ANASAYFA
TV PROGRAMLARI
PROGRAMLAR
YAYIN AKIŞI
CANLI YAYIN
24 RADYO
REKLAM
İLETİŞİM VE KÜNYE

Soğuk havalarda vücudunuzun gizli kalori yakıcısı nasıl çalışıyor?

Hasan Köseoğlu - | Son Güncelleme Tarihi:
Soğuk havalarda vücudunuzun gizli kalori yakıcısı nasıl çalışıyor?

Bilim insanları, soğuk kış aylarında aktive olan kahverengi yağın obezite ve tip 2 diyabetle mücadelede önemli bir rol oynayabileceğini keşfetti. Yetişkin insanların hala bu özel yağ türüne sahip olduğu ve onu kontrol altına alarak sağlığını iyileştirebileceği ortaya çıktı.

Kapat

HABERİN DEVAMI

Soğuk mevsimler geldiğinde, vücudumuz sadece dış ısıtma araçlarına değil, aynı zamanda içsel bir enerji kaynağına da başvurmaktadır. Bilim insanları, kahverengi yağ adı verilen özel bir yağ türünün, obezite ve tip 2 diyabet gibi metabolik hastalıklarla mücadelede kullanılabileceğini düşünmektedir. Bu keşif, sağlık ve beslenme alanında yeni umutlar yaratmıştır ve araştırmacılar bu doğal mekanizmanın potansiyelini ortaya çıkarmaya çalışmaktadır.

Kahverengi yağ nedir ve nasıl çalışır?

Kahverengi yağ, vücudumuzda bulunan beyaz yağdan tamamen farklı bir yapıya ve işleve sahiptir. Kalçalar, bel ve bacaklara yapışan beyaz yağın aksine, kahverengi yağ kalori yakarak ısı üretme görevini yerine getirir. Doğduğumuz andan itibaren, her birimizin vücudunda bu özel yağ türünün bol miktarda rezervi bulunmaktadır ve bu rezervler, bebeklik döneminde iç ısıtıcı gibi davranarak sıcaklığı korumaya yardımcı olur. Bebekler titremek için yeterli kas kütlesine sahip olmadıkları için, şekerleri ve yağları ısıya dönüştürmek amacıyla kahverengi yağa güvenirler.

Kahverengi yağ hücrelerinin yapısı, onları diğer yağ hücrelerinden ayıran temel özelliktir. Bu hücreler, hücre içindeki enerji üreten fabrikalar olarak bilinen mitokondri adı verilen organelleri orantısız derecede yüksek sayıda içermektedir. Normal mitokondri, adenozin trifosfat (ATP) adı verilen evrensel enerji para birimi üretirken, kahverengi yağ hücrelerindeki mitokondri termogenin veya UCP1 adı verilen özel bir protein içerir. Bu protein, yiyeceklerden gelen kalorileri doğrudan ısıya dönüştürme yeteneği sağlar. Nottingham Üniversitesi'nde gelişimsel fizyoloji profesörü olan Michael Symonds, uyarıldığında kahverengi yağın birim kütle başına vücuttaki diğer herhangi bir doku veya organdan 300 kat daha fazla ısı üretme kapasitesine sahip olduğunu belirtmektedir. Bu muazzam enerji dönüştürme gücü, kahverengi yağı metabolik sağlık açısından son derece değerli kılmaktadır.

Kahverengi yağ hakkında bilinen bilgilerin çoğu, fareler ve sıçanlar gibi küçük memeliler üzerinde yapılan araştırmalardan kaynaklanmaktadır. Bu kemirgenler, kış aylarında kış uykusuna girdiklerinde sıcak ve ılık kalmalarına yardımcı olan geniş kahverengi yağ rezervlerine sahiptir. Atalarımız ve küçük hayvanlar için, soğuk sıcaklıklar hayatta kalma açısından büyük bir tehdit oluşturduğundan, enerji kaynaklarını ısıya dönüştürebilecek bir dokuya sahip olmak evrim açısından büyük bir avantaj sağlamıştır. Rockefeller Üniversitesi'nde moleküler metabolizmayı inceleyen doçent Paul Cohen, bu biyolojik mekanizmanın insanlık tarihindeki önemini vurgulamaktadır. Onlarca yıllık araştırma, en azından farelerde, kahverengi yağın kan dolaşımından şekerleri ve yağları emdiğini göstermiştir. Ayrıca kahverengi yağ, fareleri obeziteden ve diyabet ile kalp hastalığı gibi kiloyla bağlantılı metabolik hastalıklardan koruyormuş gibi görünmektedir.

Yetişkinlerde kahverengi yağın yeniden keşfi

Yetişkin insanlar, sıcak kalmak için başka yollar bulmada oldukça ustadır. Isıtmayı açmak, kalın bir yorgan altına girmek veya ekstra sıcak bir ceket giymek gibi seçenekler, kahverengi yağa olan ihtiyacı azaltmıştır. Bu nedenle, kahverengi yağın ergenlik dönemine kadar neredeyse tamamen kaybolduğu ve hepimizin aşina olduğu geleneksel beyaz kalça sarkan yağın onun yerini aldığı yaygın olarak varsayılmıştır. Çoğu bilim insanı, kahverengi yağın bebeklikten sonra sağlıkta anlamlı bir rol oynamasının imkansız olduğuna inanmıştır. Ancak bu düşünce, 2009 yılında köklü bir şekilde değişmiştir.

Finlandiya ve İsveç'ten araştırmacılar tarafından yapılan çalışmalar, yetişkin insanların sadece hala kahverengi yağa sahip olmadığını, aynı zamanda 16 derece Celsius'un (60.8 Fahrenheit) altındaki sıcaklıklarda bu yağın aktive olduğunu ve kan dolaşımından glikoz ile yağları emmeye başladığını göstermiştir. Bu keşif, kahverengi yağ araştırmalarında bir dönüm noktası olmuştur. Sadece bu değil, bir kişinin vücut ağırlığı ile kahverengi yağ rezervleri arasında açık bir korelasyon bulunmuştur. Daha ince ve zayıf bireyler daha fazla kahverengi yağa sahipken, obez insanlar daha aza sahiptir. Daha fazla kahverengi yağa sahip olanlar, ayrıca soğukta daha yüksek metabolik oranlara sahiptir. Birlikte, bu bulgular kahverengi yağın obezite tedavisi için bir hedef olabileceğini öne sürmüştür.

Kahverengi yağ ve metabolik sağlık arasındaki bağlantı

Paul Cohen ve New York'taki Rockefeller Üniversitesi'ndeki meslektaşları tarafından yapılan araştırma, 2021 yılında önemli sonuçlar ortaya koymuştur. Cohen ve ekibi, 52.000'den fazla kişinin pozitron emisyon tomografisi (PET) taramalarını detaylı bir şekilde incelemiştir. Hiç belirgin kahverengi yağı olmayan insanları kahverengi yağı olan bireylerle karşılaştırdıklarında, tip 2 diyabet, kalp hastalığı, felç ve yüksek tansiyon oranlarının kahverengi yağı olanlar arasında çok daha az yaygın olduğunu buldular. Bu bulgu, kahverengi yağın sadece enerji yakması değil, aynı zamanda genel metabolik sağlığı koruma konusunda da önemli bir rol oynadığını göstermektedir.

Araştırma, daha zayıf insanların obezitesi olan bireylerden daha fazla kahverengi yağa sahip olma olasılığının daha yüksek olduğunu da ortaya koymuştur. Dahası, daha büyük kahverengi yağ rezervlerine sahip insanlar, kan dolaşımlarında dolaşan daha düşük glikoz ve trigliserit (bir yağ türü) seviyelerine sahiptir. Ayrıca bu bireyler, gelişmiş insülin duyarlılığına ve 'iyi' türden daha fazla kolesterole, yani yüksek yoğunluklu lipoprotein (HDL) türüne sahiptir. Tüm bu faktörler, sağlıklı bir metabolizmanın işaretleridir ve kahverengi yağın metabolik sağlık üzerindeki olumlu etkisini açıkça göstermektedir. Bu veriler, kahverengi yağın sadece kilo verme aracı olarak değil, aynı zamanda genel sağlık iyileştirme aracı olarak da kullanılabileceğini göstermektedir.

Sonuç olarak, kahverengi yağ, vücudumuzun doğal metabolik mekanizmalarının en ilginç örneklerinden biridir. Soğuk havalarda aktive olan bu yağ, sadece ısı üretmekle kalmaz, aynı zamanda kan şekeri ve yağ seviyeleri üzerinde de olumlu etki yapar. Bilim insanlarının bu alandaki devam eden araştırmaları, obezite ve metabolik hastalıklarla mücadelede yeni tedavi yöntemlerinin geliştirilmesine kapı açabilir. Kahverengi yağın potansiyelini anlamak, gelecekte daha etkili ve doğal sağlık çözümleri sunmaya yardımcı olabilir.


Etiketler:
kahverengi yağ metabolizma kilo verme sağlık obezite tedavisi