milyondan fazla kadın canını kurtarmak için evini terk etmek zorunda kaldı.
Belki on binlercesi evladının cenazesi kollarında feryat etti.
Bir yandan da hem kendileri hem çocukları için salgın hastalıklarla mücadele etmek zorundalar.

Gazzeli kadınlar savaşın yükünü omuzlarında taşıyor.
Kimi başlarına yağan bombalar altında çocuklarını doyurmaya çalışıyor.
Kendileri yemeyip dayanabildikleri kadar dayanarak, yemeği çocuklarına saklayıp fedakârlık yapıyorlar.
Kimi saldırılar altında doğum yapıyor.
Mahremiyetten ve güvenden yoksunlar.
Ama dayanıyorlar.

Şimdi size birkaç sayı vereceğim.
Gazze'nin ve Gazzeli kadınların yaşadıkları büyük dramı daha iyi anlatacağını umuyorum.
Gazze Şeridi'nin nüfusu 2 milyon 300 bin civarında.
Yüzde 49'u kadınlardan oluşuyor.
Yani yaklaşık 1 milyon 130 bin kadar...
Gazze'de İsrail bombardımanları nedeniyle günde 63 kadın ölüyor.
Bunların 37'si anne...
Sadece bu da değil.
Ne acı ki İsrail tarafından gözaltına alınıp ya da alıkonulup çeşitli işkenceler de görüyorlar.
Hatta en az 65 kadının cinsel istismara maruz bırakıldığı da biliniyor.

Gazze Şeridi'nde şu anda yaklaşık 52 bin hamile kadın var.
Sadece Nisan ayında 5 bin 500 doğum bekleniyor.
Bu veri BM Dünya Sağlık Örgütü'nden.
Her gün yaklaşık 180 kadın doğum yapıyor.
Doğru düzgün çalışan hastane yok.
İlaç yok.
Tıbbi malzeme yetersiz.
Bebeklerini çoğunlukla molozlar arasında, derme çatma çadırlarda veya otomobillerde dünyaya getirmek zorunda kalıyorlar.
İsrail'in katliamları insanlara psikolojik zararlar da veriyor.
Aşırı stres nedeniyle erken doğumlarda da büyük bir artış var.
Kimi zaman acil sezaryen gerekiyor.
Ama Gazzeli kadınlar sezaryene çoğunlukla ağrı kesici ve anestezi olmadan girmek zorunda.
Çünkü gerekli malzemeler yok.
Bunu Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi söylüyor.

Hamilelik özellikle son dönemleri ve doğum sonrası düzen ve huzurlu bir ortam ister.
Onlarsa hem hamileyken, hem doğumdan sonra daha birkaç günlük bebekleriyle sık sık yer değiştirmek zorundalar.

Ama her şeye rağmen ayaktalar.
Öyle olmak zorundalar.
Kendileri için, hala hayatta olan çocukları için, aileleri için, ülkeleri için...
Tek istekleriyse bu kâbus gibi günlerin bir an önce bitmesi.
Bugünler elbette geride kalacak.
İsrail'in katliamları son bulacak.
Çok geçmeden dünyanın önemli kısmı muhtemelen onların özverilerini unutacak.
Ama unutmayanlar da olacak.
İsrail'in soykırım savaşına karşı en büyük mücadeleyi verenlerden biri olarak hafızalara kazınacaklar.
Unutmadan şunu da ekleyeyim.
Gazzeli kadınlar bu dramı yaşarken, Türkiye ve dünyada acaba kaç kadın hakları derneği aylar boyunca onları gündeme getirdi ve dayanışma gösterdi?
Yapanlara selam ile...

Yazarın diğer yazıları