ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE


Puslu havada gezinenler

İran'da Çarşamba günü düzenlenen kanlı saldırıları terör örgütü DEAŞ üstlendi.

Orta Doğu'daki durum düşünüldüğünde saldırıdan sonra gözler hızla İsrail ve ABD'ye dönmüştü ki bu gayet normaldi.

Peki ABD'den gelen ilk açıklama neydi?

"Bu DEAŞ'ın işine benziyor."

Zaten üzerinden bir gün geçmeden de DEAŞ terör örgütü saldırıyı üzerine aldı.

Ancak bu açıklama şüpheleri ne kadar giderdi, ona bakmak lazım.

Zira bu tür saldırılarda yapan kadar yaptıran da faildir.

İşte o sorunun cevabı ortaya çıkınca tablo netleşecek.

"Şudur" diye net bir veri ortaya koyabilecek durumda değilim elbette.

Bu daha çok istihbarat ve güvenlik kurumlarını işi.

Biz yine de biraz hafızamızı yoklayıp, düşünelim.

Bazı detayları üst üste koyalım ve nasıl bir tablo ortaya çıkıyor bakalım.

DEAŞ terör örgütü daha önce de İran'da saldırılar yaptı.

Bir zamanlar Irak'ın ve Suriye'nin geniş bölgelerini de ele geçirdiğini unutmamak gerek.

Türkiye'de de saldırıları oldu.

Avrupa'da ve dünyanın başka ülkelerinde de sansasyonel terör eylemleri gerçekleştirdi.

Peki İsrail'de şimdiye kadar ne yaptı dersiniz?

Birkaç küçük olay dışında büyük bir terör eylemi yok.

Üstelik daha da ilginç detaylar var.

İsrail'in eski savunma bakanlarından Moşe Yaalon, bir saldırıdan sonra DEAŞ'ın İsrail'den özür dilediğini bile anlatmış.

Şaka değil.

Merak eden Times of Israel gazetesinin internet sitesinde 24 Nisan 2017 tarihli habere rahatlıkla ulaşabilir.

Bu haberin bir başka önemi daha var.

İsrail'in DEAŞ terör örgütüyle temasta olduğunu da bizzat İsrail basını gösteriyor.

Aynı İsrail'in yaralı DEAŞ'lı teröristleri tedavi ettiği ise hem Tahran hem Şam tarafından aralıklarla dile getirildi.

Hatta bizzat İran'ın eski cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Eylül 2019'da ABD'li Fox News kanalına bunu söylemişti.

Spikere "Kanıt görmek ister misin? O zaman İsrail hastanelerini ziyaret etmeli ve yaralı DEAŞ militanlarının nasıl göründüklerine şahit olmalısın" demişti.

Merak eden internette küçük bir araştırmayla o röportajın kaydına ve metnine de ulaşabilir.

Orta Doğu'da İsrail demek, ABD demek...

ABD demek de İsrail demek.

Buna kimse itiraz etmeyecektir.

Meselenin ABD boyutuna tekrar dönecek olursak, yine ilginç bazı bilgiler karşımıza çıkacak.

Bir kere, ABD'nin DEAŞ terörüyle mücadele bahanesiyle Suriye'nin üçte bir kadarını PKK/YPG terör örgütü eliyle işgal altında tuttuğunu bir kenara koyalım.

Yani ABD DEAŞ'tan faydalanıyor.

O tehdidi diri tutuyor ki Suriye'de kalmaya ve bir terör devleti kuşağı kurma girişimlerini sürdürmeye kendilerince dayanağı olsun.

Bir başka deyişle PKK/YPG terör örgütü kadar, DEAŞ terör örgütü de ABD için kullanışlı bir aparat.

Örgütün Irak'ın başına ne kadar büyük belalar açtığını tekrar hatırlatmaya gerek yok sanırım...

Şimdi de yeni yıldan biraz önceye gidelim.

İran'ın Bağdat Büyükelçiliği'nde düzenlenen bir anma töreninde, Irak'ın eski başbakanlarından Nuri el Maliki de vardı.

Basına yansıyan haberlere göre Maliki o toplantıda DEAŞ'tan bahsetti.

"Bu örgüt, 2012 yılında Enbar meydanlarında başlayan oturma eyleminden doğan bir Amerikan icadı" dedi.

Yeniden İran'daki saldırıya dönelim.

Saldırıyı DEAŞ'ın üstlenmesinin ardından İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi yeni bir açıklama yaptı.

DEAŞ'ın ABD ve İsrail tarafından oluşturulduğunu ve yönetildiğini öne sürdü.

Tam olarak şöyle dedi:

"ABD, bölgede İslami görünüme sahip başka bir İsrail'in oluşumunu arıyordu. Şimdiki İsrail, Yahudi görünümü ve adıyla kurulmuştu fakat bölgede diğer İsrail'in de DEAŞ'ın 'İslam Halifeliği' adı altında kurulmasını planlıyorlardı."

Tabii ki vekâlet savaşları ve nüfuz mücadelesinde İran'ın da sütten çıkmış ak kaşık olmadığını not olarak düşelim.

Orta Doğu her zaman puslu olmuştur.

Pusun içinde gezinenleri görmek çoğu zaman pek mümkün değildir.

Ama işaretleri doğru okuyarak sezmek mümkün olabilir.

Bazı kamuya açık bilgileri ve açıklamalar alt alta koyulduğunda ortaya çıkan tablo ise düşündürücü.

Gölgelerin aydınlanması ise herkesin faydasına olacaktır.

Bölgede kan akmasını puslu havayı sevenler dışında elbette...


Yazarın diğer yazıları