Can Azerbaycan'ın günü
Dış politikanın kaotik gündeminde kendimi sürüklerken buldum birkaç gündür. Fakat benim odaklamak istediğim yer Azerbaycan'ın 15 Haziran Milli Kurtuluş Günü ve Şuşa Beyannamesi'nin 4. yıl dönümü. Ortadoğu, yine bir yangın yerine dönmüş durumda. İsrail'in 13 Haziran'da İran'ın nükleer tesislerine yönelik gerçekleştirdiği geniş çaplı hava saldırısı, İran'ın balistik füzelerle verdiği karşılık ve Hürmüz Boğazı üzerinden yükselen enerji krizi endişeleriyle birlikte dünya, sıcak bir çatışmanın eşiğine geldi. Gazze'de yaşanan insani felaketin acısı dinmeden, şimdi bir başka savaş senaryosu zihinleri esir almakta. Dış politika, karmaşıklığın ve belirsizliğin ortasında kıvranırken ben bu sisli tabloda bir milletin onuru ve bir devletin istikbali adına yazılmış bir destanı hatırlamak istiyorum.
15 Haziran, Azerbaycan'ın Milli Kurtuluş Günü. Yani bir milletin kaderini yeniden yazmaya karar verdiği, devlet krizinden kurtulup geleceğe emin adımlarla yürümeye başladığı gün. Kısaca bu günün tarihine değinerek başlamak istiyorum. Sovyetler Birliği'nin dağılmış ardından Azerbaycan, genç ve kırılgan bir devlet olarak çok zor yıllar yaşamaya başlamıştı. Ermenistan'ın Dağlık Karabağ'ı işgal etmesiyle birlikte toprak kayıpları, mülteci krizi ve siyasi istikrarsızlık ülkeyi uçurumun eşiğine getirmişti. İşte böyle bir dönemde halkın çağrısıyla Haydar Aliyev, Nahçıvan'daki görevinden Bakü'ye davet edildi. 15 Haziran 1993'te Azerbaycan Meclisi'nde liderliğe getirilen Aliyev, Azerbaycan'ın varoluş mücadelesini yönetecek bir akıl olarak tarih sahnesine çıkmıştı ve bu süreç 1997 yılında zaferle taçlandırıldı. O günden beridir bu tarih Milli Kurtuluş Günü olarak anılmakta ve Azerbaycan halkı tarafından her yıl büyük bir gurur ve coşkuyla kutlanmaktadır. Bugün ayrıca, Türkiye ile Azerbaycan arasında imzalanan Şuşa Beyannamesi'nin 4. yıl dönümü. 2021 yılında Karabağ Zaferi'nden sonra, Şuşa'da imzalanan bu tarihi belgeyle iki kardeş ülke arasındaki ilişkiler resmen stratejik müttefiklik düzeyine taşındı. Savunma, ekonomi, eğitim, kültür ve diplomasi alanlarında karşılıklı taahhütler içeren bu beyannamenin en güçlü mesajı ise çok netti kardeşlik. Yani "Birimiz tehdit altındaysa, diğerimiz onun yanındadır." Beyannameyi sadece diplomatik bir belge olarak düşünmemek gerektiğini ve Türk dünyasının kader ortaklığını kayıt altına alan bir irade beyanı olduğunu da vurgulamak isterim. İran ve İsrail'in çatıştığı, dünya insanlarının tehdit altında olduğu, enerji kaynaklarının, insan hayatının, diplomasinin değersizleştirildiği bir dünyada biz Türkler, bir başka hikâyeyi yaşıyoruz. Kardeşlikten doğan ittifakı, toprakları işgalden kurtaran iradeyi, geleceğe uzanan vizyonu kutluyoruz. Bugün Şuşa'da imzalanan kardeşlik beyannamesiyle geleceğe mühür vurduğumuz günü yad ediyoruz. Gündem ne kadar karmaşık, dünya ne kadar çalkantılı olursa olsun Türkiye ve Azerbaycan'ın ortak kalbi, Türk dünyasının iradesi, istikbale yürüyen kutlu bir yol olarak önümüzde duruyor. Bu vesileyle tüm Azerbaycan Türklerinin Milli Kurtuluş Günü'nü kutluyor, Şuşa Beyannamesi'nin dördüncü yılında bu müttefikliğin ebedî olması için dua ediyoruz.
Yazarın diğer yazıları

iOS 26 çıktı mı? iOS 26 ne zaman yayınlanacak?

Merkez Bankası faiz kararı açıklandı mı? Faiz kararı ne zaman, saat kaçta açıklanacak?

Şampiyonlar Ligi kura çekimi ne zaman? Galatasaray ve Fenerbahçe'nin muhtemel rakipleri kimler?

Aile Saadeti Murat kimdir? Burak Dakak kimdir, kaç yaşında ve hangi dizilerde rol aldı?
