Yine mi virüs?
Salgın hastalıklar, insanlık tarihinin en yıkıcı ve etkili olaylarından biridir. Tarihin akışını değiştiren bu hastalıklar, toplumların sosyal, ekonomik ve politik yapılarında derin izler bırakmıştır. Şimdi sizinle dünyada ve Türkiye'de salgın hastalıkların tarihine kısa bir yolculuk yapacağız.
Orta Çağ'ın en büyük felaketlerinden biri olan Kara Veba, Avrupa nüfusunun yaklaşık üçte birini öldürdü. Hastalık, Asya'dan başlayarak Avrupa'ya yayıldı ve karantina uygulamalarının doğmasına neden oldu.Ardından kolera salgınları, 19. yüzyıl boyunca dünyanın çeşitli bölgelerini etkiledi. İlk salgın Hindistan'dan yayılmış, ardından Avrupa ve Amerika kıtalarını sarmıştır. Hastalığın tek iyi yanı modern su arıtma sistemlerinin gelişmesine katkıda bulunmuştur. 1. Dünya Savaşı'nın hemen ardından başlayan İspanyol Gribi, dünya genelinde 50 milyondan fazla insanın ölümüne neden oldu. Bu salgın, modern tıbbın salgınlarla başa çıkma yöntemlerinin gelişmesine büyük bir etki yaptı.
2019 yılında Çin'in Wuhan kentinde ortaya çıkan COVID-19, kısa sürede küresel bir pandemiye dönüştü. Dünya genelinde milyarlarca insanın hayatını etkileyen bu salgın, sağlık sistemleri üzerinde büyük bir baskı oluşturdu ve ekonomik, sosyal, politik alanlarda kalıcı değişikliklere yol açtı.
Durum dünyada böyleyken şimdi bizim tarihimizde neler yaşanmış göz atalım.
Osmanlı İmparatorluğu'nda da çeşitli salgınlar görülmüştür. Özellikle kolera, veba ve çiçek hastalıkları imparatorluk topraklarında büyük yıkımlara neden olmuştur. II. Mahmut dönemin başlatılan reformlar kapsamında, bu tür hastalıklarla mücadele etmek için sağlık hizmetlerinde modernleşme girişimleri olmuştur. Cumhuriyet'in ilk yıllarında da salgın hastalıklarla mücadele önemli bir yere sahiptir. Verem, sıtma ve trahom gibi hastalıklar, özellikle kırsal bölgelerde yaygındı. 1940'larda başlatılan halk sağlığı kampanyaları ve sağlık ocağı sisteminin kurulması, bu hastalıkların kontrol altına alınmasına yardımcı oldu.2005 yılında ortaya çıkan kuş gribi, Türkiye'de büyük bir paniğe yol açtı. Bu salgın, Türkiye'nin hayvancılık sektörünü etkilerken aynı zamanda halk sağlığı üzerinde de ciddi bir tehdit oluşturdu. COVID-19 Türkiye'de de dünya genelinde olduğu gibi büyük bir etki yarattı. Dünya genelinde sıkı tedbirler alındı. Salgın, sağlık sistemini zorlamanın yanı sıra, ekonomik ve sosyal hayatı da derinden etkiledi.
Geçmişte yaşanan salgın hastalıklar, toplumların dayanıklılığını test etmiş ve sağlık sistemlerinin gelişmesine öncülük etmiştir. Her salgın, bilim ve teknolojiye olan ihtiyacı daha da artırmış, halk sağlığının önemini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Günümüzde, COVID-19'un etkileri hala devam ederken, gelecekte olası salgınlara karşı daha hazırlıklı olabilmek için küresel işbirliği ve yenilikçi sağlık çözümleri hayati önem taşımaktadır.
2024 yılı itibariyle, Türkiye'de COVID-19'un etkileri büyük ölçüde azalmış durumdadır. Ancak bu salgın, ülkenin halk sağlığı ve salgın yönetimi politikalarını yeniden gözden geçirmesine yol açtı. Salgın hastalıklar konusunda daha güçlü bir sağlık altyapısı ve koordinasyon mekanizmaları oluşturulması, gelecekte olası yeni salgınlara karşı Türkiye'nin daha hazırlıklı olmasını sağlayacaktır.
Ayrıca, 2023 ve 2024 yıllarında ortaya çıkan bazı bölgesel salgınlar, Türkiye'nin hızlı müdahale ve aşılama stratejilerini yeniden test etti. Özellikle kuş gribi gibi hayvansal kaynaklı hastalıkların yeniden canlanması, veterinerlik ve halk sağlığı alanlarında daha entegre bir yaklaşımın gerekliliğini gözler önüne serdi.
Son zamanlarda ise Afrika'da türediği ve hızlıca yayıldığını duyduğumuz "maymun çiçeği" virüsü insanlarda ve bazı hayvanlarda görülebilen nadir fakat ciddi bir hastalıktır. İlk kez 1958'de maymunlarda tespit edilmiştir, bu nedenle "maymun çiçeği" adı verilmiştir. İnsanlarda ilk vaka ise 1970 yılında Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nde kaydedilmiştir. Virüs, enfekte hayvanların ısırması, tırmalaması, kan veya vücut sıvıları ile doğrudan temas yoluyla insanlara bulaşabilir. İnsanlar arasında bulaşma ise solunum yolu damlacıkları, vücut sıvıları veya enfekte yüzeylerle temas yoluyla gerçekleşebilir. Maymun çiçeği hastalığı, Afrika'nın bazı bölgelerinde endemik olup, son yıllarda diğer kıtalarda da vakalar görülmeye başlanmıştır. Hastalığın tedavisi genellikle semptomlara yöneliktir ve çiçek hastalığına karşı aşıların, maymun çiçeği virüsüne karşı da koruyucu olabildiğine dair açıklamalar yetkililerce yapıldı. Ama yine de temkinli olmakta fayda var.
Aslında görüldüğü üzere dünyanın da Türkiye'nin de salgın hastalıklarla mücadelesi, tarih boyunca değişen dinamiklerle şekillenmiştir. Osmanlı döneminden günümüze kadar geçen sürede, sağlık politikaları ve toplumun salgınlara karşı direnci önemli ölçüde gelişti. 2024 yılı itibariyle, Türkiye'nin sağlık altyapısı ve halk sağlığı sistemleri, geçmişten alınan derslerle güçlenmiş durumdadır. Ancak, küresel ve yerel sağlık tehditlerinin sürekli evrildiği bir dünyada, salgın hastalıklarla mücadeleye yönelik hazırlıkların da sürekli olarak yenilenmesi gerektiği unutulmamalıdır.