ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE


Sandalye yasağı

Saatlerdir aynı noktada ayakta durdunuz mu hiç? Ayaklar ağırlaşır, dizler uyuşur, gözlerde yorgun bir ifade, baş dönmesi ve bazen bayılma... Son aylarda sosyal medyada sıkça gördüğümüz market kasasında yaşanan kasiyerlerin yaşadığı sahneler aslında yeni değil. Ayakta çalışmanın dayattığı yorgunluk, yüzyılı aşkın süredir dünyanın farklı köşelerinde tartışılıyor. Yani sandalyesizliğin yorgunluğu asırdır var olmuş aslında.

20. yüzyılın başında, sanayi devrimi sonrası şekillenen iş kültüründe oturmak verim düşüren bir lüks, ayakta durmak ise disiplinin ve hızın sembolü olarak görülüyormuş. Bilinen ilk yasak 1912'de İspanya'da kadın mağaza çalışanlarının oturması ile başlıyor. Kadınların zaten çalışma hayatına geç girmesi ve kendilerini zor kabullendirmesi bir meseleyken bir de yasaklarla başlıyor ve ayağa kaldırılıyorlar. Gerekçe basit aslında "Otururlarsa tembelleşirler."

Amerika'da da benzer bir anlayış hakim, mağaza çalışanları sandalye talebiyle grevler düzenledi, bazı eyaletlerde "chair law" adıyla bilinen düzenlemeler çıkarıldı, ancak işverenler müşteri karşısında dik durma bahanesiyle bu hakları sınırlamaya çalışıyor. Hindistan'da İngiliz sömürge döneminden kalan çalışan ayakta durursa saygılı görünür anlayışı bağımsızlıkları sonrasında bile sürüyor.

Yani müşteri çalışanı otururken görürse disiplinsizlik sanır düşüncesi, yasalarla değil ama işveren politikalarıyla kökleşti. Ortak nokta hep aynıydı çalışanın sağlığı ikinci plandaydı. Saatlerce ayakta durmak, varis, bel ve sırt ağrıları, eklem rahatsızlıkları, dolaşım bozuklukları, kan pıhtılaşması ve kalp sorunlarına davetiye çıkarıyordu. Buna rağmen sandalye, bir iş aracı değil, neredeyse bir "ayrıcalık" gibi görüldü.

Bugün Türkiye'de de durum çok farklı değil. Yasalarda çalışan sağlığına dair genel maddeler bulunsa da kasiyerlerin sandalye hakkı açıkça garanti altına alınmış değil. Hâlâ müşteri karşısında oturmak ayıptır anlayışı yaygın. Oysa modern iş anlayışı, çalışanın hem sağlığını hem de verimliliğini korumayı hedefler. Kasiyerler, nezaketini ve iş hızını bozmadan, ara sıra oturabilecekleri ergonomik koşullara sahip olmalıdır.

Sandalye hakkı diye bir hak var mı bilmem ama maalesef bir koltuk işverenin çalışanına sunduğu bir jest olmamalı ve işverenin vicdanına bırakılmamalı. Eğer bu bir hak ise bununla ilgili hemen çalışmalara başlanmalı böylece çalışanların sağlığı korunur, iş verimliliği artar ve çalışma hayatı insani boyuta taşınır. Artık yetkililerin bu konuda adım atması gerekiyor. Çünkü sandalye bir eşya olmaktan öteye geçip yüz yıllık bir yorgunluğu bitirecek, insan emeğine verilen değerin sessiz ama güçlü sembolü haline geçecektir diye düşünüyorum.


Yazarın diğer yazıları
Belgin Buket Aytekin
Cezve