ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE


Türk dünyasının ilk ansiklopedisi “DİVANÜ LÜGATİ'T TÜRK”

Bundan tam 950 yıl önce Türk topluluklarının söz varlığını ortaya koyan bir eser yazıldı. Şimdiki karşılığı Türkçe-Arapça sözlük olan Divanü Lügati't Türk. Kaşgarlı Mahmud, Büyük Selçuklu Sultanı Alparslan'ın Malazgirt zaferinden hemen sonra İslam dünyasında Türklerin, Türklüğün ve Türk dilinin öneminin daha da arttığı bir dönemde Araplara Türkçeyi öğretmek, Türkçenin Arapça kadar zengin dil olduğunu ortaya koymak amacıyla Divanü Lügati't Türk'ü yazmıştır. Türklerin ilk sözlüğü olarak kabul edilen klavuzun yazılmasının esas nedeni Türkçenin özvarlığının gücüdür. Eser ile birlikte Türk kültürünün ve uygarlığının da zenginliğini gözler önüne serilmiştir.

Kaşgarlı Mahmud'un Divanü Lügati't Türk'ü 1072 yılından 1074 yılına kadar tamamladığı açıkça kaynaklarda bulunmaktadır. Kitap iki ana bölümden oluşmaktadır. Her yazma Türk eserinde olduğu gibi kitabın en başında Besmele ile başlar devamında ise Allah'a ve Hz. Peygamber'e övgü cümleleri yer almaktadır. Kaşgarlı Mahmud bu övgü ile lügata diğer yazma eserlerde örneği pek görülmeyen bir biçimde Türkleri ve Türklüğü övdüğü kısımla devam eder.

Sözlük olmasının yanı sıra Türkçe'nin ses ve yapı bilgisine ışık tutan bir dil bilgisi kitabı olma özelliği de vardır. Ayrıca sosyoloji, felsefe, coğrafya hatta tıp bilgilerinin dahi bulunduğu bir eserdir. Eserde bir de harita bulunmaktadır. Bu harita bir Türkün çizdiği ilk dünya haritasıdır. Türklerin yerleşim bölgelerindeki dağlar, göller, nehirler hatta diğer halkların yaşadığı bölgeleri gösterdiği gibi on iki hayvanlı Türk takviminin özelliğini, nasıl ortaya çıktığını, bu takvimin Türklerin hayatındaki yerini ayrıntısıyla anlatmıştır.

Divanü Lügati't Türk sanmayın ki günümüze kadar kolay yollardan geçti. Büyük yangınlardan, savaşlardan,t ahribatlardan sağ salim çıkan bir eserden söz ediyoruz. Eski maliye nazırlarından Nazif Paşa'nın akrabası bir hanım kucağında yazma bir eserle kapı kapı dolaşır. Sonunda bir sahafa girer ve orada dükkanın sahibi Burhan efendi ile karşılaşır. Nazif Paşa tarafından verilen, kıymetli ve ihtiyaç görecek kadar birkaç kuruş ellerine kalacağını söylediği bir kitaptır elindeki. Öyle de yapar sahaf. Kitabı Burhan efendi alır ve yoluna koyulur. İhtiyaç görecek kadar etmiştir gerçekten. Elindeki birkaç kuruşu aldığı gibi evine gider. Burhan Efendi kitabı satmak üzere kendi tezgahına koyar. Her hafta sahafları dolaşan dönemin aydınlarından Ali Emiri bey sahaf Burhan efendiye gelir, Hem sohbet ederler hemde kitap alışverişi yaparlar. Kitabı eline aldığı gibi tecrübeleriyle Ali Emiri büyülenir ve şunları söyler "Bu kitabı aldım; eve geldim. Yemeği içmeyi unuttum.Bu kitap değil, Türkistan ülkesidir. Türkistan değil bütün cihandır. Türklük,Türk dili bu kitap sayesinde başka bir parlaklık kazanacak. Arap dilinde Sibeveyh'in kitabı ne ise bu da Türk dilinde onun kardeşidir. Türk dilinde şimdiye kadar bunun gibi bir kitap yazılmamıştır. Bu kitaba hakiki kıymet verilmek lazım gelse cihanın hazineleri kafi gelmez. Bu kitapla Hz.Yusuf arasında bir benzerlik vardır. Yusuf'u arkadaşları birkaç akçeye sattılar. Fakat sonra Mısır'da ağırlığınca cevahire satıldı. Bu kitabı da Burhan bana otuz üç liraya sattı. Fakat ben bunu birkaç misli ağırlığında elmaslara zümrütlere vermem."

Ali Emiri Beyden, Kilisli Rıfat'a sonrasında Ziya Gökalp'e ve en sonda Talat Paşa'ya kadar bu kıymetli eser yola düşmüştür. Herkes kendine bu vazifeyi dert edinmiştir, kıymetini bilmiştir. Kilisli Rıfat tarafından şirazeleri düzeltilmiş. Tertibatları onarılmıştır ve basımı birinci dünya savaşı yıllarına denk gelmiştir. Malum kağıt, baskı herşeyin zor olduğu bir dönem. Böylece Divanü Lügati't Türk yazılışından yaklaşık sekiz yüz elli yıl sonra bu kez baskı makinesiyle basılarak çoğaltılır ve yok olmaktan kurtulur.

Şimdi diyeceksiniz ki biz bu hikayeyi niye dinledik. Karahanlı soylusu Kaşgarlı Mahmut tarafından 1074 yılında Türk dünyasına armağan edilen, Divanü Lügati't Türk,yazılışının 950. yılında UNESCO çerçevesinde 2024 yılını "Divanü Lügati't Türk Yılı" olarak ilan etti. Bugün tek nüshası İstanbul'daki Millet Kütüphanesinde olan Divanü Lügati't Türk'ün bulunuşu, yayımlanması ve çevirisi, ilgi çekici olaylar dizisidir. Eserin bulunuşu tamamen bir rastlantı sonucudur. Siz de hazır yılı ilan edilmişken gün gözüyle bu eseri görün isterim.


Yazarın diğer yazıları