İsrail'in Gazze'ye yönelik bombardımanları içerisinde gazeteciler zor şartlara rağmen görevlerine devam ediyor. Gazeteci arkadaşlarımız hayatları pahasına doğru haber vermekten hiçbir zaman kaçınmadılar. İsrail'in ablukası altında görevlerini en iyi şekilde yapmaya çalışan 64 gazeteci şehit edildi. Onlar doğru haberi vermek için kurşunlara, bombalara hedef oldu.

Savaş bölgesinde görev yapan her gazeteci gibi Türk gazetecilerimiz de gerek İsrail polisinden gerekse İsrail vatandaşlarından tehditler aldı, şiddet gördü. Hiçbir tehdit doğru haberi aktarmamıza mani olamaz.

Meslektaşlarımızla birlikte bombardımanların arasında görevimizi layıkıyla yapmaya, vatandaşlarımızı bilgilendirmeye devam ediyoruz. Her ne kadar bu durumu kabul etmeyenler olsa da biz, kamuoyuna doğru bilgiyi iletmek adına, gerekirse ortaya canımızı koyacak kadar görevimizin bilincindeyiz.

İsrail'in Gazze'ye saldırısı da olmak üzere daha birçok savaş ve operasyonu takip ettim. Görevimi yaparken halka yanlış bilgi vermekten hep kaçındım. Hep doğrudan yana oldum, doğruyu söylemekten asla geri durmadım.

Çünkü, Gazze'ye yönelik yapılan insanlık dışı muameleye seyirci kalmak durumu anlamaya da anlatmaya yetmiyor. Yaşananları ancak ve ancak orada olarak anlayabilirsiniz. Olanlara şahitlik edip empati yaptığınız zaman gerçekleri görebiliyorsunuz.

İşgalci İsrail ordusu çocuk, kadın, yaşlı, sivil halk demeden katletti. Hastaneler bombaladı, birçok sağlık personelini acımadan şehit etti. Yaralılar cadde ve feryat figan kurtarılmayı bekledi ancak onlara yardım edecek kimse olmadığı için bulundukları yerde can verdiler.

İnsanlığın öldüğü, vahşetin cirit attığı Gazze'de ölüm yanıbaşınızda... Gazze artık yok... Gazze'yi yok ettikleri gibi insanlığı da bitirdiler... Gazze sokaklarında oyun oynayan çocuk seslerini kestiler, parklar mezar oldu. Şimdi size soruyorum, insanlık bu mu?