ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE


Milletin şahlandığı gece: 15 Temmuz

15 Temmuz 2016 gecesi Türk milleti darbecilere öyle bir cevap verdi ki, tarih bir kez daha Türk'ün iradesine şapka çıkardı.

O gece gökyüzü alçaldı, yeryüzü titredi. Tanklar köprüleri tuttu, uçaklar alçaktan geçti, helikopterlerden kurşun yağdı... Ama millet geri çekilmedi. Kadınıyla, erkeğiyle, yaşlısıyla, genciyle çıplak ellerle namluların üstüne yürüdü. Çünkü o gece bağımsızlığımıza, demokrasimize, ezanımıza, bayrağımıza zincir vurulmak istendi. Ve bu millet, zincirleri kabul etmeyen bir millet olduğunu bir kere daha gösterdi.

Bu ülkenin sokaklarında, caddelerinde, meydanlarında o gece sadece insanlar değil, adeta iman yürüdü. O gece göğsünü siper edenler, geçmişte Çanakkale'de, Sakarya'da, Dumlupınar'da toprağa düşenlerin torunlarıydı. Çünkü bu millet vatan söz konusuysa, geri kalan her şeyin teferruat olduğunu yüzyıllardır haykıran bir milletti.

15 Temmuz aslında bir kırılma noktasıdır. Sadece darbeyi değil, küresel oyunları da bertaraf ettiğimiz bir dönüm noktasıdır. Milletin, seçtiği hükümetin ve Cumhurbaşkanının arkasında nasıl durduğunun demokrasiyi, sandığı, milli iradeyi nasıl sahiplendiğinin kanla, canla, destan yazmanın ne demek olduğunu ispatlayan bir gecedir. Bunu anlamayanlar hâlâ 15 Temmuz'un gerçek anlamını kavrayamıyor.

O gece, "Bir emirle silah çeker" denilen asker kılığındaki hainlerle, "Bir emirle can verir" diyen halkın savaşıydı. FETÖ'nün içerideki hainleri ve dışarıdaki akıl hocaları, 80 milyonun iradesine kelepçe vurmaya kalktı.

Ama unuttukları bir şey vardı, bu millet, yeri gelir devleti kurar, yeri gelir devleti kurtarır.

Ve kazanan vatanına sadık olanlar, ezanına sahip çıkanlar, bayrağı yere düşürmeyenler oldu. Neden "Demokrasi ve Millî Birlik Günü" diyoruz, biliyor musunuz? Çünkü bu günü sıradan bir anma günü olarak değil, bir yeniden doğuş günü olarak kabul ediyoruz. Çünkü o gece, bu millet bir daha parçalanmayacağını, vesayet zincirlerini kırdığını, demokrasinin bedelini ödemeye hazır olduğunu dünyaya ilan etti. Çünkü bu millet, gökten bombalar yağarken sokağa çıkan, kendini tankın önüne atan, kurşunların önüne yatan yiğit evlatlarını unutmadı, unutmayacak! Şehit Ömer Halisdemir'in gözünü kırpmadan hain generalin alnına sıktığı o kurşun, bu milletin namusunu korudu. Erol Olçok ve 16 yaşındaki oğlu Abdullah Tayyip Olçok, Boğaziçi Köprüsü'nde birlikte şehadete yürüdü. Sabri Ünal, tankın altına yattı ama vazgeçmedi. O gece şehit düşen 252 kahramanın her biri, 2740 gazimiz, bu toprakların hâlâ nefer yetiştirdiğinin kanıtıydı. Aradan geçen yıllarda FETÖ'nün köküne indirilen darbeler, kurumlarımızdan temizlenen hainler ve her yıl 15 Temmuz'da dalgalanan milyonlarca bayrak bu milletin nasıl bir diriliş yaşadığını gösteriyor. Ama şunu da bilelim, düşman uyumaz! İçeride ve dışarıda planlar bitmez.

Demokrasiye sahip çıkmak sadece 15 Temmuz'da sokağa çıkmak değildir. Her gün, her kararımızda, her seçimde milli iradeyi korumaktır. Birliğimizi bozmak isteyenlere karşı kardeşliğimizi güçlendirmektir. 15 Temmuz bir geceydi. Ama o gece yazılan destan, yüzyıllarca anlatılacak bir direnişin adıdır.

Bugün hâlâ göğsümüzü kabartan, damarlarımızdaki asil kanı hatırlatan o geceyi ve kahramanlarını unutmamak, unutturmamak boynumuzun borcudur. Çünkü bu topraklar şehit kanıyla sulanmışsa, her bastığımız yer vatandır. Ve o vatanın adı Türkiye Cumhuriyeti'dir. Ebediyen payidar kalacaktır. Demokrasiye ve birlik ruhuna sımsıkı sarılacağız kısacası birbirimize sımsıkı sarılacağız.


Yazarın diğer yazıları