Lazkiye'de neler oluyor?
Suriye'nin sahil kenti Lazkiye..
Esad rejiminin kalesiydi.
Birinci yıldönümü yaklaşan devrimin ardından, ilkbaharda burada bir silahlı isyan hareketi başlatılmak istendi.
Şara hükümeti doğru adımlarla bu girişimi bastırdı.
Lazkiye kenti ve kırsalı son günlerde yeniden gündemde.
Bu kez Nusayrilerin protestolarıyla...
Benzer eylemler Hama'da da vardı.
İddiaya göre Nusayrilerin sokaklara dökülme sebebi, Şara hükümetinin ayrımcı politikaları.
Şam yönetimi bunları reddediyor.
Herkesin Suriyeli kimliğinde birleştiği bir ulus inşa etmeye çalıştıklarını söylüyorlar.
Bu yönde önemli adımlar atılıyor.
Bu süreçte zaman zaman farklı etnik grupların birbirini hedef aldığı bazı saldırılarla provokasyonlar da oldu.
Ancak Suriye hükümeti bunları önlemek için gerekirse güç kullanmaktan çekinmiyor.
Olan biteni daha net anlayabilmek için Suriye'nin genelindeki duruma bakmakta fayda var.
Devrimin ardından İsrail, güneydeki işgalini genişletti.
Ayrıca Suriye'de sürekli istikrarsızlık için adımlar attı.
Öncelikle güneydeki Dürzileri ayaklandırdı.
Zaman zaman ciddi gerilimler yaşandı.
O bölgede tansiyon şimdilik düşmüş olsa da, İsrail ile güvenlik anlaşmasına yönelik müzakerelerde sonuca ulaşılabilmiş değil.
Bu da Dürzilere yönelik provokasyon kaynaklı tehlikenin hala bir risk olarak durduğunu gösteriyor.
Dürziler içindeki bazı gruplar Suriye'den koparak İsrail'e bağlanmak istemişti.
ABD, İsrail'in Dürzilere müdahalesini dizginleyerek tansiyonu düşürdü.
Netanyahu, PKK/YPG terör örgütün ve belkemiğini oluşturduğu SDG'ye de destek mesajları göndermişti.
Yani İsrail'in Suriye'de istikrarsızlık için kullandığı bir diğer aparat da onlar.
SDG'nin devlet sistemine entegrasyonu için 10 Mart'ta imzalanan mutabakatın akıbeti ne olacak, merak konusu.
Aslında ciddi ilerlemeler sağlansa da örgütün hala yerine getirmediği taahhütler ve aksi yönde talepler var.
Özellikle federalizm talebi ve silahlı unsurların ordu içinde tek parça halinde yer alması gibi.
Bunlar Şam'ın kabul etmediği kırmızı çizgiler.
Suriye hükümeti, SDG'ye pek çok alanda açılım yaptıklarını söylüyor.
"Esad rejimi bunların beşte birini önerseydi kabul edelerdi" diyor.
Haksız da sayılmaz.
Meselenin çözümü yine ABD'de görünüyor.
ABD hem Şara hükümetinin istikrarını ve Suriye'yi yeniden ayağa kaldırmasını, hem SDG'nin devlet sistemine entegrasyonuna dair sorunların çözülmesini istiyor.
Ancak İsrail'in sürece müdahale etme girişimleri, bir başka risk faktörü.
Burada da şimdilik ABD'nin İsrail'i baskıladığı bir tablo ile karşı karşıyayız.
Nusayriler işte böyle bir ortamda sokaklara döküldü.
Ve ilginçtir ki gösterilerde yine federalizm talepleri dile getirildi.
Federalizm mevcut şartlarda Suriye'nin geleceği için çok ciddi riskler barındırıyor.
Ve farklı gruplardan sürekli bu talebin dile getirilmesi, şu soruyu doğuruyor.
Suriye'nin güçlü ve üniter bir devlet olarak ayağa kalmasını kim istemez?
Geçmişte yaşananlara bakınca, bu sorunun cevabı da doğrudan İsrail'e işaret ediyor.
Tam da bu sebeple, Lazkiye'de yaşanan son olaylarda da İsrail'in parmağı olabileceği yönünde ciddi şüpheler var.
İsrail, bir bölgede sıkıştığı zaman başka bölgelerde hamleler yaparak kendine alan açmasıyla biliniyor.
Bunu son dönemde Gazze'deki sürecin ilerlemesiyle, Batı Şeria ve Lübnan'a saldırıları artırması arasındaki ilişkilerde görmek mümkün.
Suriye içinde ise, Dürziler ve SDG konusunda, Türkiye dahil birçok ülkenin baskısı sonucunda ABD eliyle dizginlenen İsrail'in, Nusayri kartını açmış olması muhtemel.
Zira eylemlerde, Nusayrilerin Dürzilere destek verdiği ve İsrail'den destek istediğine dair görseller de var.
Esad rejiminin kalesiydi.
Birinci yıldönümü yaklaşan devrimin ardından, ilkbaharda burada bir silahlı isyan hareketi başlatılmak istendi.
Şara hükümeti doğru adımlarla bu girişimi bastırdı.
Lazkiye kenti ve kırsalı son günlerde yeniden gündemde.
Bu kez Nusayrilerin protestolarıyla...
Benzer eylemler Hama'da da vardı.
İddiaya göre Nusayrilerin sokaklara dökülme sebebi, Şara hükümetinin ayrımcı politikaları.
Şam yönetimi bunları reddediyor.
Herkesin Suriyeli kimliğinde birleştiği bir ulus inşa etmeye çalıştıklarını söylüyorlar.
Bu yönde önemli adımlar atılıyor.
Bu süreçte zaman zaman farklı etnik grupların birbirini hedef aldığı bazı saldırılarla provokasyonlar da oldu.
Ancak Suriye hükümeti bunları önlemek için gerekirse güç kullanmaktan çekinmiyor.
Olan biteni daha net anlayabilmek için Suriye'nin genelindeki duruma bakmakta fayda var.
Devrimin ardından İsrail, güneydeki işgalini genişletti.
Ayrıca Suriye'de sürekli istikrarsızlık için adımlar attı.
Öncelikle güneydeki Dürzileri ayaklandırdı.
Zaman zaman ciddi gerilimler yaşandı.
O bölgede tansiyon şimdilik düşmüş olsa da, İsrail ile güvenlik anlaşmasına yönelik müzakerelerde sonuca ulaşılabilmiş değil.
Bu da Dürzilere yönelik provokasyon kaynaklı tehlikenin hala bir risk olarak durduğunu gösteriyor.
Dürziler içindeki bazı gruplar Suriye'den koparak İsrail'e bağlanmak istemişti.
ABD, İsrail'in Dürzilere müdahalesini dizginleyerek tansiyonu düşürdü.
Netanyahu, PKK/YPG terör örgütün ve belkemiğini oluşturduğu SDG'ye de destek mesajları göndermişti.
Yani İsrail'in Suriye'de istikrarsızlık için kullandığı bir diğer aparat da onlar.
SDG'nin devlet sistemine entegrasyonu için 10 Mart'ta imzalanan mutabakatın akıbeti ne olacak, merak konusu.
Aslında ciddi ilerlemeler sağlansa da örgütün hala yerine getirmediği taahhütler ve aksi yönde talepler var.
Özellikle federalizm talebi ve silahlı unsurların ordu içinde tek parça halinde yer alması gibi.
Bunlar Şam'ın kabul etmediği kırmızı çizgiler.
Suriye hükümeti, SDG'ye pek çok alanda açılım yaptıklarını söylüyor.
"Esad rejimi bunların beşte birini önerseydi kabul edelerdi" diyor.
Haksız da sayılmaz.
Meselenin çözümü yine ABD'de görünüyor.
ABD hem Şara hükümetinin istikrarını ve Suriye'yi yeniden ayağa kaldırmasını, hem SDG'nin devlet sistemine entegrasyonuna dair sorunların çözülmesini istiyor.
Ancak İsrail'in sürece müdahale etme girişimleri, bir başka risk faktörü.
Burada da şimdilik ABD'nin İsrail'i baskıladığı bir tablo ile karşı karşıyayız.
Nusayriler işte böyle bir ortamda sokaklara döküldü.
Ve ilginçtir ki gösterilerde yine federalizm talepleri dile getirildi.
Federalizm mevcut şartlarda Suriye'nin geleceği için çok ciddi riskler barındırıyor.
Ve farklı gruplardan sürekli bu talebin dile getirilmesi, şu soruyu doğuruyor.
Suriye'nin güçlü ve üniter bir devlet olarak ayağa kalmasını kim istemez?
Geçmişte yaşananlara bakınca, bu sorunun cevabı da doğrudan İsrail'e işaret ediyor.
Tam da bu sebeple, Lazkiye'de yaşanan son olaylarda da İsrail'in parmağı olabileceği yönünde ciddi şüpheler var.
İsrail, bir bölgede sıkıştığı zaman başka bölgelerde hamleler yaparak kendine alan açmasıyla biliniyor.
Bunu son dönemde Gazze'deki sürecin ilerlemesiyle, Batı Şeria ve Lübnan'a saldırıları artırması arasındaki ilişkilerde görmek mümkün.
Suriye içinde ise, Dürziler ve SDG konusunda, Türkiye dahil birçok ülkenin baskısı sonucunda ABD eliyle dizginlenen İsrail'in, Nusayri kartını açmış olması muhtemel.
Zira eylemlerde, Nusayrilerin Dürzilere destek verdiği ve İsrail'den destek istediğine dair görseller de var.
Yazarın diğer yazıları
Muğla'da zehirlenme faciası! Genç kızın evinde siyanür tespit edildi
Merkez Bankası'ndan zorunlu karşılıklarda sadeleşme adımı
Beyaz Saray'dan Trump'ın sağlık durumuna ilişkin açıklama
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz'dan iç cepheyi güçlendirme çağrısı... ''Boş yere yapılmış bir vurgu değildir''