ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE


Yargısız İnfazın Yeni Adresi

Hikaye şöyle başlıyor, bir video düşüyor X'e...Kimin ne dediği belli değil, neyin ne olduğu meçhul. Henüz ilk saniyede klavyeler kılıç yerine çekilmiş, "idam gelsin" diyenler sıraya girmiş. Kimisi "ben olsam şöyle yapardım" diye adalet dağıtıyor, kimisi "bir çocuk böyle mi davranır?" diyerek aile terbiyesi dersi veriyor. Birkaç saat geçiyor, videonun tamamı çıkıyor. Meğer mesele bambaşkaymış. Ama o noktada iş işten çoktan geçmiş oluyor. "Pardon takımı" yine iş başında "Yanlış anlamışız, ne yapalım, olur öyle." Eskiden bizim işimize "televizyon illüzyonu" derlerdi. Haklılardı belki illüzyondu evet ama kimsenin hayatına mal olmazdı. En fazla alırdınız elinize kumandayı yayını kapatırdınız, olur biterdi. Şimdi ise bir yorum, bir paylaşım, bir eleştiri insanın tüm yaşamını yerle bir edebiliyor. Karakter suikastı, itibar infazı, toplu linç... Ve hepsi sadece birkaç saniyelik video parçalarına, eksik cümlelere, başı-sonu kırpılmış açıklamalara dayanıyor.

X artık bir sosyal mecralıktan çıktı dijital mahkeme salonu oldu. Üstelik ne hâkim belli, ne savcı. Delil arayan yok, şahit dinleyen yok fikir sorulmaz, bağlam anlaşılmaz. Karar anında verilir, infaz da hemen ardından. Üstelik bu mahkeme sosyal değil, asosyal. İnsanlar neye kızdıklarını dahi bilmeden öfke kustukça kendilerini değerli zannediyor. Herkesin dili, klavyesi zehir kesilmiş. "Takipçi" adedi kadar hüküm yetkisi var sanılıyor. X'in bu haliyle bir "yargı organı" gibi çalışması aslında dijital çağın utancı. Yasama desen herkes kendi ahlak kuralını yazıyor. Yürütme mi? Bir etiket açıldı mı işlem tamam, algoritma yürürlüğe sokuyor. Yargı? O zaten baştan yapılmış oluyor. Cezayı çeken kişi ise neyle suçlandığını bile anlamadan, bir anda toplumdan dışlanmış, işinden olmuş, hayatı alt üst olmuş biri hâline geliyor. Peki kim bu insanlar? Aaaaa sosyal mi? Yok, gayet sosyal! Akşam yemeğini paylaşırken başkasının hayatına da yön vermeye pek hevesliler. Adalet duygusunu yitirmiş, ama linçte birlik olmuş bir dijital kalabalık var karşımızda. Üstelik her biri sıradaki kurbanı beklerken parmakları klavyede tetikte...


Yazarın diğer yazıları