O günlere dönülür mü?
Rusya-Ukrayna savaşı ile gündeme gelmiş, bir süredir kendini unutturmuştu.
Dünyanın yeni bir nükleer savaşa hiç olmadığı kadar yaklaştığı yönündeki söylemler tekrar dillerde.
Batılı ülkeler bundan Rusya'yı sorumlu tutuyordu ama bu kez ABD Başkanı Trump kaynaklı bir tartışma var.
Trump Asya ziyaretini tamamladı.
Ülkesine dönüşte, nükleer silah testlerini yeniden başlatacaklarını duyurdu.
"Herkes nükleer silah testi yapıyor. Bizim herkesten daha fazla nükleer silahımız var ama test yapmıyoruz. Diğerleri test yaparken bizim de yapmamızı uygun gördüm" dedi.
Savunması böyle.
Aslında sözlerinde iki önemli yanlış var.
Birincisi, resmi verilere göre en çok nükleer başlık sahibi olan ülke ABD değil, Rusya.
ABD ikinci sırada geliyor.
İkincisi, herkes nükleer silah testi yapmıyor.
Hatta son yıllarda hiç kimse yapmıyor.
Rusya en son 1990'da Sovyeler Birliği iken, Çin de 1996'da nükleer test yaptı.
1996'da Nükleer Denemelerin Kapsamlı Yasaklanması Anlaşması imzalandı.
Ondan sonra, Trump'ın rakip olarak gösterdiği büyük güçler nükleer silah testleri yapmayı bıraktı.
Sadece Hindistan ve Pakistan, 1998'de karşılıklı olarak ikişer test gerçekleştirdi.
2016'da da Kuzey Kore'nin bir dizi test yaptığı biliniyor.
Başka da olmadı.
ABD 1992'den beri nükleer silah testi yapmadı.
Trump'ın talimatı, 33 yıl sonra yeniden başlanması yönünde.
Evet, Rusya nükleer savaş ihtimalini gündeme getirdi.
Evet, Çin nükleer cephaneliğini genişletiyor.
ABD Başkanı, Çin'in aradaki farkı 5 yılda kapatabileceği düşüncesinde.
Ancak günümüzde nükleer silah testleri yok.
Trump'ın açıklamasının ardında ise, Rusya'nın geçen hafta birkaç gün arayla açıkladığı iki test var.
Biri 15 saat boyunca havada kalabilen Burevesnik seyir füzesi.
Diğeri de denizaltıdan atılan son teknoloji ürünü Poseidon torpidosu.
Bunlar nükleer test olarak algılandı ama olayın aslı öyle değildi.
Her ikisi de nükleer enerjiyle çalışan sistemlerdi.
Yani nükleer başlık taşımıyorlardı.
Güç kaynakları nükleerdi.
Aslında her ikisi de nükleer başlık taşıma kapasitesine sahip olsa da o testler nükleer bomba denemeleri değildi.
Trump'ın kast ettiği test amacıyla nükleer bomba patlatmak mı yoksa nükleer başlık taşıma kapasitesine sahip füzeleri test etmek mi henüz net olarak bilinmiyor.
Ancak ABD Mimuteman III gibi kıtalararası balistik füzeleri zaman zaman deniyor.
Ve bunlar nükleer başlık taşıma kapasitesine sahip.
O nedenle tahminler gerçekten de nükleer bomba patlatmayı düşündüğü yönünde.
Dahası ABD Başkanı testlere derhal başlanmasını istiyor.
Lakin o da teknik olarak pek mümkün değil.
Çünkü uzmanlara göre 36 aylık bir hazırlık süreci gerekli.
Bu da bir sonraki başkanlık seçiminin sadece bir hafta öncesi demek.
Hayli hassas bir zaman dilimi.
Yine de Başkan Yardımcısı JD Vance, Trump'ın kararını destekliyor.
Ama bir yandan da nükleer silahsızlanma konusundaki çabaların süreceğini söylüyor.
Test amaçlı nükleer bomba patlatırken, nükleer silahsızlanmaya nasıl katkıda bulunabilecekler, doğrusu merak ediyorum.
Rusya, ABD ve Çin, nükleer silah konusunda en göz önünde olan ülkeler.
Bunların dışında İngiltere, Fransa, Pakistan ve Hindistan'da da var.
Kuzey Kore hiçbir zaman kabul etmese de 30 kadar nükleer başlığa sahip olduğu, genel olarak kabul görmüş durumda.
Bir de İsrail var.
Kabul de etmiyorlar, reddetmiyorlar da.
Yani belirsizlik politikası yürütüyorlar.
Ancak onların da nükleer silaha sahip olduğu, dünyaca kabul görmüş bir gerçek.
Üstelik bu ülkelerin hemen hepsi birbirleriyle ya da başkalarıyla ciddi krizler içinde.
Tam da böyle bir dönemde, ABD'nin nükleer silah denemesi tehlikeyi iyice artırabilir.
Çünkü yukarıda bahsettiğimiz anlaşmayla ilgili önemli bir detay da var.
Onu da kenara koymak lazım.
ABD aradan geçen zamanda hiç nükleer silah testi yapmasa da aslında o anlaşmayı hiçbir zaman resmen yürürlüğe koymadı.
Rusya ise ABD'nin tutumu nedeniyle 2023'te anlaşmadan çekildi.
Haliyle Trump'ın bu tutumuna Rusya, Çin ve İran'dan tepkiler var.
Diğerleriyse şimdilik sessiz.
Bu yarış dünyayı yeniden o kötü günlere döndürebilir.
O silahlar savaşlarda kullanılmasa bile pek çok başka insan ve çevre felaketine yol açabilir.
Bugüne kadar 2000'den fazla nükleer bomba testi yapıldı.
Test alanları hala radyoaktif olarak kirli.
Birçok bölge sakini hasta.
Bunun en acı örneklerini Güney Pasifik'teki denizaşırı Fransız topraklarında gördük.
Japonya'ya 2. Dünya Savaşı sırasında atılan bombaların hala süren etkilerini saymıyorum bile.
Üstelik günümüzdeki nükleer silah teknolojisi o zamankilerden çok daha ileri ve yıkıcı.
Nükleer silahlar uzun zaman boyunca "Soğuk savaşın hayaletleri" diye anıldı.
Eğer deneme yarışları yeniden başlarsa en iyi ihtimal soğuk savaşa dönmek olacaktır.
Diğeri ise daha da kötü.
New START Anlaşması 2026'da sona erecek.
Bu anlaşma ABD ve Rusya'nın stratejik nükleer füze fırlatıcılarının sayısının yarıya inmesini öngörüyor.
Ve Soğuk Savaş döneminden bugüne gelen son bağlayıcı nükleer silah anlaşması.
Eğer bu anlaşma da yenilenmez ve rekabet iyice kızışırsa durum daha da vahim hale gelebilir.
Tarafların yeni bir küresel nükleer silahlanma yarışına girmesi pek çok dengeyi bozabilir.
Askeri anlamda yeni bir nükleer çağın başlaması, caydırıcılığın ötesine geçmek demek.
Bu risk doğduğunda nükleere mesafeli duran diğer pek çok ülke de kendi güvenliklerini sağlamak adına bu teknolojiye erişmek için mücadeleye girişecektir.
Sivil amaçlarla insanlığa pek çok alanda hizmet edebilen ve bundan sonra da edebilecek olan nükleer teknoloji, olası bir savaşın ana denklemi haline gelince, doğabilecek sonuçları zikretmek bile istemiyorum.
Dünyanın yeni bir nükleer savaşa hiç olmadığı kadar yaklaştığı yönündeki söylemler tekrar dillerde.
Batılı ülkeler bundan Rusya'yı sorumlu tutuyordu ama bu kez ABD Başkanı Trump kaynaklı bir tartışma var.
Trump Asya ziyaretini tamamladı.
Ülkesine dönüşte, nükleer silah testlerini yeniden başlatacaklarını duyurdu.
"Herkes nükleer silah testi yapıyor. Bizim herkesten daha fazla nükleer silahımız var ama test yapmıyoruz. Diğerleri test yaparken bizim de yapmamızı uygun gördüm" dedi.
Savunması böyle.
Aslında sözlerinde iki önemli yanlış var.
Birincisi, resmi verilere göre en çok nükleer başlık sahibi olan ülke ABD değil, Rusya.
ABD ikinci sırada geliyor.
İkincisi, herkes nükleer silah testi yapmıyor.
Hatta son yıllarda hiç kimse yapmıyor.
Rusya en son 1990'da Sovyeler Birliği iken, Çin de 1996'da nükleer test yaptı.
1996'da Nükleer Denemelerin Kapsamlı Yasaklanması Anlaşması imzalandı.
Ondan sonra, Trump'ın rakip olarak gösterdiği büyük güçler nükleer silah testleri yapmayı bıraktı.
Sadece Hindistan ve Pakistan, 1998'de karşılıklı olarak ikişer test gerçekleştirdi.
2016'da da Kuzey Kore'nin bir dizi test yaptığı biliniyor.
Başka da olmadı.
ABD 1992'den beri nükleer silah testi yapmadı.
Trump'ın talimatı, 33 yıl sonra yeniden başlanması yönünde.
Evet, Rusya nükleer savaş ihtimalini gündeme getirdi.
Evet, Çin nükleer cephaneliğini genişletiyor.
ABD Başkanı, Çin'in aradaki farkı 5 yılda kapatabileceği düşüncesinde.
Ancak günümüzde nükleer silah testleri yok.
Trump'ın açıklamasının ardında ise, Rusya'nın geçen hafta birkaç gün arayla açıkladığı iki test var.
Biri 15 saat boyunca havada kalabilen Burevesnik seyir füzesi.
Diğeri de denizaltıdan atılan son teknoloji ürünü Poseidon torpidosu.
Bunlar nükleer test olarak algılandı ama olayın aslı öyle değildi.
Her ikisi de nükleer enerjiyle çalışan sistemlerdi.
Yani nükleer başlık taşımıyorlardı.
Güç kaynakları nükleerdi.
Aslında her ikisi de nükleer başlık taşıma kapasitesine sahip olsa da o testler nükleer bomba denemeleri değildi.
Trump'ın kast ettiği test amacıyla nükleer bomba patlatmak mı yoksa nükleer başlık taşıma kapasitesine sahip füzeleri test etmek mi henüz net olarak bilinmiyor.
Ancak ABD Mimuteman III gibi kıtalararası balistik füzeleri zaman zaman deniyor.
Ve bunlar nükleer başlık taşıma kapasitesine sahip.
O nedenle tahminler gerçekten de nükleer bomba patlatmayı düşündüğü yönünde.
Dahası ABD Başkanı testlere derhal başlanmasını istiyor.
Lakin o da teknik olarak pek mümkün değil.
Çünkü uzmanlara göre 36 aylık bir hazırlık süreci gerekli.
Bu da bir sonraki başkanlık seçiminin sadece bir hafta öncesi demek.
Hayli hassas bir zaman dilimi.
Yine de Başkan Yardımcısı JD Vance, Trump'ın kararını destekliyor.
Ama bir yandan da nükleer silahsızlanma konusundaki çabaların süreceğini söylüyor.
Test amaçlı nükleer bomba patlatırken, nükleer silahsızlanmaya nasıl katkıda bulunabilecekler, doğrusu merak ediyorum.
Rusya, ABD ve Çin, nükleer silah konusunda en göz önünde olan ülkeler.
Bunların dışında İngiltere, Fransa, Pakistan ve Hindistan'da da var.
Kuzey Kore hiçbir zaman kabul etmese de 30 kadar nükleer başlığa sahip olduğu, genel olarak kabul görmüş durumda.
Bir de İsrail var.
Kabul de etmiyorlar, reddetmiyorlar da.
Yani belirsizlik politikası yürütüyorlar.
Ancak onların da nükleer silaha sahip olduğu, dünyaca kabul görmüş bir gerçek.
Üstelik bu ülkelerin hemen hepsi birbirleriyle ya da başkalarıyla ciddi krizler içinde.
Tam da böyle bir dönemde, ABD'nin nükleer silah denemesi tehlikeyi iyice artırabilir.
Çünkü yukarıda bahsettiğimiz anlaşmayla ilgili önemli bir detay da var.
Onu da kenara koymak lazım.
ABD aradan geçen zamanda hiç nükleer silah testi yapmasa da aslında o anlaşmayı hiçbir zaman resmen yürürlüğe koymadı.
Rusya ise ABD'nin tutumu nedeniyle 2023'te anlaşmadan çekildi.
Haliyle Trump'ın bu tutumuna Rusya, Çin ve İran'dan tepkiler var.
Diğerleriyse şimdilik sessiz.
Bu yarış dünyayı yeniden o kötü günlere döndürebilir.
O silahlar savaşlarda kullanılmasa bile pek çok başka insan ve çevre felaketine yol açabilir.
Bugüne kadar 2000'den fazla nükleer bomba testi yapıldı.
Test alanları hala radyoaktif olarak kirli.
Birçok bölge sakini hasta.
Bunun en acı örneklerini Güney Pasifik'teki denizaşırı Fransız topraklarında gördük.
Japonya'ya 2. Dünya Savaşı sırasında atılan bombaların hala süren etkilerini saymıyorum bile.
Üstelik günümüzdeki nükleer silah teknolojisi o zamankilerden çok daha ileri ve yıkıcı.
Nükleer silahlar uzun zaman boyunca "Soğuk savaşın hayaletleri" diye anıldı.
Eğer deneme yarışları yeniden başlarsa en iyi ihtimal soğuk savaşa dönmek olacaktır.
Diğeri ise daha da kötü.
New START Anlaşması 2026'da sona erecek.
Bu anlaşma ABD ve Rusya'nın stratejik nükleer füze fırlatıcılarının sayısının yarıya inmesini öngörüyor.
Ve Soğuk Savaş döneminden bugüne gelen son bağlayıcı nükleer silah anlaşması.
Eğer bu anlaşma da yenilenmez ve rekabet iyice kızışırsa durum daha da vahim hale gelebilir.
Tarafların yeni bir küresel nükleer silahlanma yarışına girmesi pek çok dengeyi bozabilir.
Askeri anlamda yeni bir nükleer çağın başlaması, caydırıcılığın ötesine geçmek demek.
Bu risk doğduğunda nükleere mesafeli duran diğer pek çok ülke de kendi güvenliklerini sağlamak adına bu teknolojiye erişmek için mücadeleye girişecektir.
Sivil amaçlarla insanlığa pek çok alanda hizmet edebilen ve bundan sonra da edebilecek olan nükleer teknoloji, olası bir savaşın ana denklemi haline gelince, doğabilecek sonuçları zikretmek bile istemiyorum.
Yazarın diğer yazıları
38 trilyon doları aşarak rekor tazeledi! ABD'nin kamu borcu Avrupa Birliği'nin tüm üretiminin iki katı
Trump, tehdit savurdu! Hristiyanların öldürülmesine izin verirseniz saldırırız
Türkiye Spor Turizminde Vites Yükseltiyor: “Küresel Vizyon, Yerli Hamle”
Meteorolojinin yeni hafta tahminleri belli oldu! Sağanak bekleniyor