Çocukluktan gelen tehlike: Demans riskini artıran gizli faktörler neler?

İsveç ve İrlanda'daki uzmanlar, demansın kökenlerinin çocukluk ve hatta bebeklik dönemine kadar uzanabileceğini ortaya koydu. Demans riskini artıran faktörler, yaşamın ilk yıllarından itibaren etkili olabiliyor.
Demans, genellikle yaşlılıkla ilişkilendirilse de, son araştırmalar bu hastalığın temellerinin çok daha erken yaşlarda atıldığını gösteriyor. İsveç ve İrlanda'dan bilim insanlarının yürüttüğü kapsamlı çalışmalar, demans riskinin yalnızca ileri yaşlarda değil, çocukluk ve genç yetişkinlik dönemlerinde de şekillenmeye başladığını ortaya koydu. Araştırmacılar, özellikle yaşamın ilk yıllarında karşılaşılan bazı risk faktörlerinin, ilerleyen yaşlarda demans gelişme olasılığını önemli ölçüde etkileyebileceğini vurguluyor.
Demansın anahtar kelimesi: Risk faktörleri çocukluktan başlıyor
Demansın gelişiminde rol oynayan risk faktörleri, sanılanın aksine yalnızca yaşlılık döneminde ortaya çıkmıyor. İsveç ve Çek Cumhuriyeti'nde 2023 yılında gerçekleştirilen bir araştırma, demans riskini artıran bazı doğum ve çocukluk faktörlerini detaylı biçimde inceledi. Araştırmada, ikiz gebelik gibi kontrol edilemeyen etkenlerin yanı sıra, doğumlar arasındaki kısa süreler ve 35 yaşından sonra hamile kalma gibi ebeveyn kararlarını etkileyebilecek unsurların da demans riskini artırdığı belirlendi. Bu bulgular, demansın kökenlerinin yalnızca genetik veya yaşlanmaya bağlı olmadığını, çevresel ve yaşam tarzı faktörlerinin de en az genetik kadar etkili olabileceğini ortaya koyuyor. Özellikle risk faktörleri arasında yer alan aşırı alkol tüketimi, sigara kullanımı, fiziksel hareketsizlik ve sosyal izolasyon gibi alışkanlıklar, ilerleyen yaşlarda demans gelişimini tetikleyebiliyor. Ayrıca, kirlilik maruziyeti, travmatik beyin yaralanmaları, işitme ve görme kaybı ile düşük eğitim seviyesi gibi çevresel etkenler de demans riskini artıran önemli unsurlar arasında gösteriliyor.
Genç yetişkinlikte alınan önlemler demans riskini azaltabilir
2024 yılında yayımlanan ve İrlanda'daki Küresel Beyin Sağlığı Enstitüsü (GBHI) liderliğinde yürütülen bir başka çalışma ise, 18 ila 39 yaş arasındaki genç yetişkinlerin demans risk faktörlerini mercek altına aldı. Bu araştırmada, dünya genelinden 15 ülkeden uzmanlar bir araya gelerek, beyin sağlığını korumak ve demans riskini azaltmak için yaşam boyu uygulanabilecek bir plan geliştirdi. GBHI'den nörobilimci Francesca Farina, genç yetişkinlik döneminin demans riskini azaltmak için müdahale açısından kritik bir pencere sunduğunu belirtti. Farina'ya göre, genç yetişkinlerin araştırma, eğitim ve politika geliştirme süreçlerinde aktif olarak yer alması, daha sağlıklı beyin sonuçlarına ulaşmak için büyük önem taşıyor. Araştırmada öne çıkan risk faktörleri arasında, aşırı alkol ve sigara kullanımı, hareketsiz yaşam tarzı, sosyal izolasyon, obezite, diyabet, hipertansiyon, yüksek LDL kolesterol ve depresyon gibi sağlık sorunları yer aldı. Bu faktörler, bireylerin yaşam tarzı seçimleriyle doğrudan bağlantılı olduğundan, erken yaşlarda alınacak önlemlerle demans riski önemli ölçüde azaltılabilir.
Çocukluk ve bebeklikteki deneyimler yaşam boyu etkili
Uzmanlar, demansın kökenlerinin çocukluk hatta bebeklik dönemine kadar uzanabileceğine dikkat çekiyor. The Conversation'da yayımlanan bir makalede, araştırma ekibi, yaşamın ilk on yılında veya hatta anne karnında maruz kalınan risk faktörlerinin, ilerleyen yaşlarda demans gelişiminde belirleyici olabileceğini vurguladı. Çoğu demans araştırmasının, yaşlılık dönemindeki bilişsel gerilemeye odaklandığına dikkat çeken ekip, beyin yapısı ve işlevindeki birçok farklılığın aslında çocukluktan itibaren var olduğuna dair artan kanıtlar bulunduğunu belirtti. Uzun vadeli takip çalışmalarında, 70 yaşındaki bir bireyin bilişsel kapasitesini en iyi açıklayan faktörlerden birinin, 11 yaşındaki bilişsel yeteneği olduğu ortaya çıktı. Bu da, düşük bilişsel becerilere sahip yaşlı bireylerin, genellikle bu düşük seviyeye çocukluk dönemlerinden itibaren sahip olduklarını gösteriyor. Yani, yaşlılıkta görülen bilişsel gerileme, yalnızca yaşlanmanın bir sonucu değil; çocukluk ve gençlikteki gelişimsel süreçlerin de bir yansıması.
Beyin sağlığı için toplumsal ve bireysel stratejiler
Demans riskini azaltmak için yalnızca bireysel çabalar yeterli olmayabiliyor. Araştırmacılar, sorunun hem bireysel hem de toplumsal ve ulusal düzeyde ele alınması gerektiğini savunuyor. Bireysel düzeyde, beyin sağlığının önemi ve risk faktörleri hakkında farkındalığın artırılması büyük önem taşıyor. Bu amaçla, halk sağlığı kampanyaları ve okullarda verilen eğitimler, insanları risk faktörleri konusunda bilinçlendirebilir. Ayrıca, alkol ve sigara gibi zararlı maddelerin vergilendirilmesiyle elde edilen gelirler, beyin sağlığını koruyucu programlara aktarılabilir. Toplumsal düzeyde ise, yerel yönetimlerle iş birliği yaparak genç yetişkinlerden oluşan danışma kurulları oluşturulması öneriliyor. Bu kurullar, toplumun beyin sağlığına dair ihtiyaçlarını ve önceliklerini belirleyerek, yerel düzeyde etkili stratejiler geliştirilmesine katkı sağlayabilir. Ulusal düzeyde ise, bir beyin sağlığı tüzüğü hazırlanması ve bu tüzüğe bağlı kalınması, toplum genelinde demans riskinin azaltılmasına yönelik önemli bir adım olarak görülüyor.
Yeni risk faktörleri ve bilinçlenmenin önemi
Demans riskini artıran faktörler zamanla değişiklik gösterebiliyor. Araştırma ekibi, ultra işlenmiş gıdalar, uyuşturucu kullanımı, ekran başında geçirilen süre, kronik stres ve mikroplastik maruziyeti gibi yeni ortaya çıkan risk faktörlerinin de demans gelişiminde rol oynayabileceğine işaret ediyor. Bu nedenle, beyin sağlığını korumak için yalnızca bilinen risk faktörlerine değil, aynı zamanda günümüzde yaygınlaşan yeni tehlikelere karşı da önlem alınması gerekiyor. GBHI sosyal gerontologu Laura Booi, genç yetişkinlerin beyin sağlıklarıyla ilgili bilgi edinme isteğinin oldukça yüksek olduğunu belirtiyor. Booi'ye göre, günümüzde birçok genç, bilişsel çeşitlilik ve nöroçeşitlilik konularında bilinçli hareket ediyor ve ADHD veya otizm gibi tanılarla kendilerini özdeşleştiriyor. Bu farkındalık, beyin sağlığını anlama ve geliştirme konusundaki ilgiyi artırıyor. Ancak, risk faktörlerinin yalnızca bilinmesi yeterli değil; bunların azaltılması için bireysel, toplumsal ve ulusal düzeyde somut adımlar atılması gerekiyor.
Sonuç olarak, demansın kökenlerinin çocukluk ve hatta bebeklik dönemine kadar uzanabileceği yönündeki bulgular, hastalığın önlenmesi ve risk faktörlerinin azaltılması için yaşam boyu bir yaklaşım benimsenmesi gerektiğini gösteriyor. Uzmanlar, demans riskini azaltmak için erken yaşlardan itibaren sağlıklı yaşam alışkanlıklarının benimsenmesinin ve toplumsal düzeyde bilinçlendirme çalışmalarının artırılmasının büyük önem taşıdığını vurguluyor. Demansla mücadelede başarıya ulaşmak için, bireylerin yanı sıra toplumun tüm kesimlerinin ortak hareket etmesi gerektiği bir kez daha ortaya konmuş oldu.
- Popüler Haberler -
Çözülmüş et tekrar dondurulmamalı, uzman uyarıyor
Her gün 60 gram yer fıstığı tüketimi beyin fonksiyonlarını iyileştiriyor
Migren hastaları için zencefilin bilinmeyen faydaları ortaya çıktı
Bir fincan yetebiliyor! Karin şişkinliğine karşı bitkisel çözümler
Basit takviye kombinasyonu beyin kanserine karşı umut veriyor
DSÖ'den uyarı! Mutasyona uğramış H3N2 virüsünde yaşanan artışa dikkati çekti



