Ölüm yıl dönümünde Enver Paşa
Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemine damgasını vuran isimlerden biri olan Enver Paşa, hem hayranlık uyandıran hem de tartışmalara yol açan bir figürdür. Onun yaşamı ve kariyeri, Osmanlı'nın modernleşme çabalarından I. Dünya Savaşı'na ve sonrasında Orta Asya'daki mücadelelerine kadar geniş bir yelpazede etkili olmuştur.
İsmail Enver Paşa, 23 Kasım 1881'de İstanbul'da doğdu. Askeri okullarda eğitim gördü ve 1899'da Harp Akademisi'nden mezun oldu. Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde parlayan bir askeri ve siyasi liderdi. Genç yaşta gösterdiği askeri başarılar ve cesareti, ona hızla terfi kazandırdı. 1908'de II. Meşrutiyet'in ilan edilmesi ve 1913'teki Bab-ı Ali baskınında önemli rol oynadı. 1909-1911 yılları arasında Berlin'de Osmanlı Askeri Ataşesi olarak görev yaptı. Bu dönemde Almanya'nın askeri gücünden ve modernizasyonundan etkilendi. Osmanlı ordusunun modernleşmesi gerektiğine inanarak bu yönde çaba sarf etti. Almanya ile kurduğu yakın ilişkiler, Osmanlı İmparatorluğu'nun I. Dünya Savaşı'na Almanya'nın yanında girmesinde önemliydi.
I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı ordusunda yüksek rütbeli komutan olarak görev yaptı. Sarıkamış Harekatı gibi büyük askeri operasyonu komuta etti, ancak bu harekat büyük bir yenilgiyle sonuçlandı ve binlerce Osmanlı askeri donarak hayatını kaybetti. Bu yenilgi, Enver Paşa'nın askeri yeteneklerinin sorgulanmasına neden oldu. Savaşın sonunda Osmanlı İmparatorluğu'nun yenilgisi ve İstanbul'un işgali, Enver Paşa'yı Almanya'ya kaçmaya zorladı. Ancak onun mücadele ruhu burada da sona ermedi. 1921 yılında Orta Asya'da Sovyetler Birliği'ne karşı Basmacı Hareketi'ne katıldı. Büyük bir Türk devleti kurma hayalini gerçekleştirmek için mücadele etti, ancak 4 Ağustos 1922'de Tacikistan'da Sovyet güçleriyle girdiği bir çatışmada vefat etti.
Enver Paşa, kamuoyunda sert ve kararlı bir lider olarak bilinse de, ailesine ve yakın çevresine karşı son derece düşkün ve hassas bir insandı. Özellikle eşi Naciye Sultan'a olan bağlılığı, onun kişisel hayatında önemli bir yer tutar. Enver Paşa, savaşın en zor anlarında bile ailesiyle olan bağını korumuş ve onlara olan sevgisini sıkça dile getirmiştir. Öyle ki, bir memleket sevdası, bir de Naciye Sultan'ın aşkı hiç bitmemiştir...
Enver Paşa'nın mirası, Osmanlı İmparatorluğu'nun son yıllarındaki rolü ve aldığı kararlar nedeniyle tartışmalıdır. Kimi tarihçiler onu bir vatansever ve reformcu olarak överken, kimileri ise onun askeri stratejik hatalarını ve Osmanlı'yı savaşa sürükleyen kararlarını eleştirir. Özellikle Sarıkamış Harekatı'ndaki başarısızlık ve binlerce askerin ölümü, onun mirası üzerindeki en büyük gölgedir. Ancak Enver Paşa, her şeyden önce bir idealistti. Osmanlı İmparatorluğu'nun modernleşmesi ve güçlenmesi için büyük çaba sarf etti. Hayatı boyunca inandığı değerler uğruna mücadele etti ve bu mücadele, onu tarih sahnesinin en önemli figürlerinden biri yaptı. Enver Paşa, önce vatan haini ilan edildi sonra da kaçak. Buna rağmen vatanı milleti için savaştı ve hatta bu uğurda öldü. Vatanı uğruna ordu da er olarak bile olsa yer almak istediği karşılıksız sayısız cevapsız mektuba rağmen yine de vazgeçmedi.
"Ölümü aradım, benden kaçtı" diyen Enver Paşa'nın kabrini ziyaret etmek isteyen siz değerli okuyucular, Enver Paşa'nın naaşı 4 Ağustos 1996'da Tacikistan'dan Türkiye'ye getirilmiş İstanbul Çağlayan Adliyesi yanında Şişli'de Abide-i Hürriyet tepesinde Talat Paşa'nın yanındaki mezara defnedilmiştir.