ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE

Gluten hassasiyeti sandığınızdan farklı bir sorun olabilir

Tunahan Köpüklü - | Son Güncelleme Tarihi:
Gluten hassasiyeti sandığınızdan farklı bir sorun olabilir

Türkiye'de son yıllarda artan gluten hassasiyeti tartışmalarına yeni bir boyut kazandıran araştırma, semptomların asıl nedeninin gluten olmayabileceğini gösteriyor. Uzmanlar, gluten hassasiyeti şikâyetlerinin ardında farklı mekanizmaların ve psikolojik etkenlerin olabileceğine dikkat çekiyor.

Kapat

HABERİN DEVAMI

Son yıllarda Türkiye'de ve dünyada gluten hassasiyeti konusu giderek daha fazla gündeme gelirken, yeni yayımlanan bir araştırma bu alandaki yaygın inanışları sarsacak nitelikte bulgular ortaya koydu. The Lancet dergisinde yayımlanan kapsamlı inceleme, gluten hassasiyeti olarak bilinen durumun sanıldığı kadar sık rastlanan bir sorun olmadığını, çoğu zaman semptomların arkasında başka nedenlerin yattığını ortaya çıkardı. Araştırmaya göre, gluten hassasiyeti şikâyetiyle başvuran birçok kişi için asıl tetikleyici gluten değil, başka gıda bileşenleri veya psikolojik faktörler olabilir.

Gluten hassasiyeti nedir, kimleri etkiler?

Gluten, buğday, çavdar ve arpa gibi tahıllarda bulunan bir protein olarak biliniyor. Son yıllarda özellikle sporcular, ünlüler ve sosyal medya fenomenleri tarafından gluten içermeyen diyetler sağlıklı yaşamın anahtarı olarak lanse edildi. Ancak bilimsel veriler, gluten hassasiyeti olarak tanımlanan durumun sanıldığı kadar yaygın olmadığını gösteriyor. Çölyak hastalığı, gluten tüketildiğinde bağışıklık sisteminin bağırsaklara saldırdığı ciddi bir hastalık olarak tanımlanırken, çölyak dışı gluten hassasiyeti ise çölyak hastalığı veya buğday alerjisi olmadan gluten içeren gıdalar tüketildiğinde ortaya çıkan semptomlarla kendini gösteriyor. Fakat araştırmalar, bu semptomların çoğu zaman gluten dışındaki faktörlerden kaynaklandığını ortaya koyuyor. Özellikle Türkiye gibi glutenli gıdaların yoğun tüketildiği ülkelerde, gluten hassasiyeti şikâyetlerinin altında yatan gerçek nedenlerin anlaşılması büyük önem taşıyor.

Bilimsel bulgular: Gluten mi, başka bir etken mi?

On yılı aşkın süredir yapılan 58'den fazla bilimsel çalışmanın analiz edildiği araştırmada, gluten hassasiyeti şikâyetiyle başvuran bireylerin büyük çoğunluğunda semptomların doğrudan glutenle ilişkili olmadığı görüldü. Araştırmacılar, bağırsak sistemi, bağışıklık yanıtları, bağırsak-beyin ekseni ve psikolojik etkenler gibi çok sayıda faktörü mercek altına aldı. Bulgulara göre, glutenin kendisine karşı gelişen gerçek hassasiyet oldukça nadir görülüyor. Katılımcıların önemli bir kısmı, gluten yerine plasebo aldıklarında da benzer hatta daha şiddetli semptomlar yaşadı. Bu durum, gluten hassasiyeti olarak tanımlanan şikâyetlerin çoğunlukla başka mekanizmalarla ilişkili olabileceğini gösteriyor.

FODMAP'lar ve fruktanlar: Asıl suçlu kim?

Çalışmada öne çıkan bir diğer önemli bulgu ise, gluten hassasiyetiyle ilişkilendirilen semptomların çoğunlukla FODMAP adı verilen fermente edilebilir karbonhidratlardan kaynaklanabileceği yönünde. Özellikle fruktanlar, buğday, soğan, sarımsak gibi gıdalarda bulunan bir FODMAP türü olarak, şişkinlik ve sindirim sistemi rahatsızlıklarında glutenin önüne geçiyor. Araştırmada, düşük FODMAP diyeti uygulayan bireylerin semptomlarının belirgin şekilde azaldığı, hatta tekrar gluten tüketmeye başladıklarında bile şikâyetlerin geri dönmediği gözlemlendi. Bu bulgular, gluten hassasiyeti şikâyetiyle başvuranların çoğunda asıl sorunun gluten değil, FODMAP içeren gıdalar olabileceğini ortaya koyuyor.

Psikolojik etkenler ve nocebo etkisi

Gluten hassasiyeti ile ilgili yapılan kör deneylerde, katılımcılar ne tükettiklerini bilmediklerinde gluten ve plasebo arasında neredeyse hiçbir fark gözlemlenmedi. Araştırmacılar, semptomların büyük ölçüde beklentiyle şekillendiğini, nocebo etkisinin devreye girdiğini belirtiyor. Yani, glutenin kendilerini hasta edeceğine inanan bireyler, aslında gluten içermeyen plasebo tükettiklerinde de benzer rahatsızlıklar yaşayabiliyor. Beyin görüntüleme çalışmaları, bu beklenti ve kaygının bağırsak-beyin ekseninde gerçek fizyolojik tepkilere yol açtığını gösteriyor. Bu nedenle, gluten hassasiyeti şikâyetlerinin altında yalnızca biyolojik değil, psikolojik faktörlerin de önemli bir rol oynadığı vurgulanıyor.

Gluten içermeyen diyetin maliyeti ve riskleri

Çölyak hastalığı tanısı alan bireyler için gluten tamamen kaçınılması gereken bir protein. Ancak nüfusun yaklaşık %1'ini oluşturan bu grup dışında, gereksiz yere gluten içermeyen diyet uygulayanların sayısı hızla artıyor. Araştırmaya göre, gluten içermeyen ürünler standart gıdalara göre ortalama %139 daha pahalı ve çoğu zaman lif ile temel besin maddeleri açısından daha fakir. Uzun vadede gereksiz gluten kısıtlaması, beslenme çeşitliliğinin azalmasına, bağırsak mikrobiyotasının olumsuz etkilenmesine ve yemekle ilgili kaygıların artmasına yol açabiliyor. Türkiye gibi glutenli gıdaların yoğun tüketildiği ülkelerde, bu tür diyetlerin ekonomik ve sağlık açısından olumsuz sonuçlar doğurabileceği belirtiliyor.

Tanı ve tedavi sürecinde izlenmesi gereken yol

Gluten hassasiyeti tanısında, çölyak hastalığı ve buğday alerjisinin dışlanması büyük önem taşıyor. Çünkü çölyak dışı gluten hassasiyetini doğrulayacak herhangi bir laboratuvar testi veya biyobelirteç bulunmuyor. Uzmanlar, öncelikle çölyak ve buğday alerjisi testlerinin yapılmasını, ardından genel beslenme kalitesinin iyileştirilmesini öneriyor. Semptomlar devam ederse, düşük FODMAP diyeti uygulanması ve sonrasında glutenin kontrollü şekilde yeniden diyete eklenmesi tavsiye ediliyor. Bu yaklaşım, gereksiz ve uzun süreli gluten kısıtlamasının önüne geçerken, bireyin gerçek tetikleyicisini belirlemede etkili bir yol sunuyor. Ayrıca, psikolojik destek ve bilişsel-davranışçı terapilerle, gıda ile ilgili kaygıların azaltılması ve sağlıklı bir yeme davranışının geliştirilmesi mümkün olabiliyor.

Gluten hassasiyeti konusunda toplumsal farkındalık

Türkiye'de gluten hassasiyetiyle ilgili yanlış inanışların yaygınlaşması, gereksiz diyet uygulamalarını da beraberinde getiriyor. Araştırmacılar, toplumda gluten hassasiyetiyle ilgili doğru bilgilendirme yapılmasının, hem bireylerin sağlığını korumak hem de gereksiz ekonomik yükleri önlemek açısından kritik olduğunu vurguluyor. Özellikle sosyal medya ve popüler kültürün etkisiyle yayılan yanlış bilgiler, bireyleri bilimsel temeli olmayan diyetlere yönlendirebiliyor. Bu nedenle, gluten hassasiyeti konusunda bilimsel veriler ışığında hareket edilmesi ve kişiye özel, kanıta dayalı yaklaşımların benimsenmesi öneriliyor.

Sonuç: Kişiselleştirilmiş yaklaşım şart

Gluten hassasiyeti, çölyak hastalığı dışında oldukça nadir görülen bir durum olarak öne çıkıyor. Araştırmalar, semptomların çoğunlukla gluten dışı etkenlerden veya psikolojik faktörlerden kaynaklandığını gösteriyor. Türkiye'de ve dünyada sağlıklı beslenme arayışında olan bireylerin, gluten hassasiyeti konusunda aceleci kararlar almadan önce mutlaka uzman görüşü alması ve bilimsel verilere dayalı hareket etmesi gerekiyor. Gereksiz diyet kısıtlamalarından kaçınılması, hem fiziksel hem de psikolojik sağlığın korunmasında önemli bir adım olarak öne çıkıyor.


Etiketler:
gluten hassasiyeti çölyak fodmap bağırsak sağlığı beslenme